İşkenceye maruz kalan gençler: Suruç’un hesabını mutlaka soracağız!

Suruç (Pirsûs) Katliamı anmasında işkenceyle gözaltına alınan gençler, “Gözaltılar, tutuklamalar ve işkenceler bizi durduramaz. Suruç’un hesabını aynı iradeyle mutlaka soracağız ve tutsak edilen tüm arkadaşlarımızı geri alacağız” mesajını verdi.

Katliamın 8. yıldönümü anmasında işkenceyle gözaltına alınan ve mevcutlu olarak İstanbul Anadolu Adliyesi’ne sevk edilen 33 gençten 2’si, “2911 sayılı kanuna muhalefet” ve “polise mukavemet” iddiasıyla tutuklandı.

İki gün arayla toplam 8 arkadaşları cezaevine gönderilen gençlik örgütleri ise, bu hukuksuzluk karşısında asla geri adım atmayacakları mesajını verdi.

Gözaltında gördükleri işkencelerden dolayı vücutlarının çeşitli yerlerinde darp izleri olan gençler ANF’ye konuştu.

Suruç Katliamı’nın 8. yıldönümünde polisin tüm engelleme, abluka ve saldırılarına rağmen Kadıköy sokaklarına çıkan gençlik örgütleri, keyfi eylem yasaklarına meydan okuyarak yürüyerek hem 33 düş yolcusu için hesap verilmesini istedi hem de hukuksuz bir biçimde tutuklanan yoldaşları için özgürlük istedi.

İŞKENCEYİ ÖNLEMEK İSTERKEN İŞKENCEYLE GÖZALTINA ALINDI

Ayrılık Çeşmesi’nden Süreyya Operası’na yürüyen Gençlik Komiteleri üyelerinden Muhammet Karabacak, yerde polis tarafından işkence gören arkadaşına yardım etmek isterken kendisi de şiddette maruz kalarak gözaltına alındı.

Vücudunun hemen her yerinde darp izleri olan Karabacak, yaşananları şöyle anlattı: “Sloganlar eşliğinde Ayrılık Çeşmesi’ni geçip Söğütlüçeşme Köprüsü’nden muhtarlığın sokağına girdik. Orada bir arkadaşımız yerde işkence görüyordu. Olaya müdahale etmeye çalışırken 3-4 çevik kuvvet ve 1 sivil polis üzerime atladı. Beni darp ederek yerlerde sürüklediler. Durmadan küfür ediyorlardı. Kafamı zemine sürttüler. Darp ve işkence dakikalarca devam etti, sonra bizi oradaki bir parka alıp kimse görmesin diye etrafımızı kalkanlarla çevrelediler.”

HASTANEDE KELEPÇELİ VE POLİS EŞLİĞİNDE MUAYENE DAYATMASI

Ters kelepçelenerek ve darp koridorundan geçirilerek zorla sokuldukları gözaltı aracında da işkencenin devam ettiğini anlatan Karabacak, hastanede ise kelepçelerin çözülmediğini belirtti.

Emniyetle anlaşmalı olduğunu düşündüğü bir doktorun polis eşliğinde kendilerini muayene etmeye çalıştığına dikkat çeken Karabacak, kelepçeli ve polis eşliğinde muayene dayatmasını reddettiklerini söyledi. Polis tarafından kafası taşlara vurularak işkenceye maruz kalan ve kulağı yırtılan bir arkadaşlarının hastanede muayene olduğunu, onun işlemleri sürerken havasız gözaltı aracında 4 saat bekletildikten sonra ifadeleri alınmadan oradan salıverildiklerini ifade etti.  

‘KATİLLERİN KARŞISINA DİKİLMEYE DEVAM EDECEĞİZ!’

Suruç anmasına yönelik her yıl yaşanan polis saldırısının gerçekleri örtbas etme çabası olduğunu vurgulayan Karabacak, şunları kaydetti:

“Suruç, devlet ve IŞİD’in el ele yaptığı bir katliamdı. En son emniyet raporlarıyla da bunu gördük. Ankara Katliamı da öyleydi. Bunun daha da ayyuka çıkması ihtimalini asla göze alamıyorlar. O nedenle de her yıl anmalara saldırarak bunu örtbas edebileceklerini sanıyorlar. Ama Suruç öyle örtbas edebilecekleri bir katliam değil. 4 gün önce Suruç anması için Kadıköy’de yaptığımız bildiri dağıtımında 6 arkadaşımızı tutsak verdik. Bizi böyle tutuklamalarla, gözaltılarla yıldırabileceklerini düşünenler, katliam sonrası gençliğe gözdağı vermek için 33 düş yolcusunun parçalanmış bedenlerinin fotoğraflarını yollayıp tehdit edenlerdir aynı zamanda. O dönem gençlik nasıl yılmadıysa, biz de yılmayacağız. 33 düş yolcusunun hesabı mutlaka sorulacak! Aksini düşünenler varsa büyük yanılgı içerisindeler. Kimse örgütlü bir katliam yapıp, bunun üstünün örtüleceğini düşünmesin. 8. Yıldönümü anmasında ülkenin dört bir yanında gösterdiğimiz iradeyi bundan sonra da göstereceğiz, katillerin karşısına dikilmeye devam edeceğiz ve tutsak edilen tüm arkadaşlarımızı alacağız.”

