Çakır, Soma madenlerindeki tehlikeye işaret etti

Bağımsız Maden-İş Genel Başkanı Gökay Çakır, Soma madenlerindeki baskı ve mobbingin ulaştığı noktanın 301 maden işçinin katledildiği dönemden farksız olduğu uyarısında bulundu.

Bağımsız Maden İşçileri Sendikası (Bağımsız Maden-İş) Genel Başkanı Gökay Çakır, baskı ve mobbingin giderek arttığı Soma maden işletmelerindeki tehlikeli gidişata işaret etti. ANF’ye konuşan Çakır, patron-sarı sendika cenderesindeki özel işletmelerin geldiği noktanın 301 maden işçisinin göz göre göre katledildiği dönemden farksız olduğuna dikkat çekti.

‘TIPKI KATLİAM ÖNCESİNDEKİ GİBİ İŞÇİLERİN HAYKIRIŞINI KİMSE DUYMUYOR!’

Soma katliamının üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen hiç ders çıkarılmadığını dile getiren Çakır, madenlerde işçilere aynı baskı ve mobbingin uygulandığını, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığını belirtti. İşçilerin sırtından birileri daha çok para kazanacak diye sömürünün dün olduğu gibi bugün de devam ettiğini vurgulayan Çakır, “Katliam öncesi 301 madencinin anlattıklarını şu an işçiler bize anlatıyor. Ama tıpkı o dönemde olduğu gibi işçilerin bu haykırışını ne işveren ne de oralarda konumlanan Türkiye Maden-İş ve Öz Maden-İş sendikaları duymak istiyorlar. İşçiler de bizi arayıp kötü koşulların düzeltilmesi için yardım istiyor. Biz araya giriyoruz, tehdit ediliyoruz ama hep haklı çıkıyoruz. Daha yeni bir uyarımız sonrası bir işçi kardeşimiz iş cinayetinde yaşamını yitirdi” dedi.

‘UZMANLAR VE MÜHENDİSLER DE İŞVERENİN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE DAVRANIYOR’

Soma madenlerinde yaklaşık 15 bin işçinin çalıştığını ve hemen hemen tüm işletmelerde aynı şikayetlerin arttığını anlatan Çakır, işverenlerin daha çok kâr etmek için maden işçilerinin üzerinde büyük baskı kurduklarına ve İSİG önlemlerinin alınmadığına dikkat çekti. Bir Soma katliamının daha yaşanmasını istemediklerinin altını çizen Çakır, “Çocukların bir daha yetim kalmaması ve annelerin ağlamaması için her türlü uyarıyı yapıyoruz. Şu anda benim tehlikeye işaret ettiğim özel maden şirketlerinde iş sağlığı güvenliği uzmanları ve mühendisler var ama onlar da işverenin istediği şekilde davranmak zorunda kalıyor. Bu duruma itiraz eden ve hakkını arayan madenciler ise ekmekleriyle tehdit edilirken canlarından oluyorlar. İşçiler bugün bize haykırıyor ve yardım istiyor” diye konuştu.

‘SENDİKA DA İŞÇİLERİN DEĞİL PATRONUN ÇIKARINI DÜŞÜNDÜ’

Bu durumu tersine döndürmenin tek yolunun birlik olmaktan geçtiğini vurgulayan Çakır, şunları kaydetti: “Ben 22 yıl madenlerde çalıştım ama geriye baktığımda hep boşuna çalıştığımı görüyorum. Çünkü hakkımı, hukukumu bilmediğim için hep sömürülmüşüm, işverene ve sendikalara çalışmışım. 301 madencinin çoğu da arkadaşımdı, katledilmeden önce madenin içinin yandığını söylüyorlardı, çalışamadıklarını ama çok baskı ve mobbing olduğunu haykırıyorlardı. Ama kimse seslerini duymadı. Sendika da işçilerin değil, patronun çıkarını düşündüğü için önlem aldırmadı ve olan oldu. O katliamdan sonra sendikal mücadeleye girdiğimde bilinçlenip farkına vardım.”

‘BAĞIMSIZ MADEN-İŞ’İ İŞÇİLER HAKLARINI BİLSİN DİYE KURDUK’

Bağımsız Maden-İş Sendikası’nı da Soma katliamları bir daha yaşanmasın ve işçiler haklarını bilsin diye kurduklarını anlatan Çakır, şöyle konuştu: “Biz yıllarca yeraltındaki zor koşullarda çalışmış maden işçileri olarak Bağımsız Maden-İş’i işçinin hakkı ve adaleti için kurduk. İşçi sınıfını bugüne kadar hep sömürdüler. Bizim söylediğimiz net ortada: Bir olalım, sömürülmeyelim, bilinçli olalım, katledilmeyelim. İşçiler bize üye olmak istedikleri zaman da işveren ve mevcut sendikalar tarafından baskı görüyor, işten atılmakla tehdit ediliyorlar. İşveren, müdürler, yöneticiler, çavuşlar, mühendisler, sendika temsilcileri, devlet kurumları oturmuşlar, işçilerin farkındalığının artmaması için bin bir türlü oyun yapıyorlar. Madencilerin çocuklarının öğretmen, avukat, doktor değil de madenci olmalarını istiyorlar. Ben bir maden işçisi olarak hakkımı alırsam çocuğumu okutabileceğimi biliyorlar ve o da işlerine gelmiyor çünkü sömürü çarkının babadan oğula sürmesini istiyorlar.”

‘SÖMÜRÜYÜ ANCAK BİRLİK OLURSAK ALT EDEBİLİRİZ’

Bağımsız Maden-İş’in barajı geçmemesi için sermaye, devlet, sarı sendika üçgeninde büyük bir seferberlik olduğunu belirten Çakır, bu sömürü cenderesinde yalnızlaşan işçinin de işini kaybetme korkusundan gelip üye olamadığını söyledi. İşçilerin artık bu korku duvarını aşması gerektiğinin altını çizen Çakır, “Bugün bir işçi sadece 1 gün kendine çalışıyor, geri kalan emeği patronların cebine gidiyor. Biz sendika olarak buna karşı çıkıyoruz. Devlete ait Türkiye Kömür İşletmeleri’nde (TKİ) çalışan bir işçi 4 gün kendine çalışırken, özel madende çalışan maden işçisi sadece 1 gün kendine çalışıyor. TKİ çalışanı madenciler emekli olduklarında 20 bin TL maaş alıyorlar ama özel madende çalışan madenciler sadece 7 bin 500 TL’ye emekli ediliyorlar. Oysa her iki yerde de aynı işi yapıyorlar. Biz sendika olarak aradaki bu uçurumu kapatmak, ayrımcılığı ortadan kaldırmak istiyoruz. Bu da ancak birlik olursak gerçekleşebilir, sömürüyü ancak böyle alt edebiliriz. Biz de sendika olarak bunu yaratmaya doğru gidiyoruz. Bu sene olmazsa, sonraki sene olur ama mutlaka sendika barajını aşacağız” vurgusunda bulundu.