Scholz, Berlin'de Alman milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmada, bu desteğin "Ukrayna için varoluşsal bir öneme sahip olduğunu” belirtirken, “Bu çok açık, ama nihayetinde Avrupa'da bizler için de öyle" dedi.

Alman Başbakanı, özellikle gelecek yıl için uygun bütçe kaynakları çağrısında bulundu.

Almanya, ABD'den sonra Ukrayna'ya silah sevkiyatı da dahil olmak üzere en fazla yardım sağlayan ülke konumunda.

Çatışma sürdükçe kamuoyunun durumu giderek daha fazla sorguladığı bir dönemde Scholz, Ukrayna’ya desteği “gevşetmemek gerektiğini” savundu.

Bu açıklama, hükümetin krizden geçtiği bir döneme denk geldi. Hükümet, harcamalarını finanse etmek için beklenenden daha fazla borçlanmaya zorlayacak ve böylece kamu açığının düşmesine neden olacak bir bütçe krizi yaşıyor.

Bu durum ise Anayasa Mahkemesi’nin bir kararından sonra yaşandı. Ülkenin en yüksek mahkemesi olan Anayasa Mahkemesi, 15 Kasım'da Covid-19 salgınıyla bağlantılı özel bir fondan kullanılmayan 60 milyar euroluk ödeneğin stratejik yeşil yatırımlar ve sanayiye destek için ayrılan bir programa aktarılmasını iptal eden karar aldı.

Alman hükümeti "borç freni" olarak bilinen bir anayasal kuralı ihlal ettiği için kınandı.  Bu kural, istisnai durumlar dışında, ulusal gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 0,35'inden daha fazla bir kamu açığını yasaklıyor.

Berlin bu kurala 2020, 2021 ve 2022 yıllarında başvurmuş ancak bu yıl açık tavanına uymayı planlamıştı. Artık bunu yapamayacak. Berlin, federal bütçe açığının 45 milyar euro arttırılması için milletvekillerinden oy isteyecek.

Başbakan Scholz bu önlemi, Ukrayna'daki savaşının ardından fiyatlarda yaşanan artışın ardından hane halkı ve işletmelerin gaz ve elektrik faturalarını hafifletmek için bir anti-enflasyon kalkanına atıfta bulunan "2023 enerji fiyat frenlerini" finanse etme ihtiyacıyla gerekçelendirdi.

Geleneksel olarak bütçe titizliğinde şampiyon olan ve Covid-19 salgınından önce bütçe fazlası veren Almanya, bu nedenle bu alandaki katılığını dördüncü yıl üst üste bozmuş olacak.