Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul İl Örgütü, Şişli’de yerel seçimlere ilişkin halk buluşması düzenledi. Tüm ilçe ve ilçe yönetimlerinin yanı sıra çok sayıda kişinin katıldığı buluşmada, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuştu.
Buluşmaya katılanları selamlayan Hatimoğulları şunları söyledi:
“Bu büyük salonda, zor sığdığımız bu büyük salonda biz o kadar çoğuz ki, bir araya gelişimiz, mahallelerimizde oluşturduğumuz komisyonların bütünlüğüdür. “DEM Parti’yi bitireceğiz” diyenlere, “DEM Parti bir kentin iradesi olamaz” diyenlere, irademize kayyum atayanlara, parti kapatanlara, bizi cezaevine koyanlara, sözüm ona yargılayanlara en büyük cevabı örgütlenerek mahalle komisyonlarıyla veriyoruz. Bu da onlara dert olsun. Bugün mahalle komisyonlarımızla birlikteyiz. Mahalle komisyonlarımızın en büyük amacı partimizin örgütlenmesini, yaygınlaşmasını sağlamaktır. Örgütlenmedeki en temel taşlardan birinin komisyonlarımız olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bizler örgütlü mücadeleden gelen bir partiyiz. Bizler sol sosyalist hareketlerin ve Kurdistan’daki yurtsever hareketin bileşkesi olarak örgütlü mücadele geleneğini bugüne taşıyan bir siyasi partiyiz. Örgütlenmenin ne kadar önemli olduğunu gayet iyi bilen bir partiyiz. Bu kadar saldırıya rağmen eğer dimdik ayaktaysak, bu kadar saldırıya rağmen bu salonları hınca hınç doldurabiliyorsak, parti kapatma tehditlerine rağmen bizler DEM Parti olarak yolumuza devam ediyorsak, bu başta halkımız ve örgütlü mücadelemiz sayesindedir. Selam olsun örgütlü mücadelede emek verenlere, selam olsun bu uğurda bedel ödeyenlere!
KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMEDEN TÜRK HALKI DA ÖZGÜRLEŞEMEZ
Bizler bu salonda toplantımızı gerçekleştirirken, Kurdistan’ın dört bir yanında devam eden Büyük Özgürlük Yürüyüşü var. Özgürlük Yürüyüşü 15 Şubat’a kadar devam edecek. Yürüyüşün talebi İmralı tecridinin ortadan kalkması, Sayın Öcalan ile görüşmelerin başlaması ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesidir. Bununla ilgili cezaevlerinde başlayan açlık grevleri olduğunu biliyoruz. Özgürlük Yürüyüşü aynı zamanda bu taleplerin Türkiye ve dünya kamuoyu tarafından bilinmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Biliyoruz ki İmralı kapıları açılırsa Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemle çözülmesi sağlanacaktır. Kürt sorunu çözülmeden bu ülkede Türk halkı da özgürleşemez. Kürt sorunu çözülmeden bu ülkeye demokrasi gelemez. İşçi sınıfının sorunlarını, ekolojik sorunları, geçim sıkıntısını, hayat pahalılığını yeterince konuşamıyorsak bunda Kürt sorununun çözülmemiş olmasının etkisi var.
METROPOLLER ARTIK BİRER BÜYÜK KÜRT KENTİDİR
İstanbul'un göbeğinde işçiler direnişe durduğu zaman, işçileri etnik kökenine göre ayrıştıran bu iktidar, Kürt sorununu kullanarak “aman aman da terörle yan yana durmayın” diyerek işçi sınıfını ayrıştıran bir zihniyete sahip. Bu sorunu Türkiye’deki muhalefetin büyümesini engellemek için, Türk’ün Kürt’ün elini tutmasını engellemek için, başı açık kadının başı kapalı kadının elini tutmasını engellemek için karşımıza çıkarıyorlar. İttifak politikalarımızın aleyhine dezenformasyon politikaları yürütülerek Kürtleri yalnızlaştırmak istiyorlar. Siz Kürt’ü yalnızlaştıramazsınız. Çünkü Kürt sadece Kurdistan’da yaşamıyor. Bugün İstanbul artık bir Kürt kentidir. Adana, Mersin, İzmir, Bursa birer Kürt kentidir. Kürt ve Türk halklarının ve Türkiye’deki bütün halkların iç içe yaşadığı kentlerdir. Bunu hiç kimse engelleyemez.
