Fransa: DAİŞ-Horasan önceliklerimizin başında!
Fransa İç Güvenlik Genel Müdürlüğü (DGSI, iç istihbarat) patronu Céline Berthon, Horasan'daki DAİŞ uzantısının (DAİŞ-H) İç Güvenlik Genel Müdürlüğü'nün “önceliklerinin başında geldiğini” söyledi.
Fransa İç Güvenlik Genel Müdürlüğü (DGSI, iç istihbarat) patronu Céline Berthon, Horasan'daki DAİŞ uzantısının (DAİŞ-H) İç Güvenlik Genel Müdürlüğü'nün “önceliklerinin başında geldiğini” söyledi.
Céline Berthon, Le Point dergisine perşembe günü yayınlanan röportajında DAİŞ-H’nin yarattığı tehdit için “Önceliklerimizin en başına yerleştiriyoruz” dedi.
Céline Berthon, “Merkezi Afganistan ve Pakistan'da bulunan bu örgüt, Orta Asya ve Kafkasya'dan Avrupa'ya yerleşmiş, bazıları göç akınlarının bir parçası olarak gelmiş ve Fransa'ya yerleşmiş kişileri harekete geçirmek için röle olarak kullanılabilecek vatandaşlara nasıl güveneceğini bildiğini ortaya koymuştur” diye belirtti.
DGSI Başkanı Berthon, “Bu olgu 2022'de Strasbourg'da gözlemlendi ve elbette bu topluluğu damgalamadan, özel bir dikkati haklı çıkarıyor” diye ekledi.
DGSI Başkanı, birliklerinin aynı zamanda “Sahel'de olup bitenlere” ve özellikle de DAİŞ’in Afrika’daki ilerleyişine karşı “çok dikkatli” olduğunu belirtti.
DGSI için bir başka “dikkat noktası” da İsrail-Filistin çatışması olarak öne çıkıyor. Céline Berthon, “Hamas bizim topraklarımızdaki insanları kazanma konusunda çok az başarılı” diyor.
Berthon, “Öte yandan, Filistin davasına büyük destek verildiğini ve bu çatışmanın cihatçı örgütler tarafından kullanıldığını görüyoruz ki bu da güçlü anti-Semitik eğilimleri yansıtıyor. Bu çatışma aynı zamanda Devletin sözde İslamofobisi hakkındaki fantezileri ve Müslümanların Fransa'da dinlerini özgürce yaşayamayacakları yönündeki konuşmaları da körüklüyor” diye belirtti. DGSI patronu, bu tema “ülkemize ve değerlerine yönelik nefreti motive etmek için uygun bir şekilde kullanılıyor” ifadelerini kullandı.
Son olarak, Suriye'de Başar Esad'ın devrilmesinin ardından güvenlik birimlerinin “çok dikkatli olmaya devam ettiğini” kaydeden Céline Berthon, “Suriye topraklarında bulunan Fransız vatandaşlarının hareketlerini izliyoruz. Özellikle kuzeybatı Suriye'de aktif olan vatandaşlarımızdan bazıları Başar Esad'ı deviren silahlı grupların saflarında görülmüştür” dedi.
“Yaklaşık 150 Fransız vatandaşı da Suriye'nin kuzeydoğusundaki hapishanelerde ya da kamplarda tutuluyor” diyerek sözlerini sürdüren DGSI patronu, şunları ifade etti: “Temel soru, Suriye'deki yeni siyasi durumun güvenlikle ilgili sonuçlar doğurup doğurmayacağını ve dolayısıyla bu topraklarda hala aktif olan İslam Devleti hücrelerini destekleyip desteklemeyeceğini ya da tam tersine sıfıra indirip indirmeyeceğini değerlendirmektir”.
TÜRK DEVLETİ VE DAİŞ-HORASAN ORTAKLIĞI
DAİŞ-Horasan’ın özellikle Türk devleti tarafından desteklendiği biliniyor. Rojava’da da Kürtlere karşı savaştırılan çete grupları arasında Orta Asya’dan taşınanlar var ve bunlar doğrudan Türk devletinin güdümünde hareket ediyor.
PYD Eşbaşkanı Salih Müslim ocak 2024’te ANF’ye verdiği bir söyleşide şunları söylüyordu: “Rojava’ya gelen DAİŞ’lilerin çoğu Tacikistan, Kazakistan, Afganistan gibi ülkeleri de kapsıyordu. Dolayısıyla Türkiye’nin, Orta Asya’ya ilişkin planlamalarının olduğunu gösteriyor. Orta Asya’ya açılma, genişleme ve dostluğunu geliştirme gibi planlara dayanıyor. Böylece bu bölgelerde karmaşıklık yaratmak istiyorlar. Burada da Türkiye, DAİŞ’e arka çıkıyor. DAİŞ-Horasan olarak adlandırılabilir fakat Türkiye destekliler.”
TİŞRİN BARAJI’NA SALDIRILARDA KULLANILIYORLAR
Son olarak aralık ayından bu yana Tişrîn Barajı’na yönelik saldırılar sırasında da bu çete grupları kullanılıyor. Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Basın İrtibat Merkezi 2 Ocak günü yaptığı bir açıklamada, “Özbekistan, Türkistan ve Çeçenistan yurttaşlarından olan ‘Huras El Din’ çete grubunun yüzlerce çetesi, Türk devleti ve ona bağlı diğer çeteler, Minbic kentinin güney ve doğu kırsalı ile Tişrîn Barajı’nın kırsalına yönelik şiddetli saldırılar gerçekleştirdi.” denilmişti.
2020 yazında Huras El Din bünyesinde 30 dolayında Fransız vatandaşının olduğu tahmin ediliyordu. Bunların 13’ü “aktif çihatçı” olarak değerlendiriliyordu. Türk devletinin desteklediği Huras El Din üyelerinin DAİŞ ve El Kaidelilerden oluştuğu ise bir sır değil.