Almanya’da Kürtlere yönelik devam eden kriminalizasyon politikası, yasal faaliyet gösteren dernekler ile çalışanlarına yönelik baskı ve davalara yol açıyor. Alman Ceza Kanunu’nun 129b maddesi de demokratik yollarla siyaset yapan Kürtler üzerinde Demokles’in Kılıcı gibi duruyor. Bunun bir örneği de Heilbronn’da yaşandı.
Heilbronn kentinde 27 Kasım 2019 yılında Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nin (DKTM) binası ile dernek yöneticilerin evlerine baskın düzenlendi. Aralarında Yeni Özgür Politika muhabiri ve Kürdistani Halklar Federasyonları (FED-GEL) Eşbaşkanı Sait Öztürk’ün de olduğu 5 yönetici hakkında Eylül 2022’de Alman Ceza Kanunu’nun 129b maddesinden dava açıldı. Davanın üçüncü duruşması 10 Ekim günü Stuttgart’ta görüldü.
HABERLERİ ‘SUÇ UNSURU’ SAYILDI
İddianamede 2016-2017 yılları arasında Rojava ile dayanışma için yapılan kutlama etkinliklerinde PKK ve KCK bayraklarının açılması suç sayıldı. Ayrıca DKTM’ye 7 Haziran ve 22 Ekim 2018 tarihlerinde yapılan baskınlarda ise yasak bayrak ve materyallerin bulunduğu iddia edildi. Evine yapılan aramalarda Öztürk’ün ise 10 yıllık arşivine el konuldu. Öztürk’ün haber için yaptığı röportajlar ile çektiği fotoğraflar ve videolar ise ‘suç unsuru’ olarak iddianameye girdi.
İNCELENEN FOTOĞRAFLARDAN BİR ŞEY DEVŞİRİLEMEDİ
Pazartesi görülen üçüncü duruşmada 2017 yılında Stuttgart kentinde Rojava’yla dayanışma için yapılan kutlamaların fotoğrafları mahkeme heyeti tarafından bir saat boyunca incelenerek, yargılanan kişilerin orada olup olmadığı tespit edilmeye çalışıldı. Ayrıca kutlamaları şahısların mı yoksa DKTM’nin mi organize ettiği de bulunmaya çalışıldı. Ancak heyet, bu incelemelerden herhangi bir sonuca ulaşamadı.
İŞLEMLER HUKUK DIŞI
Duruşmada evlere baskın yapan 3 polis de şahit olarak dinlendi. Savunma avukatları, polislere, “Ev basma gerekçesini müvekkillerimize okudunuz mu? Müvekkillerimize susma hakkınızı kullanabileceklerini ve avukat çağırma hakkına sahip olduklarını söylediniz mi?” diye sordu. Polisler ise avukatların sorularına “hatırlamıyorum” şeklinde yanıt verdi. Avukatlar ayrıca müvekkillerinin evlerinde bulunan materyallerin hiçbirinin suç unsuru teşkil etmediğini, bu yapılanların hukuk dışı olduğunu vurguladı. Ev baskınlarında avukat bulunmadığı ve müvekkillerine yasal hakları okunmadığı için sunulan delillerin de yasal olmadığının altını çizen avukatlar mahkemeye itiraz dilekçesi sundu.
21 EKİM’E ERTELENDİ
Avukatların “Şu anda herhangi bir Kürt derneğinin bir suça karıştığına dair bir kanıtınız var mı” sorusuna ise mahkeme heyeti, “Elimizde öyle bir kanıt yok” şeklinde cevap verdi. Duruşma ise 21 Ekim’e ertelendi.
KÜRTLER DESTEK İÇİN GELDİ: KRİMİNALİZASYONDAN VAZGEÇİN!
Mahkeme önünde destek için yapılan eylemde yapılan konuşmalarda ise Kürtler üzerindeki kriminalizasyon politikalarından artık vazgeçilmesi istendi. Almanya Kürdistanlı Topluluklar Konfederasyonu (KON-MED) Eşbaşkanı Zübeyde Zümrüt de mahkemede yargılananların şahsında derneklere yönelik baskı politikalarının uygulandığını söyleyerek, “Bu baskı politikasını kabul etmiyoruz” dedi.