Strasbourg eylemcileri: Direniş büyürse sonuç alırız
Strasbourg eylemcileri, İmralı tecridine ve işgalci saldırılara karşı "sonuna kadar direniş" mesajı verdi, halka ve Avrupa devletlerine çağrılar yaptı.
Strasbourg eylemcileri, İmralı tecridine ve işgalci saldırılara karşı "sonuna kadar direniş" mesajı verdi, halka ve Avrupa devletlerine çağrılar yaptı.
Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’nin 'Dem Dema Azadiye Ye' hamlesi kapsamında “Özgürlük Kazanacaktır; Öcalan İçin Harekete Geç” şiarıyla Fransa’nın Strasbourg kentindeki Avrupa Konseyi önünde 1 Aralık'ta başlattığı eylem sürüyor.
Eyleme katılanlar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük tecridi kabul etmeyeceklerini, Avrupa devletlerinin yaptırım uygulaması gerektiğini belirtti.
Gerilla ve halkın direnişinin sonuç vereceğini vurgulayan eylemciler, tecride ve işgalci saldırılara karşı tüm halkları direnişe çağırdı.
'TÜRK DEVLETİNİN BARBARLIĞINI DURDURMALIYIZ'
CDK-Fransa adına eyleme katılan Adil Amed, "Uzun zamandır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan herhangi bir haber alınamamaktadır. Türk devleti gayrihukuki, gayriinsani bir biçimde Kürt Halk Önderliği’ne dönük derinleştirilmiş, şiddet boyutuna vardırılmış, işkenceye dönüştürülmüş bir tecrit uygulamaktadır. Daha önce de bu konuda cezaevlerinde, Avrupa’da çeşitli eylemler geliştirilmişti, biraz gündeme oturtulduğunda kısa bir görüşme yaptırılıyor ya da haber alınır gibi yaptırılıyor, daha sonra tecridi daha da boyutlandırarak devam ettiriyor" dedi.
Cezaevlerinde vahşet uygulandığını vurgulayan Amed, hasta tutsakların durumuna da değindi ve şöyle dedi: "Türk devleti, Türk faşist sistemi çok bilinçli olarak bu arkadaşları ölüme mahkûm etmektedir, cezalandırmaktadır. Bu konuda 30 yıl cezaevinde yatmış bazı arkadaşlar da keyfi bir biçimde tahliye edilmemektedir."
Amed, şunları da belirtti:
"Biz hem Avrupa Konseyi’ne (AK), Avrupa’daki diğer ilgili kurumlara hem de halkımıza çağrılar yapıyoruz. Türk devletinin geliştirdiği bu hukuk dışı, insanlık dışı, bu vahşi, barbar, faşist baskılara karşı artık seslerini çıkarmaları, buna dur demeleri gerekiyor. Cezaevleri şu anda ölüm evleri haline gelmiş durumdadır. İnsan tabutları gün be gün çıkıyor; sessiz bir biçimde çıkarılıp defnediliyorlar. Hiç kimse bu tutsakların çığlıklarını duymuyor, seslerine ses vermiyor. Halkımıza da, Avrupa’daki ilgili kurumlara da, CPT’ye de bizim çağrımız bu temeldedir. Mutlaka cezaevlerinde Türk devletinin geliştirdiği bu faşist baskılara dur denilmelidir.
Bütün bunlar Kürt Halk Önderi üzerinde geliştirilen tecritle bağlantılıdır. Bu tecrit Kürt halkının özgürlük umutlarını, özgürlük iradelerini, hayallerini yok etmeye dönük bir tecrittir. Önderlik üzerindeki tecrit, Kürtler üzerindeki soykırım demektir. Soykırıma davetiye çıkarmak, yok etmek demektir. Bunun iyi görülmesi gerekiyor.
'TECRİT BİTERSE BASKILAR DA BİTER'
Önderlik, bir kişi, bir şahsiyet olarak ele alınmamalıdır. Önderlik bir halkın kurumsal temsiliyetidir; öyle görülmelidir. Biz bunun önemini bildiğimiz için bu kadar sahipleniyor, bu kadar sesimizi çıkarıyor ve 'Önderlik' diyoruz. Bu nedenle Önderlik üzerindeki tecridi her şeyin temeli olarak ele alıyoruz. Önderlik üzerindeki tecrit sona erdirildiğinde cezaevlerindeki bu baskı ve faşist sistem de mutlaka sonlandırılacaktır. Daha demokratik bir sürece yol verilecektir. Daha fazla uluslararası insan hakları ve hukuk normları işletilecektir.
Bu nedenle hem Avrupa’daki uluslararası ilgili kurumlara hem de Kürdistan’daki halkımıza bizim çağrımız; cezaevlerine Önderimiz üzerinde yürütülen bu işkenceye varmış, gerçekten artık kabul edilemez tecride dur demeleri, buna karşı seslerini yükseltmeleri, Dem Dema Azadiyê Ye hamlesi temelinde geliştirilen bu eylemle ortaklaşmaları ve kendilerini katmalarını bekliyoruz."
