13 Ekim’de Lübnan’ın güneyinde düzenlenen saldırıda Reuters haber ajansı muhabiri Issam Abdallah'ın ölmüş, aralarında AFP'den Dylan Collins ve Christina Assi'nin de bulunduğu altı muhabir yaralanmıştı. AFP tarafından aralık ayında yayınlanan bir soruşturmada İsrail tank mermisine işaret edilmişti.
Lübnan medyasına göre 21 Kasım'da ise Al-Mayadin kanalından gazeteciler Farah Omar ve Rabih Maamari İsrail saldırılarında öldürüldü.
7 Ekim’de başlayan Gazze Savaşı’ndan bu yana İsrail ile Hizbullah arasında da çatışmalar yaşanıyor ve İsrail sık sık bombalamada bulunuyor.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk'e gönderilen ve basına açıklanan mektupta imzası bulunanlar, "İsrail güçlerinin Lübnan'daki gazetecileri ve medya çalışanlarını görünüşe göre kasıtlı olarak hedef almasından" duydukları endişeyi dile getiriyor.
Gazetecilerin yaralanmasına ya da ölümüne neden olan saldırılardan "kimin sorumlu olduğunun belirlenmesi" için Yüksek Komiserlik tarafından görevlendirilen uzmanlarca bağımsız bir soruşturma yapılması çağrısında bulunuyorlar.
İmzacılar arasında Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF), İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Issam Abdallah'ın ailesi, halen hastanede bulunan Christina Assi ve Dylan Collins gibi yaralı gazeteciler, El Cezire kanalı ile Arap ve Lübnanlı medya kuruluşları yer alıyor.
UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay'a hitaben yazılan ikinci bir mektupta ise imzacılar 2023 yılı sonunda dokuz gazeteciye karşı "İsrail tarafından Güney Lübnan'da işlenen açık savaş suçlarının" hesabının sorulması çağrısında bulunmasını talep ettiler.
İsrail ordusu 13 Ekim'deki saldırının ardından gazetecilerin bulunduğu yerin "aktif bir çatışma bölgesi" olduğunu iddia etmişti.
Fransa Dışişleri Bakanlığı saldırının "tüm yönleriyle aydınlatılması" çağrısında bulunurken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken "kapsamlı" bir soruşturma yapılmasının "önemli" olduğunu belirtmişti.