Kurdistan coğrafyasını parçalayan Lozan Antlaşması’nın 100. yılına yönelik Kürt parti ve kurumların protestoları devam ederken, Êzidî Avrupa Koordinasyonu Eşbaşkanı Çiçek Yıldız, Lozan Antlaşması ile ilgili ANF’ye açıklamalarda bulundu.
Yüzyıldır Êzidî toplumuna yönelik gerçekleşen soykırım, ferman ve sürgünlerin Lozan Antlaşması’nın bir sonucu olduğunu belirten Çiçek, “Lozan Antlaşması’nın bizim için anlamı ne? Biz bu yüzyılda ne yaşadık? Kürt toplumu Lozan Antlaşması’nı iyi biliyor. Bu antlaşma yüzüncü yılını dolduruyor. Bu antlaşma yüz yıldır Ortadoğu halklarının soykırımını kendi gerçekliğinde yaşattı. Kurdistan’ın parçalanması 17. yüzyılda İran ve Osmanlı devletleri arasında ikiye bölünmesi ile başladı. Devamında Kürt halkının bir ulus olarak Kurdistan coğrafyasında irade olarak yaşamasını istemediler. Yine yüz yıl önce dönemin emperyalist devletleri İngiltere ve Fransız devletlerin öncülüğünde Kurdistan coğrafyası yeni Türk devletinin eliyle parçalandı. Sadece Kurdistan toprağının bölünmesi değildi, aynı zamanda Kürt halkının soykırımı da amaçlanmıştı. Bin yıldır Kurdistan coğrafyasında kendini koruyan uluslar da bu siyasetin parçası oldular. Bu antlaşmada zaten uluslararası güçlerin iradesi Türk devletin isteğine göre şekillendi” dedi.
‘KÜRT HALKININ İMHASI ESAS ALINDI, DİRENİŞ BUNUN ÖNÜNE GEÇTİ’
Lozan Antlaşması’nın Kürt halkının tümden imhasının esas alan bir antlaşma olduğuna dikkat çeken Yıldız, şunları söyledi:
“Kurdistan’da farklı dinler, diller ve tarihi inançlar dikkate alınmadı. Bu inançlardan en eski olan ise Êzidî inancıydı. O da bu siyasetin hedefi oldu. Yalnız Êzidîlerin eski bir geleneği var, bin yıllardır hiçbir egemen güce boyun eğmemiştir. Tarihte egemen güçlere karşı direnmiş ve günümüzde de bu direnişi devam ediyor. Tarihte de direnmiş bugün de direniyor. Bundan sonra da bu mücadele geleneği ile iradesini kabul ettirecektir. Lozan Antlaşması’nın amacı zaten bölgedeki toplumların imha edilmesi, dinler arası düşmanlık ve farklılıkların kabul edilmemesidir. Fermanların uygulanması Lozan Antlaşması’nın oluşturduğu zemin üzerine gerçekleştirildi. Bu fermanlar yeni kurulan faşist Türk devletinin eliyle yapıldı. Êzidîlere yönelik fermanlar gerçekleşirken, Êzidî toplumunda tarihsel direnişler de gelişti. Bu direnişler sayesinde varlığını korudu. Türk devletinin kuruluşunun bir amacı da zorbalıkla, soykırım saldırıları ile farklı toplulukları, dilleri ve dinleri yok etmekti. Bizim toplumumuz direnişi ile bu yok etme siyasetinin önünü aldı. Bu direniş ile bölgede yaşayan topluluklar umutlandılar, boyun eğmediler. O topluluklara moral ve güç vererek direnmelerini sağladı.”
