İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Cenevre'de devlet temsilcileri ve insan hakları savunucularının katılımıyla düzenlenen bir etkinlikte, bu bildirgenin "on yıllar boyunca gücünü ve etkinliğini gösterdiğini" vurguladı.
Volker Türk, bu yıldönümün "her üye devleti Evrensel Bildirgeyi benimsemeye yönlendiren ruha geri dönüş çağrısı" olduğunu sözlerine ekledi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, "Dayanışmanın bu kadar az olduğu ve bu kadar çok bölünmenin ve kısa vadeli vizyonun olduğu bir zamanda, bunu kutuplaşmanın üstesinden gelmek için bir çağrı olarak görüyorum. Karşılaştığımız büyük zorlukların üstesinden gelmek için cesaret ve prensiple birlikte çalışmaya yönelik bir çağrı” dedi.
Bağlayıcı bir gücü olmayan bildirge, ekonomik, sosyal ve kültürel hakları medeni ve siyasi özgürlüklerle aynı kefeye koyarak, bireylerin hak ve özgürlüklerinin Devletlerin hakları karşısındaki önceliğini teyit ediyor.
İnsan hakları, Hitler'in dış müdahaleyi önlemek için iddia ettiği gibi artık bir iç mesele değil, "evrensel" bir mesele. Ancak 75 yıl sonra, Çin'in başını çektiği bazı ülkeler insan haklarının evrensel niteliğini giderek daha fazla sorguluyor. Yüksek Komiser pazartesi günü bu eleştirilere yanıt vererek İnsan Hakları Beyannamesi'nin dünyanın dört bir yanından gelen pek çok değerle dolu olduğunu söyledi.
Bildirgenin "birçok akarsudan beslenen bir nehir" olduğunu belirten Yüksek Komiser, özellikle işbirliği ve kolektif sorumluluğun "Afrika değerleri", Aydınlanmanın özgürlükleri, İslam'ın "zekat" ilkesi ve Asya'nın ruhani geleneklerine atıfta bulundu.
Müttefiklerin Nazilere karşı kazandığı zaferden kısa bir süre sonra ilan edilen küresel hümanist bir hedef olan ve 10 Aralık 1948'de Paris'te kabul edilen Evrensel Bildirge, yepyeni Birleşmiş Milletler Örgütü'nün ilk büyük başarılarından biri olarak biliniyor.
Volker Türk, metnin "Holokost gibi dünyanın gördüğü en korkunç kitlesel kıyımın ardından ve topyekûn yıkımın giderek yaklaştığından emin olarak, dehşet içinde bir zamanda hazırlandığını" hatırlattı.
Deklarasyonun İkinci Dünya Savaşı'nın ardından "umut" getirdiğini belirten Türk, 75 yıl sonra insan haklarının dünya genelinde ihlal edilmeye devam ettiğini ve bunun da savaşlar, kıtlık ve zulümle sonuçlandığını söyledi.