Bugün ülkemizde 50 milyon insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşıyor. 50 milyon insan evine doğru düzgün ekmek götüremiyor. Bir avuç sermayedar bu ülkenin tamamını yönetmek istiyor. İşte biz DEM Parti olarak, Kürt halkı olarak, bu ülkedeki farklı halklardan ve inançlardan insanlar olarak emeğin hakkı için de örgütleneceğiz. Bunu hiç kimse engelleyemeyecek.
DEVRİMCİ YURTSEVER KUŞAĞIN DAHA DA BÜYÜMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ
Gençlerimiz bugün göç yollarını tutmak zorunda bırakılıyor. Belki 30-40 yılın en büyük göçünü Türkiye gençliği yaşıyor. Bu bizim için büyük bir kayıptır. Buradan gençlere seslenmek istiyoruz: Kürt gençleri, Türk gençleri, Türkiye gençleri, bugün 68 kuşağının temsilcileri sizlersiniz. Yurtsever hareketin büyümesinde, Kürt halkının örgütlenip bugüne gelmesinde sizlerin çok büyük payı var. Sevgili gençler daha çok örgütleneceğiz, daha çok bir araya geleceğiz, daha çok bu ülkenin öznesi olacağız. 21’inci yüzyılın yurtsever devrimci gençliği olarak sizler ve bizler -elbette bizler de kendimizi genç hissediyoruz- örgütleneceğiz. Örgütleneceğiz; 68 ve 78 kuşağının, devrimci kuşağın, yurtsever kuşağın daha da büyümesini sizlerle birlikte sağlayacağız.
Yerel yönetimleri konuşurken şunu lütfen unutmayalım. Yaşadığımız dünyayı kendi ellerimizle yok ediyoruz. Hani bizim çok önemli bir anlayışımız var ya; ekolojik, demokratik kadın özgürlükçü belediyecilik anlayışı, işte ekolojik kısmını hiç unutmayalım. Bazen zayıf kalıyor ekoloji mücadelemiz. Pandemi süreci yaşadık, akabinde 6 Şubat’ta 600 yıllık tarih boyunca kayıplarıyla kıyasladığımızda en büyük depremle karşı karşıya kaldık. Bu depremde çok canımızı kaybettik. Aynı tehlike İstanbul için de var. Uzmanlar bununla ilgili konuşuyor. Kurdistan’da ve batıda kazandığımız belediyelerde kentleri depreme dirençli bir hale getirmek gibi görev ve sorumluluğumuz var. Ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü belediyecilik anlayışımızın iktidar da muhalefet de olsak kentlerde hayat bulması için demokratik zeminde mücadelemizi vereceğiz. Depremi unutmayacağız, unutturmayacağız. Çünkü Hatay’da, Maraş’ta yaşanan depremi unutursak Gölcük’teki depremi unuttuğumuz gibi İstanbul çok ağır bedel öder, hepimizin ciğeri çok yanar. Belki ağlayacak, üzülecek insanlar bile geriye kalmaz. Bu önemle İstanbul’da kent çalışmalarımızı mutlaka sürdürmeliyiz.