'SONUNA KADAR KARARLIYIZ'
Normandiya Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nden eyleme katılan Şahin Polat da "Bu nöbet eyleminin daha da gündemleştirilmesi, bu gündemin bütün halklara ulaştırılabilmesi için ve bu tecritten birebir sorumlu olan egemenlerin, sistemin sahiplerinin haberdar olmalarını sağlamak ve halkların buna sessiz kalmayacağını bir kez daha yinelemek için buraya gelmiş bulunuyoruz" dediş.
"Kararlıyız; direneceğiz" vurgusunda bulunan Polat, "Haklarımızı elde edene kadar eylemi sürdüreceğimizi belirtiyoruz. Bu haklarımızın tamamının da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünden bağımsız olmadığını çok iyi biliyoruz" dedi.
Polat, şunları söyledi:
"Sistem, çözümsüzlüğü kendisine çözüm olarak gördüğü için tecridi sürekli kılmaya çalışıyor. Ama bizler de bu tecridin halklar açısında çözümsüzlük olduğunu bildiğimiz için, tecrit kırılana kadar, Ortadoğu’da akıtılan kanın son bulması için, Kürt halkının, Alevilerin, Êzidîlerin, Hıristiyanların, bölgede yaşayan bütün halkların kardeşçe, demokratik konfederal çatı altında bir arada yaşama imkanlarının sağlanabilmesi için Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün kaçınılmaz olduğunu, olmazsa olmaz olduğunu biliyoruz. Zalimin zulmü varsa mazlumun da ahı vardır ama mazlumun ahından öte, direnişin ve mazlumun bütün ahlarının bütün zulümleri yendiğini bildiğimiz için bu direnişte ısrarcıyız. Sonuna kadar da kararlıyız. Ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü elde edilene kadar da bütün alanlarda olmaya gayret ediyoruz. Herkesi de bu çabaya destek vermeye, ortaklaşmaya çağırıyoruz."
'AVRUPA ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR'
Tansu Tek de Paris Ahmet Kürt Kültür Derneği Meclis Üyesi olarak eylemde yer alıyor. Tek, "Türk devletinin gerillaya ve halka yönelik son aylarda kimyasal silahlar kullanması ve katliamlar yapmasına karşı eylemlerdeyiz. Bunu kabul etmiyoruz. Avrupalı devletlerin de bunu kabul etmemesi gerekirken Hollanda’da eylem yapan gençlerin gözaltına alınması, yine Strasbourg’da 1-2 ay önce çadır eylemine Fransa polisinin saldırması, bizim kabul edeceğimiz şeyler değildir. Bir yandan CPT açıklamalar yapıyor, AİHM açıklamalar yapıyor ama bir yandan da pratiğe geçirmiyorlar. Bunu Avrupa devletlerinin üç maymunu oynaması olarak görüyorum" dedi.
Tek, şöyle konuştu:
"Hem bir savaş suçu olarak kimyasal silah kullanımına karşı hem de Önder Apo’ya yönelik tecride karşı sesimizi daha yükselterek duyuracağız Kürt halkı olarak. Mücadeleyi daha da büyüterek zaferle taçlandıracağız. Bunun başka yolu yoktur. Bu mücadele zaferle sonuçlanacaktır."
'GERİLLA VE HALK DİRENİŞİ İŞGALİ ENGELLEYECEK'
Heyva Sor üyesi Murat Demir de şunları ifade etti:
"Önder Apo'ya yönelik tecrit, Türk devletinin Güney Kürdistan'a özellikle Medya Savunma Alanları'na ve DAİŞ'in Güney Kürdistan'a yönelik saldırılarına karşı bugün buradayız. Avrupa'dan sesimizi duymasını istiyoruz, ancak Avrupa ikiyüzlü davranıyor. DAİŞ Avrupa'ya saldırdığında Erdoğan Avrupa'nın düşmanıydı ancak şimdi dostu olmuş. Türk devleti 8 aydır Zap, Avaşin, Metina'da bir adım dahi ilerleyemiyor. Çünkü gerilla direnişi ile karşılaşıyor. Avrupa'da da halkın direnişi devam ediyor. Bundan dolayı Türk devleti hiçbir zaman Kürdistan'ı işgal edemeyecektir.
'TECRİDE KARŞI YAPTIRIM UYGULANMALI'
Avrupa'dan Önderlik üzerinde yürütülen tecridin kaldırılmasını istiyoruz. Avrupa samimi ise aldığı kararları yerine getirmeyen Türk devletini yaptırımlar uygulamalıdır. Bunu neden yapmıyor? Binlerce siyasetçimiz, belediye başkanlarımız tutuklu bulunuyor, ancak Avrupa devletleri bunu görmezden geliyor. Söz konusu biz olunca görmedim, duymadım diyor. Bu ikiyüzlülüktür. Kürt halkına karşı ikiyüzlü davranmamalı. Avrupa bugünkü yaşamını Kürt halkına borçludur. Çünkü Kürt halkının gençleri insanlık, özgürlük için bedenin feda etti. Avrupa bunu bilerek tecridi kaldırmalı ve Önderliğimizi kısa zamanda özgürlüğüne kavuşturmalıdır. Önderliğin özgürlüğü için üzerimize düşen her şeyi yapacağız. Önderliğe yönelik tecridi hiçbir zaman kabul etmiyoruz. Bizler 'ya özgürlük ya özgürlük', 'ya Önderliğin özgürlüğü ya da ölüm' diyoruz. Bizi hiçbir şey engelleyemez."