Sivas’ta katledilenler için Zürih’te anma

Zürih’te yapılan anmada Sivas Katliamı gibi nice insanlık suçlarında dava aşımı olmayacağı vurgulanarak, “33 Can’ın mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz” denildi.

Sivas'ta 2 Temmuz 1993 yılında Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen 33 kişi, İsviçre'nin Zürih kentindeki Stauffacher meydanında yapılan kitlesel bir etkinlikle anıldı. 

İsviçre Alevi Birlikleri Federasyonu’nun (İABF) düzenlediği anmaya Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) birleşenleri ile yarın Zürih’te yapılacak olan Demokrasi ve Özgürlük Forumu katılımcıları gazeteci-yazarlar Can Dündar, Hayko Bağdat, akademisyenler Nil Mutluer, Prof. Neşe Özgen, KCDK-E Eşbaşkanı Fatoş Göksungur ile çok sayıda kurum temsilcisi ve halk katıldı.

Anmada İsviçre’deki Alevi kurumlarında faaliyet yürüten çocukların oluşturduğu koronun gulbang okumasıyla start aldı. Daha sonra çerax uyandırıldı. 33 can şahsında hak ve hakikat yolunda katledilenler anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. 

İABF adına konuşmayı Zürih Anadolu Alevi Kültür Merkezi başkanı Savaş Aslan yaptı. Madımak Katliamı’nın ilk ve son olmadığını, Maraş'ta, Çorum'da da katliamlar yapıldığını, bu katliamların daha sonra Suruç, Ankara, Cizre gibi yerlerde devam ettiğini vurguladı. İnsanlık suçlarının zaman aşımına uğramayacağına vurgu yapan Aslan, "AKP-MHP eliyle Sivas Katliamında yer alanların davaları ne yazık ki zaman aşımına uğratıldı. İnsanlık suçlarında dava aşımı olmaz. Biz mücadelemizi sürdürüyoruz. Acımız ve öfkemiz ilk günkü kadar taze. Aziz Nesin daha sonra yaptığı konuşmada bu katliamın yaşanacağına vurgu yaparak şunları söylemişti. Maraş’ta, Çorum’da ben mi vardım ki katliam yaptılar, demişti. Artık bu katliamlarla yüz yüze kalmak istemiyoruz" dedi.

İABF adına yapılan Almanca basın metnini Wintertuhr Alevi Bektaşi yöneticisi Selda Görev okudu. 

‘ONLARIN ŞİİRİNİ YAZMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Ardından söz alan Can Dündar, Türkiye'nin tarihinin bir katliamlar tarihi olduğuna vurgu yaparak şöyle devam etti: “Bu katliamların hesabı sorulmadığı için katliamlar süregidiyor. Belki Maraş'ın hesabını sorabilseydik Sivas yaşanmayacaktı. Sivas'ın hesabını sorabilseydik Uludere yaşanmayacaktı. Kanaya kanaya, öle öle, yiğitlerimizi, sevdiklerimizi kaybede kaybede yürüyoruz. Hasret Gültekin orada bakıyor, Metin Altıok orada bize bakıyor. Yılmaya hakkımız yok. Otel merdiveninde beklerken kendi aralarında yaptıkları konuşmada, başımıza bir şey gelirse ne olacak, diye konuşurken kalanlar ölenlerin ardında şiir yazacak diyorlar. Şimdi biz onların şiirini yazmaya, onların mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Umutsuz şeyler söylemek istemiyorum, burada genç yaşta bağlamayı eline almış gençlerin çaldığı saz hepimize umut vermeli. Çünkü onlar türkülerin susmayacağını gösteriyor."

‘KAN ADALETLE SUSAR’

Halkların kardeşliği çok istediklerini, ancak Türkiye’de kardeşliğin bir türlü yaşatılmadığını ifade eden Hayko Bağdat ise, "Halklar kardeş olsun dedik ama ne yazık ki böyle olmadı, komşularımız bizi öldürdü. Ama şunu söyleyebilirim. Aleviler ve Ermeniler cidden kardeşlerdir. Çok ortak yanlarımız var. Saz çalan çocukların yüzüne bakarken Ermeni çocuklarını hatırladım. O unutmamaya mecbur olduğumuz acının yükünü çocuklarımızın omuzuna yük olarak bıraktık. O çocuklar, Aleviler ve Ermeniler daha doğmadan yaşanan acıların yükünü onlara bıraktık. Yaşanan katliamların acısını onlara miras olarak bırakıyoruz. İyi mi kötü mü yapıyoruz bilmiyorum. Ama şunu söyleyebilirim, Rakel Dink söylemişti; çok doğru söylemişti: Kan adaletle susar. Başka susmaz. O acıyı, o günkü kadar sıcak hisseden bu çocuklarımız hala o adaletin peşindeler. Başka türlü olmaz. Hala cenazelerdeki kalabalıklarla övünüyoruz. Artık acılarda değil sevinçlerdeki kalabalıklarda bir araya gelmemiz lazım" diye konuştu.

Anma, Prof. Neşe Özgen kısa konuşması ardından saz kursuna devam eden çocukların hep beraber çalıp söylediği ezgiler ve "Sivas'ın ışığı sönmeyecek" sloganıyla sonlandırıldı.