‘POLİS BOYNUMU SIKTI VE SIRTIMI TEKMELEYEREK YERE YATIRDI’

Anmada işkenceyle gözaltına alınan gençlerden 19 yaşındaki Doğa Baysal, bu saldırılar karşısında hiç geri adım atmayacaklarını vurguladı.

Polisin işkencesinden dolayı boynu mosmor olan Gençlik Komünleri’nden Baysal, “Ayrılık Çeşmesi’nden yürüdüğümüz Kadıköy Rıhtımı’nda polis tarafından önce ablukaya alındık. Portakal denilen biber gazıyla üstümüze saldırdılar. Ablukadayken bir polis, ‘Gel sen buraya’ diyerek arkamdan boynumu sıktı ve sırtımı tekmeleyerek yere yatırdı. Hepimizi ters kelepçe yaparak gözaltı otobüsünün önünde koridor oluşturdular ve döve döve bizi içeriye soktular. Kelepçeleri öyle sıktılar ki bir arkadaşımızın elleri şişti ve morardı. Gazdan zaten çok etkilenmiştik ve vücudumuzun her tarafı yanıyordu. Hastaneye muayeneye girerken sadece kelepçelerimizi çözdüler, onun dışında havasız gözaltı otobüslerinde saatlerce bekletildik” dedi.

SURUÇ ANMASININ 9. YILINDA DA MEYDANLARDA OLACAĞIZ!’

İlk kez devlet şiddetiyle karşı karşıya kalan Baysal, ilk kez bu şekilde darp edildiğini söyledi.

Anmanın yasaklanamayacağının altını çizen Baysal, “Gözaltılar, tutuklamalar ve işkenceler bizi durduramaz. Bu sene nasıl ki sokaklardaydık, gelecek sene Suruç’un 9. yıl anmasını yasaklasalar da yine alanlarda ve meydanlarda olacağız ve tutsak edilen 8 arkadaşımızı alana kadar da mücadelemiz aynı kararlılıkla sürecek” vurgusunda bulundu.

‘OTOBÜSTE AÇ SUSUZ SAATLERCE KELEPÇELİ BEKLETİLDİK’

Halkevleri üyesi Doğukan Gürbey ise, Kadıköy Halitağa Caddesi’ndeki anmada polis tarafından çevrelenerek ilk gözaltına alınanlardandı. Dağılırken ablukaya alındıklarını anlatan Gürbey, yaşananları şöyle anlattı:

“Kitlenin dağılmasına izin vermeyen polis tarafından çembere alındık. Sıcak hava koşullarında bizi üst üste sıkıştırdılar ve çember içinde biber gazı sıktılar. O nedenle birçok arkadaşımız solunum yolu sıkıntıları yaşadı. Darp ve cebirle, ters plastik kelepçeleri sonuna kadar sıkarak, el ve kollara kan gitmeyecek şekilde kelepçelendik ve gözaltına alındık. Otobüste 10 saat havasız ve kelepçeli bir şekilde tutulduk. Avukatlarımızla saatlerce görüştürülmedik. Avukatlarımızın bize ulaştırmaya çalıştığı su da engellendi, yaklaşık 7-8 saat aç susuz bekledik” dedi.

‘AKP EN UFAK BİR SES DAHİ İSTEMİYOR’

Gürbey, Suruç bildirisi dağıtırken üniversitelilerin keyfi bir biçimde gözaltına alınıp tutuklanmasının ve anma günü yaşananların, AKP’nin ülkede yarattığı tahribat ve yıkıntının ardından en ufak bir ses dahi istemediğini gösterdiğini söyledi.

İktidarın en ufak sesi bile yok etmek istediğine işaret eden Gürbey, şunları belirtti: “Ülkede canlı bombalara, katillere karşı gösterilmeyen saldırganlık ve tutuklama hızlılığı, canlı bombayla katledilen yoldaşlarımızın yakınlarına, arkadaşlarına, gençlere ve anmalara gösteriliyor. Ama tüm bu yaşananlara karşın yan yana gelmeye devam edenlerin dik duruşu da AKP'nin yarattığı yoksulluk, yıkım, saldırılara karşı sessiz kalınmayacağını gösteriyor. Bahaneyle üretilen tutuklamalar da bunun önünü kesemeyecek, sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz.”