Cenevre'de konferans: Kimyasal silaha sessiz kalmak suç ortaklığıdır

İşgalci Türk devletinin kimyasal silah saldırılarına karşı İsviçre'nin Cenevre kentinde konferans düzenlendi, "Sessiz kalmak suç ortaklığıdır" denildi.

Kürdistan'da Kimyasal Kullanımına Karşı İnisiyatif (İnitiative Against Chemical Weapons İn Kurdistan) tarafından Cenevre Üniversitesi'nde düzenlenen konferansta, işgalci Türk devletinin kimyasal silah saldırılarına karşı dünya kamuoyuna mesaj verildi.

Konferansta Radikal Sol Koalisyon EAG parlamenteri Stéfanie Prezioso, Federal Milletvekili ve İsviçre Parlamentosu Kürt Dostluk Grubu Eş Sözcüsü Carlo Sommaruga, Güney Kürdistan'dan telekonferansla katılan Dr. Abbas Mansouran ile Demokratik Kürt Toplum Merkezi adına Ramazan Baytar konuşmacı olarak yer aldı. Medya Savunma Alanları'ndan bir temsilcinin göndermiş olduğu videolu mesaj da izletildi.

'KİMYASAL SALDIRILARI BELGELEDİK'

Dr. Abbas Mansouran, kimyasal silah kullanımının 18 Ekim'den bu yana sürdürüldüğünü ve o dönem bu saldırının yoğunluklu olarak Serêkaniyê de yaşandığını söyledi. "Trump döneminde Erdoğan'a verilen tavizlerin bir yansıması olarak bu saldırılar gerçekleştirildi" diye konuşan Mansouran, şöyle devam etti:

"Bizler yine bu dönemde Til Temir ve Hesekê başta olmak üzere pek çok bölgede araştırma yaptık. Yaptığımız  araştırmalar kimyasal silah kullanıldığı gerçeğini ortaya çıkardı ve bizler bu gerçeği belgeleyerek o dönem dünya kamuoyuyla paylaştık. Bu belgeleri Birleşmiş Milletler, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) ile Paris'te düzenlediğimiz bir konferansta paylaştık."

'KÜRT HALKI YENİ KATLİAMLAR TEHDİDİ YAŞIYOR'

Carlo Sommaruga, Kürt halkına yönelik saldırıların ve Kürt halkının yeni bir katliam tehdidi altında zorlu koşullar altında yaşadığının farkında olduklarına dikkat çekerek, "Ben burada Kürt halkıyla dayanışmamı göstermek için bulunuyorum" dedi.

Kürt halkının mücadelesini görünür kılmak amacıyla Federal Parlementoda Kürt Dostluk Grubu oluşturduklarını dile getiren Sommaruga, 2016 yılından bu yana  insan haklarının hiçe sayılarak tüm yoğunluğuyla Kürt halkının Türk devleti tarafından hedef alındığına dikkat çekti. Sommaruga, "Yine yakın zamanda Türk devletinin desteğini yanına alan DAİŞ çetelerinin Hesekê'deki DAİŞ tutuklularının bulunduğu cezaevine yönelik saldırısı ve saldırıya verilen cevap dünya basınında yeterince yer bulmadı. Ben bu yaşananları kınadığımı bir kez daha tekrar etmek istiyorum" diye belirtti.

Kimyasal silah kullanımına karşı uluslararası çevrelerin Türk devletine karşı sadece uyarılarla yetindiğine ve gerekli yaptırımların uygulanmadığına dikkat çeken Sommaruga, dünya devletlerinin Kürt halkına yönelen bu insanlık suçlarına karşı sessizliğinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

Bu sessizliğin devam etmesi durumunda bu saldırıların yönünün Güney Kürdistan ve Rojava olacağının öngörüldüğünü söyleyen Sommaruga, "Biz bu konunun araştırılması ve gerekli yaptırımların yerine getirilmesi için Federal Parlamento'ya önergeler sunduk. Fakat sessizlik burada devam etti. Önergemize henüz cevap almış değiliz. Bu olayın takipçisi olacağımızı buradan tekrar ediyorum" diye konuştu.

 'AVRUPA TİCARİ ÇIKARLARI İÇİN SESSİZ'

Stéfanie Prezioso, bu savaş ve insanlık suçlarına karşı Avrupa ülkelerinin sessizliğinin esas nedenin AB ülkelerinin tamamen ticari çıkarları olduğunu belirtti. Prezioso, "Uluslararası hukuka ayrı bu duruma karşı sessizliğini sürdüren bu güçleri rahatsız etmeyi sürdüreceğiz. Kürt halkının yalnız olmadığını onlara göstereceğiz. Yine bunu yaparken Erdoğan rejimini ve desteklediği çeteci grupları teşhir etmeyi sürdüreceğiz. Avrupa kamuoyu katliamcı rejime karşı bir an önce harekete geçmekle yükümlüdür. Uluslararası hukukun gerekliliği budur" diye konuştu.

Ramazan Baytar, "İşgalci Türk devletinin gerek Efrîn'de gerek Serêkaniyê'de olsun gerekse Gîre Spi'de olsun kimyasal silah kullandığı belge, dökümanlarla kanıtlanmıştır. Belgeli ve ispatlı olan bu gerçeğe rağmen işlenen bu insanlık suçuna karşı Cenevre konvansiyonlarının gereği yerine getirilmiyor. Bununla beraber 40 yıldır bir mücadele yürüten PKK hedef alınmaktadır" diye konuştu.  
Baytar, dünyada eşi benzeri olmayan bir şekilde 3500 köyün boşaltılmasının yine Cenevre sözleşmesinde yeri olmadığını söyleyerek, "Kürt halkına yönelik işlenen haddi hesabı olmayan insanlık suçlarının uluslararası hukukta ve hiçbir savaş hukukunda yeri yok" dedi.

Medya Savunma Alanları'ndan temsilcinin insanlık dışı saldırılara karşı sürdürülen direnişi aktardığı görüntülü mesajın yayımlanmasıyla konferans devam etti.

Kürdistan'da Kimyasal Kullanımına Karşı İnisiyatif adına ANF'ye konuşan Pierre Peatelli de Türk devletinin savaş ve insanlık suçlarının uluslararası arenada teşhirini sürdüreceklerini söyledi.