ÇOCUĞUNUN CENAZESİ KARGO İLE GÖNDERİLEN ANALARI UNUTMAYACAĞIZ
Bu salonu dolduran sevgili kadınlara seslenmek istiyorum. Biz bu ülkenin yarısıyız. Bu ülkenin yarısı olduğumuzu en çok idrak eden ve bu alanda politika üreten DEM Parti’dir. DEM Parti’nin eş başkanlık ve eşit temsiliyet sistemi Türkiye ve dünya siyasetine örnek olmuştur. Biz kadınlar mücadelemizi devam ettirirken şunları unutmayacağız: Haklarımızı savunan İstanbul Sözleşmesinin elimizden alınmasını, nafaka hakkının elimizden alınmak istenmesini, kadın cinayetlerini durdurmak için adım atmayan yargıyı unutmayacağız. Biz kadınlar, çocuğunun cenazesi PTT kargo ile gönderilen anaları asla unutmayacağız. Beyaz tülbentleriyle sokaklara çıkarak barış isteyen Barış Annelerini unutmayacağız. Çünkü bizler bu kentin asli unsurlarıyız, bizler halkların asli unsurlarıyız. Adımız Ayşe, Fatma olsun fark etmez; esnaf, işçi, çiftçi olabiliriz ama her birimizin birleştiği bir şiar vardır. “Kadın, Yaşam, Özgürlük”, “Mara, Haya Hırrıye”, “Jin, Jiyan, Azadî”.
SEÇİM ÇALIŞMALARINI KALICI BİR ÖRGÜTLENMEYE DÖNÜŞTÜRELİM
Buradan komisyon üyesi arkadaşlarımıza özellikle seslenmek istiyorum. Bizlerin ifade ettiği fikirler partimizin ana paradigmasıdır. 3. Yol dediğimiz yolun içeriklerini dolduran başlıklardır. Seçim çalışmasını sandık bazlı yürütmeyeceğiz, aynı zamanda 3. Yol fikriyatını, paradigmamızı, yönetim anlayışımızı anlatacağız ve örgütleneceğiz. Demokratik cumhuriyet tezimiz güçlü bir tezdir. 100 yıldır bu cumhuriyetin demokratikleşmediğinden, Kürt sorununu, Alevi sorununu çözmediğinden bahsediyoruz. Halklar, inançlar sorununu çözmediğinden bahsediyoruz. İşte o nedenle demokratik bir cumhuriyeti inşa etmenin adımları olarak görmeliyiz yaptığımız her çalışmayı. Seçim çalışmalarını kalıcı bir örgütlenmeye dönüştürmek için adımlar atmayı ihmal etmeyelim.
ÖRGÜTLÜ BİR TOPLUMU KİMSE YENEMEZ
Örgütlü bir toplumu kimse yenemez. Bugün 4 parça Kurdistan’da Kürt halkına dönük bir saldırı yok mu? Var. Bu saldırılar karşısında dimdik durabiliyorsak, Rojava’da Kürt halkı dimdik durabiliyorsa, Türkiye’de Kürt halkı örgütlü olduğu içindir. Bizler Kürt halkıyla, Araplarla, Alevilerle, Ermenilerle, burada sayamadığım 72 milletten insanla örgütlenerek demokratik cumhuriyetin yollarını açacağız. Yaşasın demokrasi mücadelemiz, yaşasın eşitlik mücadelemiz, yaşasın adalet, barış, kardeşlik mücadelemiz!
Seçimlere 45 günlük kısa bir süre kaldı. Çalışmalarımıza Kurdistan’da, Türkiye’nin dört bir yanında hız verdik. Kurdistan’da yaptığımız halk oylaması Türkiye tarihinde yapılmış en demokratik ve katılımcı halk oylamasıdır. Bizler adaylarımızı halkımızla birlikte belirledik. Adaylarımız Kurdistan’da çalışmalarını sürdürüyor. Kurdistan’da hedefimiz nettir: O belediyelerin üzerine yeni belediyeler ekleyeceğiz. Bu iktidar 5 yıllık süre zarfında ciddi bir seçmen kaydırmış. Mesela bin oyla, 3 bin, 5 bin oyla kazandığımız belediyelere, kazansınlar diye tabur tabur asker kaydırmışlar. Bununla biz nasıl mücadele edeceğiz? O belediyelerimizi nasıl geri alacağız? Bunun için İstanbul gibi büyük kentlere çok büyük ihtiyaç var. İstanbul demek Kurdistan’ın tamamı demektir; Adana, Mersin, Amed demektir. Kurdistan’ın her şehrinden insan buralarda yaşamını sürdürüyor. Hareketli seçmen çalışmasını en detaylı ve ince şekilde yapmalıyız. Mahallelerinizdeki insanların hangi seçim bölgesinde oy kullandığını bilirsiniz. Bununla ilgili sizden en büyük ricamız ve isteğimiz hayali seçmen girişimlerine karşı bizim o belediyeleri almamıza İstanbul’dan katkı sağlamanızdır. Hangi kente gidip oy kullanılması gerekiyorsa, bunun organizasyonu partimiz tarafından yapılacaktır. Burada en büyük görev mahalle komisyonlarına düşer. Mahalleyi en iyi siz tanırsınız.
