Dersim İnşa Kongresi, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas Madımak Oteli'nde çoğunluğu yazar ve ozan olan 33 kişinin katledilmesinin yıl dönümü vesilesiyle mesaj yayınladı.
Sivas Katliamı’nın 29 Madımak Katliamı’nın Türk devletinin Kürtlere, Alevilere ve demokratik kesimlere karşı işlemiş olduğu suç pratiklerinden sadece birisi olduğu belirtilen açıklamada, AKP-MHP tek adam diktatörlüğü tarafından halen süren “Siyasi, fiziki ve kültürel soykırımı engellemenin ve hesap sormanın yolu örgütlü mücadeleyi yükseltmekten geçiyor” denildi.
Dersim İnşa Kongresi’nin mesajının tamamı şöyle:
“2 Temmuz ‘93 Sivas Katliamı, ülkemiz tarihinde olduğu kadar dünya insanlık tarihinde de işlenen en derin, en yalın haliyle açık bir devlet suçudur. Çünkü devletin askeri ve sivil bürokratlarının, yasama ve yürütmenin sorumlularının denetimi ve kontrolü altında bu vahşetin saatlerce sürmesine göz yummakla kalınmamış, saldırganlar teşvik edilmiş, kendilerine arka çıkılmıştır. Dönemin belediye başkanı ve başbakanı, bu saldırgan faşist güruha dönük sahiplenen mesajları yayınlamakta beis görmemiştir.
DAVADA ZAMANAŞIMI HATIRLATMASI
Bu suç, TC devletinin Kürtlere, Alevilere ve demokrat insanlara karşı işlemiş olduğu suç pratiklerinden sadece birisidir. Türk ulus devletinin onlarca kez Kürtlere ve Alevi Kürtlere dönük yaşattığı katliam ve soykırımların yirminci yüzyılın son çeyreğindeki katliamcı pratiğidir.
9 yıl önce devletin bilinçlice davayı zaman aşımına uğratması sonucunda, bu davada suç pratiğine bulaşan caniler açıkça kollanmış ve korunmuşlardır.
Bu eli kanlı katiller, hiçbir rahatsızlık duymadan istedikleri gibi istedikleri yerlerde iş yerleri açmış, devletin önemli mevkilerinde önemli görevlerde bulunmuşlardır. Bir kısmı belediye başkanı ve milletvekili seçilmiş, ırkçı, katliamcı zihniyetin siyasal aktörleri olarak ödüllendirilmişlerdir.
Bu caniler, 29 yılı aşkın süredir devletin yeşil pasaportlarıyla kendilerine sunulan devlet imkanları ile istedikleri güvence ile istedikleri yerlerde gönüllerince yaşamlarını sürdürmenin rahatlığıyla hareket ediyorlar.
Onlar “devletin bekaası için” kurşun sıkan, kan kusan oldukları için devlet, gizli ve açık ödeneklerle bu katil çetelerini beslemeye devam ediyor, edecek.
SOYKIRIM HER ŞEKİLDE SÜRÜYOR
Bugün de AKP-MHP tek adam diktatörlüğü Kürdistan’ı işgal ederek Kürtlere fiziki ve kültürel, Alevilere dönük kültürel soykırımı sürdürmektedir. Raya (Rêya) Heq inancını ve inanç değerlerini başkalaştırıyor, Kürdi bellek ve hafızayı silmeye, yerine Türkçü Sünni İslam’ın belleğini ve hafızasını yerleştirmeye kalkışıyor. Yetinmiyor, Sivas Katliamı’nda canlarımızı ateşte hunharca yakarak işlemiş olduğu insanlık suçunun bir benzerini şimdi de Kürtlere karşı kimyasal silahlar kullanarak bu suçu işlemeye devam ediyor. Savaş ve insanlık suçuna devletçi sistem üç maymunu oynamaya devam ediyor. Siyasi, fiziki ve kültürel soykırımı engellemenin ve hesap sormanın yolu örgütlü mücadeleyi yükseltmekten geçiyor.
Sivas davası, devletin gayri meşru düzmece yasaları içinde ele alınarak zaman aşımına uğratılmış olsa bile, insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımının olmayacağını dünya alem biliyor. Bu dava insanlık vicdanında mahkum edilmiş, bu canilerin halkların ve inançların özgür yaşamını kirletmelerine müsaade etmeyeceğimizi belirtiyoruz. Bu vesile ile bir kez daha altını çizerek diyoruz ki; biz bu dava bitti demedikçe, bu dava asla bitmeyecektir.
ORTAK YAŞAMI İNŞA ETMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR
Bundandır ki, her yıl vicdan sahibi on binlerin, yüz binlerin sesi yükselmekte, yüreklerinin derinliklerindeki o sese kulak vererek alanlarda ve meydanlarda olmaya devam ediyorlar. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Sivas-Madımak’ta olmaya ve yüzünü aydınlığa dönen yürekli 33 canı, 33 yoldaşı, karanlığa karşı özgür geleceğin muştusu ve meşalesi olan 33 kardeşimizi anmaya devam edeceğiz.
Onları yaşatmak ve nehak zihniyetin ülkemizi karanlığa boğmak isteğine karşı ülkeyi özgür yarınlara taşımak ve ortak yaşamı inşa etmek boynumuzun borcudur diyoruz.
Canlarımızın anılarını yaşatmak, faşizme ve her türlü gericiliğe karşı aydınlık yarınlarda birlikte mücadele içinde olacağımızın sözünü veriyoruz. Sivas Katliamı’nda katledilenlerin anısını, sanatını ve toplumsal aydınlanma hareketini sahiplenmek, zalimin zulmüne karşı onuru savunmak demektir. Bu temelde dilsel, kimliksel, kültürel ve inançsal taleplerimizin haklı ve meşru mücadelesini yükseltmek yapılması gereken olmaktadır.
29. yılında Madımak Katliamı şehitleri şahsında katliam ve soykırımlarda vahşice katledilen bütün canlarımızı bir kez daha özlemle anıyor, mücadelelerine bağlılığımızı ifade ediyoruz.
Katliamda parmağı olan ve sorumlu bütün yetkilileri ve köhnemiş karanlık IŞİD’çi faşist TC zihniyetini lanetliyoruz.
Karanlığa karşı mazlum ve mağdurların direniş ışığı, yolumuzu hep aydınlatmaya devam edecektir."