Kürtlere yönelik son yüz yılda gelişen soykırımların toplumun tümünün imhası temelinde geliştirildiğini dile getiren Yıldız, şunları dile getirdi:
“Son yüzyıl başta soykırım, sürgün demografik yapının değişimi olsa da toplumun tarihi hafızanın ortadan kaldırılması da esas alındı. Kurdistan’ın işgali için tüm vahşi yöntemler toplum üzerinde denendi. Son yüzyılda Koçgiri, Dersim, Gelîyê Zîlan gibi birçok katliam ve ferman yaşandı. Şêx Said, Seyit Rıza, Ağrı Ayaklanması ve Kadı Muhammed’in direnişleri ulusal birlik olmadığı için işgalci devletler tarafından tasfiye edildi. Bu son yüzyılda talan, soykırım, sürgün Kürt halkına karşı uygulandı. Aynı zamanda bu son yüzyılda da Kürt halkının bir de direniş yönü var. Son 50 yılda ise Kürt halkı Özgürlük Hareketinin öncülüğünde, Önder APO’nun felsefesi ile boyun eğmedi. Kürtlerdeki ulusal ruh yeniden canlandı. Bugün oluşan birlik bölge halklarının gelecek umutlarını yeniledi ve Lozan Antlaşması’nın amacına ulaşmasını engelledi. Kürt halkı üzerindeki soykırımı sonuçlandırmak istiyorlardı. Bunu tamamlamak istiyorlardı ancak bunu başaramadılar.”
‘ÊZİDÎLER DAYATMA SİYASETİNİ KABUL ETMEYECEK’
Yıldız, Êzidî toplumunun soykırım anlayışına karşı direnerek varlığını koruduğunu söylerken, “Bugün koşullar yüz yıl önceki koşullar değildir. Dünya eski dünya değildir. Emperyalist devletlerin siyaseti de yeni dünyaya göre değişmiştir. Her anlamda eski koşullar ile bugünkü koşullar aynı değildir. Êzidî toplumunun iradesi oluşmuş. Hiçbir şekilde dışarıdan dayatılan siyasetleri kabul etmeyecek. Êzidîler dışında geliştirilen hiçbir siyaset kabul görmeyecek ve buna karşı da toplum olarak büyük bir mücadele veriyoruz” dedi.
‘LOZAN’IN 100. YILINDA ULUSAL BİRLİK SAĞLANMALI’
Lozan’da 22-23 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek ve birçok Kürt siyasi hareketin katılacağı konferansa Êzidî kurumların da katılacağını söyleyen Yıldız, şunları belirtti:
“Bu konferansta Kürt halkının ulusal birliğinin tartışılmasını önemli buluyoruz. Bizim önceliğimiz Kürtlerin birliğidir. Kürt siyasetinin ortak hareket etmesini önemsiyoruz. Kürt halkının da talebi ulusal birliğin oluşmasıdır. Buna öncülük edecek olanlar ise siyasi hareketlerimiz, siyasetçilerimiz ve aydınlarımızdır. İşgalcilere karşı ittifak içinde davranmalılar ve açık bir ulusal siyaset ortaya koymalılar. Kürt halkının varlığını ve geleceğini korumalılar. Her millet, her devletin ulusal varlığı özgün siyaseti ile vardır. Bugün Kürt halkı için ulusal birlik önemlidir.”
Rojava ve Şengal’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesi temelinde gelişen Özerk Yönetim modelinin Ortadoğu’daki sorunların da çözümü olduğunun tüm dünya tarafından görüldüğünü ifade eden Yıldız, tüm halkları, inançları ve farklılıkları bir arada tutan bu demokratik sistemlerin işgalci devletler tarafından yok edilmek istendiğini kaydetti.
KDP’YE TEPKİ
Lozan Antlaşması’nın Kürtlere dayattığı inkâr ve imha siyasetinin hâlâ devam ettiğini anımsatan Yıldız, KDP’nin ulusal birlik siyasetinden uzak durmasına tepki göstererek, şunları söyledi: “Bugün Güney Kurdistan’da devam eden işgal saldırıları maalesef bir Kürt parti ile ittifak halinde yürütülüyor. Buna bir isim koymamız lazım. KDP bu işgal saldırısına karşı tutum almıyor. Bir grubun ya da ailenin menfaati için Kürtlere yönelik soykırımda ortak hareket ediyor. KDP ulusal ittifaktan uzak duruyor. Ulusal birlik siyasetinden uzak durulması kabul edilemez. Kürt halkı KDP’nin bu tavrını kabul etmiyor.”