Timurtürkan PKK için 10 bin imza topladı
Yurtsever İsmet Timurtürkan, Kıbrıs'ta PKK’nin 'terör örgütleri listesi'nden çıkarılması için 10 bin imza topladı. Timurtürkan, "Süreç onurumuza ve gerillaya sahip çıkma günüdür" dedi.
Yurtsever İsmet Timurtürkan, Kıbrıs'ta PKK’nin 'terör örgütleri listesi'nden çıkarılması için 10 bin imza topladı. Timurtürkan, "Süreç onurumuza ve gerillaya sahip çıkma günüdür" dedi.
Kıbrıs’ın Limasol kentinde yaşayan Kürt yurtsever İsmet Timurtürkan, PKK’nin 'terör örgütleri listesi'nden çıkarılması için bir ay içerisinde 10 bin imza topladı.
Timurtürkan, ANF'nin sorularını yanıtladı.
Kendinizi tanıtır mısınız?
1971 Urfa/Suruç doğumluyum. 2006 yılında faşist TC’nin baskılarından kaçarak Kıbrıs’a yerleştim. Yaklaşık 17 yıldır burada ailemle birlikte kalıyorum. Yedi çocuk babasıyım. Kanser hastalığına yakalandım. Tedavim hala devam ediyor. Şu an İngiltere'de ilik nakli için sıra bekliyorum. Bir yandan sağlık sorunlarım, bir yandan ailem ve çocuklarımın sorumluluğu ile uğraşırken, diğer yandan da hiç bitmeyen ülke ve Kürdistan özlemimin getirdiği ağır yükümlülüklerim var. Son süreçte imza kampanyasına katılmanın en büyük etkeni de budur. Zira Kürdistan’ı savunan tek güç PKK’dir. Ben bu süreçte kendimi geride tutamazdım. Bilindiği gibi faşist TC öncülüğünde başlatılan bir soykırım savaşı hala devam ediyor. PKK ve gerilla destansı bir direniş sergiliyor. Verilen bu direnişe ancak bu şekilde cevap olabileceğimi düşündüm. Şu an yaşamım tamamen imza toplamakla geçiyor. Benim için zaman fark etmeksizin alanlara çıkıp imza topluyorum. Bugün Kürdistan dağlarında Kürdistan’ın evlatları bizim için gece gündüz, uykusuz, aç susuz bir şekilde savaşıyor. Bizim de bu temelde yaklaşmamız gerekiyor. Her Kürt’ün seferberlik ruhu ile imza toplamasını, gerillanın ve PKK’nin nasıl bir hakikat savaşını yürüttüğünü dost düşman herkese göstermemiz gerektiğini düşünüyorum.
'PKK ŞAHSINDA TÜM KÜRTLER HEDEFTE'
İmza kampanyasında bir hedef belirlediniz, bu hedefe ulaştınız mı?
Evet. Yaklaşık bir aydır bu çalışmada yer alıyorum. İlk başladığımda bir hedefim vardı. On bin olarak belirlemiştim. Bu hedefime çok kısa bir sürede ulaştım. Tabii alanımızda imza kampanyasını yürüten arkadaşlarımız da var. Alanımız için belirlenen bir hedef de var. Sanırım 60 binlik bir hedefimiz bulunuyor. Yanılmıyorsam alan olarak bu hedefin yüzde ellisine ulaştık. Büyük bir emek ve fedakarlık gösteren arkadaşlar var. Tabii zaman zaman aramızda tatlı bir rekabet de oluşuyor. Şu ana kadar birinciligi hiçbir arkadaşa kaptırmadım! Ama benim toplamış olduğum imza sayısı kadar beni takip eden arkadaşlar da var. Ben bu vesile ile bu çalışmaya katılan tüm arkadaşları tebrik ediyorum, kutluyorum.
Bu çalışma alanımızda çok yönlü bir şekilde devam ediyor. Bu çalışmayı yürüten komisyon üyelerinin çok geniş bir planlaması var. Benim gibi bireysel bu yükü yüklenen arkadaşlar olduğu gibi, ailece katılan, çalışanların yer aldığı, diğer şehirlerde oluşan küçük komisyonların varlığı ve yine Kıbrıs’ta yaşayan Kürt halkının değerli dostları bu çalışmayı sahiplenmiş durumda. Hatta çocuklarımız bile bu çalışmayı yürütüyor. Mesela en son 12 yaşında olan Şerzan’ın açıklamaları vardı. Yanılmıyorsam şu ana kadar 600’e yakın imza topladı.
PKK’nin hala 'terör örgütleri listesi'nde olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabii burada Avrupa’nın ikiyüzlülüğü açığa çıkıyor. Bilindiği gibi ilk olarak Alman devleti 1993 yılında dernekler yasasını gerekçe yaparak PKK’nin faaliyetlerini yasakladı. Arkasından kimi ülkeler de bu kararı almaya başladı. Yine Amerika 10 Ağustos 1997’de ABD Dışişleri Bakanlığı Yabancı Terörist Organizasyonlar Dairesi, PKK’yi “Yabancı Terörist Organizasyonlar” listesine aldı. Peşi sıra İngiltere ve diğer ülkeler takip ederek en son 2002 Mayıs ayında da AB bu kararı aldı. AB bu kararı ilk aldığında sanırım ilk altı ayında PKK’nin adı yoktu. Malum faşist TC’nin baskısıyla PKK bu listeye girmiş oldu. Oysa PKK’nin adı geçen ülkelerin hiçbirinde şiddet içeren herhangi bir eylemi bile yok. Burada PKK’yi o listeye koyarken aslında tüm Kürt halkını terörist olarak gördüler. AB TC devletinin politikalarını esas alarak tıpkı faşist devletin yaklaşımlarını esas aldı. Biliniyor, o dönemde birçok siyasetçi tutuklandı, para cezaları verildi, TV ve kimi Kürt basın yayın organlarına operasyonlar yapıldı. Türkiye’de faşist yaklaşım ne idiyse Avrupa’da Kürtlere yaklaşım da aslında aynı oldu.
