DEM Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu, 1971 askeri darbesi ardından devrimciler İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Sinan Cemgil ve arkadaşlarının katledildiğini, binlerce aydın, akademisyen ve genç tutuklandığını hatırlattı.
Aynı zihniyetin 12 Mart 1995’te İstanbul’un Gazi Mahallesinde üç kahvehane ve bir pastaneye kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen saldırıyla devam ettiği kaydedildi.
12 Mart 2004’te ise Suriye’nin Baas rejimi Kürt halkına karşı Qamişlo’da bir katliam gerçekleştirmişti. Saldırılarda en az 52 kişi hayatını kaybetmiş, binlercesi yaralanmış ve iki bini aşkın kişi tutuklanmıştı.
DEM Parti, “Bu katliamla önceden hazırlanmış bir senaryo hayata geçirildi. Kimliği, onuru ve hakları için mücadele eden Kürt halkının özgürlük arayışı bastırılmak istendi” dedi.
Açıklamada, “Bu katliamları ve yitirdiğimiz canları asla unutmayacak, adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz.Adalet, barışın ve demokratik toplumun temelidir. Türkiye’nin ve bölgenin ezilen halkları, emekçileri ve inanç grupları için adalet sağlanmadan ne demokrasi ne de barış mümkün olabilir.” diye belirtildi.
ESP: ADALET HALA YERİNİ BULMADI
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) de üzerinden 30 yıl geçen Gazi Katliamı’nda hayatını kaybedenleri andı.
“Saldırının amacı bir Alevi-Sünni çatışması yaratarak toplumsal mücadele güçleri içerisinde gerici saflaşmalara yol açmaktı” diyen ESP, şu ifadeleri kullandı:
“Katliam komünistlerin öncülüğünde ayaklanmayla boşa düşürüldü. Ayaklanma aynı zamanda faşist diktatörlüğün demokratik Alevi uyanışını engelleme, bastırma muradına da barikat oldu. Devlet bu yüzden Gazi‘de provokasyonu boşa çıkaran halktan intikam almak için komünistleri hedef aldı. Ayaklanmanın öncülüğünü yapan Hasan Ocak yoldaş kaçırılarak katledildi. Bir çok yoldaşımız direnişe öncülük ettiği için yargılandı, uzun yıllar tutsaklık yaşadı. Üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen Gazi’de adalet yerini hâlâ bulmadı. Ama 30 yıldır adalet arayışımız da durmadı ve hesap soruncaya kadar da durmayacak.”