Kayıp ve Şehit Aileleri Derneği KOMAW, Türk devletinin Kürdistan halklarına yönelik “azgın” saldırılarına ilişkin açıklama yayımladı. Egemen devletleri Türk devleti ile ilişkilerini gözden geçirmeye çağıran KOMAW, humaniter tüm kurum ve kuruluşlara da saldırılara maruz kalan Kürdistan halkının haklı mücadelesinin yanında yer almalarını istedi.
KOMAW, şu açıklamayı yaptı:
“Faşist Türk devleti, 1 Şubat akşamı uçaklarla, Başûr ve Rojava’yı son günlerin en ağır soykırım bombardımanına tabi tutmuştur.
Başta Şengal, Xanesor, Maxmur ve Dêrika Hemko alanları olmak üzere tüm Kurdistan’ı hedefleyen ve bir yıldır sürdürdüğü saldırılarını, bu son daldırıyla daha katmerleştirmiştır. Bu uçak bombardımanına paralel ve eşzamanlı olarak, başta Şehba olmak üzere bir çok yere daha obüs, havan vb.silahlarla sadırılarını artırmıştır.
Artık daha net görülüyor ki, saldırgan ve terörist Türk Devleti, tam bu nitelemeye ve bu adlandırmaya denk düşen bir siyasetle uygulamayı bir yıldan fazladır sürdürüyor ve gittikçe de yoğunlaştırıyor. Bu da şudur: Artık beslediği veya ilişkide olduğu ortakları cihadist ve terörist örgütlerle yetinmiyor, bu örgütler TC’nin hedeflerine cevap veremiyor, dolayısıyla bunların yanı sıra, bizzat kendisi öne fırlamış ve bütün devlet güçleriyle saldırılarını yoğunlaştırmış ve hızlandırmıştır. Aynı zamanda artık en modern konvansiyonel silahlarla da yetinmiyor, kimyasal silahlarla birlikte zehirli gazları da kullanmaktan çekinmiyor. Çünkü dünya sessiz ve o da bundan cesaret alıyor.
En bariz örneği de, DAIŞ adıyla (aslında zaten kendisi yönetiyor ve kendisi de içinde olmak üzere) Sinaa cezaevi saldırısında başarısızlığa uğrayınca, bu sefer daha da azgınlaşarak ve adeta intikam histerisiyle saldırarak, bizzat kendi devlet güçlerini daha fazla harekete geçirmeye başlamış durumdadır.
Aslında Türk devletinin saldırganlığı ve soykırımcılığı bilinmiyen bir olgu değil, dolayısıyla burda TC insanlık suçu işleyen güçtür, kınanması yerine karşı tavır alınması ve mücadele edilmesi gerekir. Burada eleştirilmesi ve kınanması gerekenler; o alanlarda egemen olan dünyanın en süper devletleri ABD ve Rusya başta olmak üzere, güya o alanın güvenliğini sağlamaları gerekirken seyreden konumu seçen devletlerdir.
Koolisyon güçleri ve ait oldukları devletlerin siyasetleri arasındaki tezatı da belirtmekte yarar vardır. O alanda bulunan Koalisyon Güçleri, HSD güçleriyle ortak operasyon yapıyor ve genellikle ortak hareket edip DAIŞ vb.terörist gruplara karşı başarılı da oluyorlar. Ama bunların temsil ettikleri kendi devletlerinin çoğu TC’nin bu vahşetine ses çıkarmıyorlar. Hata bazı veri ve ciddi idialara göre, bazıları TC’ye silah vb. yardımlarda da bulunuyor, İşte esasta bu tavır ve yaklaşımdır TC’nin barbar ve soykırımcı saldırganlığına cesaret veren.
Onların bu siyaseti, tutum ve tavrı, Kürdistan halkını ve genelde bölge halklarını, haklı olarak rahatsız ediyor ve gücendiriyor. Bu ikiyüzlü siyaset ve yaklaşımlar elbetteki eleştirilmeli ve düzeltilmesi istenmelidir.
Yine saldırgan faşist TC’ye destek sunan ve cesaret veren yerel güç olarak da Başûr Yönetimini de unutmamak gerekir. Aslında Kurdistan Halkı adına en utanç veren durumların başında da bu işbirlikçilik gelmektedir.
Biz KOMAW olarak, halkımıza yönelik bu saldırgan soykırımcı vahşete karşı, başta o alanda söz sahibi olan egemen devletlerden ve Koolisyon’da güçleri bulunan devleter olmak üzere, ilgili tüm dünya devletlerine çağrımız; TC ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmeleri ve halkımıza yönelik bu saldırılarına “dur” demeleridir.
Aynı şekilde dünya kamuoyuna, sivil toplum örgütlerine ve başta BM olmak üzere uluslar arası tüm ilgili ve humaniter kurum ve kuruluşlara da çağrımız; bu insanlık düşmanı saldırıların karşısında, bu saldırılara maruz kalan Kürdistan halkının haklı mücadelesinin yanında yer almalarıdır.
Başta bu saldırılar sonucu şehit düşen insanlarımızın şahsında tüm Kürdistan şehitlerini anıyor, şehit ailelerimizin acılarını paylaşıyor ve bütün duygu, düşünce ve imkanlarımızla, mücadele içindeki yurtsever halkımızın yanında olduğumuzu belirtiyoruz.”