O dönemlerde Amerika’nın PKK’yi o listeye almasıyla 1998 Ekim komplosu gerçekleşti. Bunların hepsi bir plandı. Aslına bu yasalarla Kürtleri tamamen bitirmeye yönelikti, soykırımı tamamlamaktı. Önder APO’ya yapılan bu komplo bu sürecin aslında ikinci ayağıydı. Çünkü PKK Önder APO demektir. Önder APO da PKK demektir. Bir yandan PKK’yi yasaklı kılacak diğer yandan da Önder APO’yu esaret ederek Kürt halkının her şeyini elinden alacaktı. Ama Önder APO’nun İmralı'da vermiş olduğu tarihi direniş ile dışarıda PKK’nin açığa çıkardığı mücadele TC ve ona ortak olan tüm uluslararası güçlerin oyununu boşa çıkardı.
Avrupa bu kararı verirken tamamen TC’ye göre aldı. Oysa bugün Kürdistan'da 4 bine yakın köy yakıldı, 17 bin faili belli ama hâlâ açığa çıkmayan katliamlar yaşandı. Daha dün yaşanan Roboskî Katliamı'nın kanı yerde. 'Çocuk-kadın demeden vurun' diyen bir devletten bahsediyoruz. Ama ne hikmetse tüm bunları yapan devlet demokratik oluyor, fakat kendi halkını savunan, yapılan bu katliamlara karşı mücadele eden, özgürlük mücadelesi yürüten PKK de terörist oluyor.
Aslında PKK bugün sadece Kürtler için savaşmıyor. Avrupa halkları için de mücadele ediyor. Mesela Arap Baharı ile birlikte Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerde açığa çıkan Rojava Devrimi ile birlikte Avrupa halklarının güvencesi de PKK oldu. DAİŞ’in önünde hiçbir örgüt, hiçbir devlet duramazken, PKK gerillası, halkı ile DAİŞ’i durdurabilen tek güçtür. Bugün bu barbar örgütün kazandığını düşünsenize! Avrupa çok rahat olabilir miydi? Avrupa’nın her yerini kana bulayabilecek bir zihniyetten bahsediyoruz. Bunun mimarı da Erdoğan’dır. Bunu tüm uluslararası güçler de bilmekte.
'BU KAMPANYA TÜM KÜRTLERİN GÖREVİDİR'
Kampanyaya yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tüm Kürt halkı için kutsal bir görev olmalı ve herkesin seferberlik ruhu ile bu çalışmaya katılması gerekiyor. Önder APO ve PKK tabutta yatan bir halkı yeniden diriltti, can verdi. Bugün aldığımız her nefes Önder APO’nun, PKK’nin ve şehitlerimizin sayesindedir. Var olma ve yok olma sürecini yaşadığımız bir süreçte PKK ve PKK’nin mücadelesine sahip çıkmak dönemin en onurlu görevidir. Avrupa’da 4 milyondan fazla Kürt bulunmakta. İmza hedefimiz de 4 milyon. Bu çalışma aylardır devam ediyor. Ama hâlâ istenen düzeyde değildir. Ne yazık ki bu bizim en büyük eksikliğimizdir. Yalnızca 4 milyon imzayı Kürtlere ulaşarak da toplayabiliriz ama Avrupa’da bu çalışmanın bizler tarafından yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum. Bugüne kadar yalnızca Kürtlerden bile toplanmış olsaydı 4 milyon imza toplanmış olurdu. Demek ki yeterince ciddiye alınmıyor.
Yine bu çalışmayı yalnızca imza sayısı olarak ele almamak lazım. Çünkü imza istediğin her insan Kürdistan’ı, Önder APO’yu ve PKK’yi duyuyor. Bu çalışma hedefine ulaştığı takdirde halkların enternasyonalizmini de açığa çıkaracaktır. Ama aksi durumda kendi kendimize PKK’yi kriminalize durumuna düşürmüş olacağız ki bu bizler için ağır bir sonuç doğuracaktır. Hepimizi etkileyen sorunlar açığa çıkar.
Bizim kampanyaya yaklaşımımızın nasıl olması gerektiğini belirtirken, işin diğer boyutu da AB ve uluslararası güçlerdir. Çünkü yıllardır PKK şahsında tüm Kürdü terörist sayan politikanın sahibidirler. Bu açıdan Kürt halkına bir özür borçlarının olduğunu düşünüyorum. Çok geç kalınmadan PKK’yi o kara listeden çıkararak Kürt halkına borçlarını ödemeliler. Aksi halde tarih boyunca bu kara lekeyi hep boyunlarında taşıyacaktır.
Gerillanın direnişini büyütmek hepimizin temel görevi olmalı. Bizler bu çalışmayı amacına ulaştırarak Kürt halkının kahramanlarına armağan edeceğiz. Süreç onuruna, namusuna, şerefine sahip çıkma dönemidir. Aksini iddia eden bu onur mücadelesinden kaçmak anlamına gelir, diye düşünüyorum.