İsveçli milletvekilleri, Mor Yakop Manastarı Rahibi Aho'nun (Sefer Bileçen) 'terör örgütüne yardım' suçlamasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezasına çaptırılmasını Seyfo soykırımının devamı olarak değerlendirdi.
Partiler tarafından verilen ayrı önergelerle hem Seyfo soykırımı hem de Rahip Aho gündeme getirildi.
Önergelerde, parlamentonun 2010 yılında kabul ettiği soykırım kararının hükümet tarafından yürürlüğe konulması talep ediliyor.
Son olarak Liberal Parti Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Fredrik Malm, Seyfo’yu parlamentonun 22 Nisan günkü oturumunda gündeme getirdi.
ABD Başkanı Jeo Biden'in 1915'i açıkça soykırım olarak adlandıracağı işaretleri olduğunu hatırlatan Malm, İsveç Hükümeti'nin 2010 yılında parlamentonun aldığı soykırım kararını yürürlüğe koymasını istedi.
Rahip Aho'nun hapis cezasına çarptırılmasının ardından ilk olarak Liberal Parti Milletvekili Robert Hannah, konuyu yazılı bir soru önergesiyle parlamentonun gündemine getirdi.
Soykırım sırasında bölgede yaşayan halkın neredeyse tamamının katledildiğini söyleyen Hannah, bölgenin hala dünyanın her tarafında yaşayan Asuri-Süryaniler için kültürel ve dini olarak önemli bir merkez olduğuna vurgu yaptı.
İSVEÇ, RAHİP AHO'YA VERİLEN CEZANIN GERİ ALINMASI İÇİN GİRİŞİMDE BULUNMALI
Hannah, bundan birkaç yıl önce Rahip Bilecen'in bölgede bulunan eski bir manastırı tamir ettirip halkın kullanımına açtığını hatırlattı. Hannah, Dışişleri Bakanı Ann Linde'den Bileçen'e verilen cezanın geri alınması için girişimde bulunmasını ve konuyu Avrupa Birliği'nin gündemine getirmesini talep etti.
Bu yıl Seyfo soykırımını ilk kez parlamentonun gündemine getiren Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Pia Steensland oldu.
11 Mart 2010 tarihinde İsveç Parlamentosunun Seyfo'yu kabul ettiğini hatırlatan Steensland, İsveç Hükümeti’nden Seyfo'nun uluslararası alanda tanınması, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından kabul edilmesi için girişimde bulunmasını istedi. Asuri-Süryani-Keldani ve Ermenilere yaptığı soykırımını kabul etmesi için Türkiye'ye baskı yapılmasını talep etti.
2010'DA PARLAMENTONUN ALDIĞI SOYKIRIM KARARINI HÜKÜMET YÜRÜRLÜĞE KOYMALI
20 Nisan günü yabancı karşıtı ve ırkçı İsveç Demokratları'nın Milletvekili Björn Söder de konuyu parlamento gündemine getirdi. Söder de aynı şekilde İsveç Parlamentosu'nun 11 Mart 2010 günü kabul ettiği Seyfo soykırımının hükümet tarafından yürürlüğe konmasını istedi.
Söder ayrıca 1915 yılında Ermeni, Asuri-Süryani-Keldani ve Pontus Rumlarına yönelik soykırımının Türkiye, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından kabul edilmesi için İsveç'in girişimde bulunmasını talep etti.
21 Nisan günü Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili Robert Halef, parlamentoya verdiği “Türkiye'de Süryanilere yapılan baskılar” başlıklı önergesinde özellikle 1984’ten bu yana Süryaniler ve Hıristiyan halkın savaştan gördüğü zararlara dikkat çekti.
İSVEÇ, RAHİP AHO'NUN DURUMUNU AB GÜNDEMİNE GETİRMELİ
Süryanilerin barışçıl bir halk olduğunu söyleyen Halef, “Devletin onların güvenliğini garanti altına alma, dini ve kültürel binalarını koruma beklentisindeler. Türkiye Süryanilerin mallarını ve dini ve kültürel binalarının korunması için daha fazla sorumluluk almalı” dedi.
Halef, Mardin civarındaki Mor Jakup Manastırında rahip olarak görev yapan Sefer Bileçen'in PKK ile ilişkisi olduğu suçlamasıyla tutuklandığını ve 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldığını hatırlattı.
İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde'den konuyu Avrupa Birliği'nin Dışişleri Bakanları toplantısında gündeme getirmesini istedi.
Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Abraham Halef, perşembe günü ayrıca “Türkiye'de Hıristiyan papazlara yapılan muamele” başlıklı bir önergeyle Süryani din insanlarına yönelik baskı ve saldırıları parlamento gündemine getirdi.
Rahip Aho'nun 2018 yılında manastırın kapısını çalan iki kişiye ekmek ve su verdiği için PKK'ye yardım suçundan cezalandırıldığını hatırlatan Halef, 1915 soykırımından kurtulan Hıristiyan halka yönelik baskıların sürdüğüne dikkat çekti.
Halef, Dışişleri Bakanı Ann Linde'ye Rahip Aho'ya (Sefer Bileçen) verilen cezanın iptali için Avrupa Birliği bünyesinde ne yapmayı düşündüğü sorusunu sordu.
SEYFO ÖNERİSİNİ SOSYAL DEMOKRATLAR VE SOL PARTİ PARLAMENTOYA GETİRMİŞTİ
11 Mart 2010 günü İsveç Parlamentosu’nun kabul ettiği Seyfo soykırımını Sosyal Demokrat İşçi Partisi, Yeşiller ve Sol Parti, parlamentonun gündemine getirmişti. Önerge sağ partilerin hayır oyu vermelerine rağmen sol partiler ve çevreci parti Yeşiller’in oyları ile kabul edilmişti.
2014 yılında yapılan seçimler öncesi 30 bini aşkın Süryani'nin yaşadığı Stockholm'un Södertälje ilçesinde yapılan bir etkinliğe katılan Sosyal Demokrat İşçi Partisi lideri Stefan Löfven, hükümet olduklarında Seyfo'yu kabul edecekleri sözü vermişti.
Aradan 8 yıl geçmesine rağmen Sosyal Demokrat İşçi Partisi Seyfo'yu kabul etme sözünü tutmaması tepkilere neden oldu. Sosyal Demokrat Parti içinde aktif çalışma yürüten bazı Asuri-Süryaniler partiden istifa etti.
LİNDE, SOYKIRIM KELİMESİNİ KULLANMAKTAN KAÇINIYOR
Sefo ile ilgili soruları parlamentoda yanıtlayan İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, Birinci Dünya Savaşı yıllarında hükümetin Ermeni halkı ve diğer azınlık halklara yönelik korkunç toplu saldırılar yöneltildiğini söyledi.
1915'te olanları soykırımı olarak adlandırmaktan kaçınan Linde, yaklaşık 1 milyon civarında insanın toplu saldırıların kurbanları olduğunu belirtti. Linde, hayatta kalmayı başaranların ailelerini yitirdiğini ve büyük bir çoğunluğun evlerini terk etmek zorunda kaldığını ifade etti.
Tarihin kara sayfalarını hatırlamanın ve ondan öğrenmenin yeni toplu saldırıları engellemek için gerekli olduğuna vurgu yapan Linde, bu amaçla hükümetin bilgi ve diyalogun derinleşmesini sağlayan projelere destek verdiğine dikkat çekti. Linde, örnek olarak da Türkiye'de Ermeni Enstitüsü'nün kurulması için çaba gösteren Hrant Dink Vakfı'na yapılan yardımları gösterdi.
1915 SOYKIRIMINI ANLATAN YENİ BİR KİTAP
Bu yıl Ermeni ve Seyfo soykırımı öncesi İsveçli Gazeteci-Yazar Klas-Göran Karlsson'un “Bugün masum olanlar yarın suçlu olabilir” adında 1915 soykırımı anlatan kitabı yayımlandı.
338 sayfalı kitabında yazar, soykırımının 1917 yılında sona ermediğini, güç ve ulusal sınırların belirlenmesi için Asya ve Güney Kafkasya'da uluslararası kanlı bir savaşa dönüştüğü değerlendirmesini yaptı.
Soykırımla ilgili yaptığı araştırmalarla tanınan yazar Klas-Göran Karlsson, daha önce Almanya'nın Yahudilere yönelik soykırımıyla değişik ülkelerdeki soykırımlarını ele alan kitap ve makaleler yazmıştı.