GÖRÜNTÜLÜ

‘Halil Güneş mücadeleden hiç vazgeçmedi’

Tutulduğu hapishanede 2021’de yaşamını yitiren Halil Güneş'in arkadaşları, "Birçok hastalığa rağmen mücadele etmekten vazgeçmedi” dedi.

HALİL GÜNEŞ

Halil Güneş'in hastalığından kaynaklı 29 yıllık cezaevi sürecinin ağır ve sancılı geçtiğini hatırlatan Mahsum Koyun, “Açıkçası Halil Güneş ve diğer şehit arkadaşların yüzü suyu hürmetine yol yürümeyi öğrendik” diye konuştu.

Kürdistan Özgürlük Mücadelesine 1990’da katılan Halil Güneş, 1993’te esir alınarak dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) tarafından müebbet hapse çarptırıldı. Kanser hastası olmasına ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) hasta tutsaklar listesinde yer almasına rağmen tahliye edilmeyen Halil Güneş, cezaevinden cezaevine sürgün edildi. Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 2014’te ”cezaevinde kalamaz" raporu verdiği Güneş'e, Adli Tıp Kurumu (ATK) “cezaevinde kalabilir" şeklinde rapor verdi. Halil Güneş, tahliye edilmesine bir yıl kalmışken 15 Aralık 2021’de Diyarbakır 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tek başına tutulduğu hücrede yaşamını yitirdi. Halil Güneş, 29 yıl boyunca düşmana aman dilemedi, çektiği acıları kimseye yansıtmadı ve mücadele ederek hayata hep gülümsedi.

Halil Güneş ile birlikte cezaevinde kalan arkadaşları, ANF’ye konuştu.

BİRÇOK ARKADAŞA ÖRNEK OLDU


Halil Güneş'in hastalığından kaynaklı 29 yıllık cezaevi sürecinin ağır ve sancılı geçtiğini hatırlatan Mahsum Koyun, şunları söyledi: “Karaciğer ve kemik kanseriydi. Bu hastalıklarına karşı direnç gösterip yaşamla doğru temelde buluşmayı kendine esas alan bir arkadaştı. Hastalıklarını kendine bahane etmedi, ideolojik-politik ve örgütsel çalışmalardan hiçbir zaman kendini alıkoymadı. Bundan dolayı cezaevinde birçok arkadaşımıza örnek oldu. Kendisi ARGK ruhunu taşıyordu, büyük bir direnişe sahipti. 90'li yıllardan gününüze kadar cezaevinde bulunan arkadaşlar üzerinde müthiş etkisi olmuştu. Güçlü bir temsiliyet sahibiydi. Kendini iyi yetiştiren bir devrimciydi. Önderlik hareketinin bir takipçisi, emekçisi ve savaşçısı oldu. Bu yönüyle derinlikli bir arkadaştı. Yazmaktan ve çizmekten hiç vazgeçmedi. Bizim onunla bir süre Diyarbakır Cezaevi’nde kalma fırsatımız oldu. Heval Halil ile aynı cezaevinde olmak benim için bir avantajdı; bize kattığı birçok şey oldu. Değişim dönüşüme sürecinde yeni paradigmayı doğru kavratmaya çalıştı ve Hareket’in ideolojik öncülüğünü yaptı cezaevlerinde."

BİZİM ÜZERİMİZDE ÇOK EMEĞİ VAR

Halil Güneş'in mirasına sahip çıkmak ve mücadelesini devam ettirmek için çalıştıklarını söyleyen Koyun, şöyle devam etti: “Bizim üzerimizde ciddi bir etkisi oldu. Her çalışmada yol yöntem açısında öğretileri vardı ve bunlar aklımıza geliyor. Tabii bizim üzerimizde yarattığı etki günlük yaşamımızı örgütlü hale getirmeye yol açıyor. Heval Halil gibi nice şehitlere laik olmak için çabalamak gerekiyor, çabalıyoruz fakat yetmiyor, şehit arkadaşların bizim üzerimizde büyük emekleri var. Bir anlamda onların emeğine sahip çıkmak için mücadele ediyoruz. Bu arkadaşlarımızın yaratığı değerler üzerinden daha fazla hizmet etme çabasına giriyoruz. Açıkçası Halil Güneş ve diğer şehit arkadaşların yüzü suyu hürmetine yol yürümeyi öğrendik. Heval Halil, cezaevinde çok sevilen bir arkadaştı. Bütün arkadaşlar onun devre eğitimlerine katılmak istiyordu. Kitle üzerinde böylesi bir etkisi vardı. Düşman üzerinde de bir etkisi vardı; hem korku hem de saygı. Dolayısıyla Heval Halil, bütün gardiyanlar tarafından saygıyla yaklaşılan bir kişilikti. Saygınlığını kendisi duruşuyla yaratmıştı. Heval Halil, 'PKK, terbiye ve saygının büyük yaşandığı yerdir' diyordu. Bunu kendi üzerinden, kendi pratiğiyle yansıtıyordu. Özgürlük hayalleri, umutları beklentileri vardi. Tekrardan Amed sokaklarına, Kürdistan dağlarına kavuşma umudu ve beklentisi içerisindeydi. Kalbi bu kadar dayanabildi.”

MÜCADELE RUHU BİZE BİZLERE GÜÇ VERDİ


Halil Güneş'in mücadele ruhunun kendilerine güç verdiğini ifade eden Akın Birdal ise şunları paylaştı: "Bazen bazı insanlarla, namuslu insanlarla yolumuzun nerede kesişeceğinizi bilemeyiz. 1 Mayıs’ta, 1 Eylül’de, Newroz’da ya da sokak gösterilerinde. Halil Güneş ile bizim yolumuz mahpushanede kesişti. Koğuş temsilcimizdi ve her şeye yetişirdi. 32 yaşında, Adanalı Arap bir ailenin 6 çocuğunun en büyüğüydü. İlk orta ve liseyi dereceye girerek bitirmişti. Üniversite son sınıftayken de örgüte katılmıştı. Dağda, ovada, mahpusta nerede olursa olsun kendini göstermiş, her fırsatta okur, yazardı. Şairdi. Meşakkatli bir yolculuğun neferiydi ve sonunda hasta olmuştu. Diğer hasta mahpuslar gibi tedavisi önemsenmedi ve hastalığı ilerledi. 15 Aralık 2021 günü, 29 yıl aradan sonra, tahliyesine bir yıl kala Diyarbakır’da, tecritte tek başına yaşamını yitirdi. Halil’i tanımak büyük bir mutluluktu ama kaybı da o denli büyük acılı oldu. Adana'da ailesini ziyaret ettik. Annesi ve kardeşleri yıllarca büyük bir özlemle Halil’i beklemişlerdi.”