KAYYUMLARI SÜPÜRECEĞİZ
Kayyum atayan zihniyete en büyük cevabı ve tokadı Kurdistan’da belediyelerimizi yeniden kazanarak atacağız. Kayyumları süpüreceğiz. Belediyelerimizin etrafında beton blokları yükseltenleri, bizimle alay edercesine o beton bloklara mavi deniz dalgaları ya da gökyüzü çizenleri süpüreceğiz. Belediyeye gitmeyi engelleyen barikatları yıkacağız. Kayyumları belediyelerimizden süpüreceğiz ve halkın iradesi oraya yansıyacak. Belediyelerimizi halkımıza tekrar armağan edeceğiz.
İSTANBUL’UN GELECEĞİ SİZLERİN ELİNDE
Batı için kent uzlaşısından bahsettik. Batıda birçok ilde her ilin kendi özgünlüğünde görüşmelerimiz devam ediyor. Kent uzlaşısını bazıları sadece siyasi partilerle görüşme şeklinde algılıyor. Kent uzlaşısı, o kentte bulunan bütün siyasal ve toplumsal dinamiklerin bir arada olması demektir. Kent uzlaşısından amaçladığımız şeylerden birisi de seçim işbirliğini sağlamaktır. Bunun için çabalarımız önemli oranda devam ediyor. Ancak kent uzlaşısı sağlanamayan yerlerde adaylarımızı açıkladık. Bu kentlerimizden birisi de İstanbul oldu. İstanbul’un kaderini her türlü DEM Parti belirleyecek. İstanbul’un kaderini siz değerli halklarımız, İstanbul’da yaşayan farklı halklar ve inançlar belirleyecek. İstanbul’un geleceği sizlerin elinde.
HARAMİLERİN SALTANATINI YIKACAĞIZ
Kent uzlaşısı sağlanmayan yerlerde adaylarımızın etrafında kenetlenmek, çalışmalarımızı en aktif bir şekilde yapmak, seçmenin sandığa gitmesini örgütlemek hepimizin görevidir. Mahalle komisyonlarında çok deneyimli arkadaşlarımız olduğunu çok iyi biliyorum ama yine de şunun altını çizmek isterim. Kapı kapı gezelim, bize oy vermeyeni de neden oy vermesi gerektiği konusunda ikna edelim. Bize verilecek her oy kayyuma karşı verilmiş oydur. Bizler kent uzlaşısını şu şekilde kurguladık. Kayyuma karşı çıkmak için kent uzlaşısı, demokratik halkçı belediyecilik için kent uzlaşısı. Ranttan değil halktan yana olmak demek kent uzlaşısı demektir. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü belediyecilik anlayışı kent uzlaşısı demektir. Bunun için biz kent uzlaşısını en iyi şekilde örgütleyeceğiz ve sağlayacağız. Kent uzlaşısı demek sadece siyasi parti birliktelikleri değildir. O yüzden mahallerimizde, ilçelerimizde bütün demokrasi güçleriyle görüşmek ve onlarla birlikte ortak tutum belirlemek, seçim çalışmalarını beraber yürütmek oldukça önemlidir. Biz biliyoruz ki DEM Gelecek Devran Dönecek, DEM Gelir Devran Döner. Rabe DEM Hat.
DEM gelecek ve İstanbul’un kaderi değişecek. Bu hırsızlık zihniyetine karşı, kayyumcu anlayışa karşı İstanbul’dan en güçlü yanıtı hep beraber vereceğiz. Rantçılara, şantiyecilere, müteahhitçilik yapanlara karşı en güçlü yanıtı DEM Parti olarak vereceğiz. Haramilerin saltanatını yıkacağız.