Özel savaşın radarında bir mahalle: Gazi- II

Gazi Mahallesi, kurulduğundan bu yana devletin radarında olan bir mahalle. Demografik yapısı nedeniyle devrimcilerin ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin tabanının olduğu bu mahalleye yönelik devlet baskıları neredeyse her biçimde sürdü ve sürmeye devam ediyor.

GAZİ MAHALLESİ

15 Temmuz 2015 sonrası Türkiye ve Bakurda devlet eliyle gerçekleştirilen saldırılardan Gazi Mahallesi de payını aldı ve devlet, mahalleye yönelik büyük bir operasyon başlattı. Mahallede güçlü olan devrimci yapılara yönelik bir anda başlayan ve neredeyse altı ay süren kesintisiz operasyonlar sonucunda Gazi Mahallesi’nde örgütlü olan birçok devrimci ya tutuklandı ya sürgüne gitmek zorunda kaldı ya da mücadele alanlarına çekildi. Bu süreç, özel savaş taktiklerinin de yeniden yükselmesini ve devletin göreceli bir kontrolle sahaya çıkmasını sağladı.

Türk devletinin özel savaş yöntemlerinin çeşitliliği, dünyaya örnek olacak cinstendir. Özellikle Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDG-H) gibi yapıların güçlü olduğu dönemde, mahallelerde geçen ve yozlaşmaya karşı mücadele ettikleri algısı oluşturulan çeteleri konu alan diziler yayınlanmaya başlamıştı. Bu dizilerin en yoğun izleyicileri ise yine yoksul mahallelerdi. Aslında devrimci yapıların günlük olarak yaptıkları işi, mahalle gençlerinin yaptığı izlenimi veren bu yapımlar, uyuşturucu ve fuhuş gibi işlere karışmayan ancak ellerinde silah taşıyarak yoz ilişkiler içinde bulunan gençleri birer kahraman olarak gösteriyordu. Dizilerin gençler üzerindeki etkisi, devletin de yönlendirmesiyle mahallelerde hızla yayılmaya başladı. Devrimcilerin bir dergi dahi satmasına izin verilmeyen mahallelerde, silahlı gençler dolaşmaya ve kendilerini mahallenin korucuları ilan etmeye başladı.

Bu arada bir parantez açıp belirtmekte fayda var. Devrimcilere ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne yönelik baskıların artması sonucu mahallede oluşan boşluk, yerel siyaset yapan kurumlar tarafından yeterince hızlı ve etkili bir şekilde doldurulamadı. Bu kurumların, özgün bir çalışma yapamamasından ve çözüm üretmekte geç kalmalarından dolayı çetelerin faaliyetleri çok hızlı bir şekilde yayıldı.

DEVRİMCİLERE BASKI UYGULAYAN DEVLET, ÇETELERE YOL AÇTI

Devrimcilerin çekilmesiyle yaşanan boşlukta büyüyüp çoğalmaya başlayan bu çeteler, aslında Gazi Mahallesi’nde son 10 yıldır vardı. Ancak devrimcilerin müdahaleleri ve halk arasındaki yoğun etkileri sayesinde istedikleri gibi bir yayılma gerçekleştiremiyorlardı. 2015 sonrasında ise bu çeteler hızla çoğalmaya başladı. Birden sayıları artan bu çeteler içerisinde polisle iş birliği yapmayan birkaç grup, polis operasyonları sonrası dağılmaya veya güç kaybetmeye başladı. Bunun yerine polisle iş birliği ve muhbirlik yapan çeteler ortaya çıkmaya başladı. Çetelerin varlığı, bir süre sonra uyuşturucunun da mahalleye girişini sağlamaya başladı. Uyuşturucu satışından pay alan çeteler, satışın yapılmasına göz yumuyor ancak satışı kendileri değil, dışarıdan getirilen kişilere yaptırıyorlardı.

Uyuşturucu satışına yönelik halk tepkisi yükselmeye başladığında çete elemanları, uyuşturucu satan birkaç kişiyi yakalayıp halka açık alanlarda “cezalandırarak”, hem mahalle üzerindeki itibarlarını artırmaya çalıştılar hem de mahallede yeniden bir devrimci dinamiğin yükselmesini engellemeye yönelik adımlar attılar.

Mahalleye uyuşturucu girişinden sonraki adım ise fuhuş ve çetelerle kopmayacak bir bağın sağlanmasıydı. Gazi Mahallesi’nde uyuşturucu kullanım yaşı, ilkokul seviyelerine kadar düşmüş durumda. Bu süreçte uyuşturucu bulmaya çalışan gençler, maddi imkansızlıklar nedeniyle çetelerin onları kullanmasına karşı savunmasız bir hale geliyorlardı. Burada ise devreye çeteler değil, özel savaş eğitimi alan polisler giriyordu. Uyuşturucu kullanımında bağımlı hale gelen gençlerin karşılarında iki yol kalıyordu; ya uyuşturucu bulamayacaklar ya da çetelerin ve devletin istediklerini yaparak uyuşturucuya ulaşacaklardı.

İkinci seçeneği seçen gençler için artık kullanışlı bir aparat olmaktan öte bir durum kalmıyordu. Çeteler için uyuşturucu kuryeliği yapan, devrimcileri ihbar etme görevi verilen çocuklar ve gençler, çetelerin kirli işlerinde kullanılan gençler ve uyuşturucu parası için zorla fuhuşa sürüklenen gençler.

Uyuşturucu ile hiç bağı olmayan gençler için de farklı bir yönelim devreye giriyordu. Yoksul bir mahallede yaşayan gençler için özellikle sanal medya üzerinden gördükleri farklı hayatlara imrenme, yeni çıkan telefonları kullanma ve hesapsız bir maddi kazanca ulaşma imkânı verildiği propagandası yapılıyordu. Özellikle mahalle çetelerini öven dizilerin de etkisiyle ellerine silah alan, ceplerinde hesapsız bir paranın olduğu ve o imrendikleri hayatı yaşama imkanı önlerine sunulan gençler, yaşadıkları yoksulluktan kurtulmanın yolu olarak buraları görüyor ve çetelerle ilişkiye geçiyor.

MAHALLENİN GENÇLERİ YURT DIŞINA GİTMEYE YÖNLENDİRİLDİ

Mahallede devrimcilere ve devrimci dinamiğin yeniden yaratılmamasına yönelik baskılarını her geçen gün artıran, devrimcilerin yan yana yürümelerine dahi izin vermeyen devlet ise, çetelerin mahalle içerisinde yaptığı suçlara karşı atıl bir durumda kalmayı tercih ediyor. Gazi Mahallesi’nde çeteler arası çatışmalar, alan kapma savaşları, uyuşturucu satışı için yapılan çatışmalar ve esnaftan haraç alma saldırıları, hukuk sisteminin kullandığı tabirle hayatın olağan akışına dahil” olacak şekilde sıradanlaştırılmış durumda. Mahallenin herhangi bir yerinden neredeyse her saat başı bir saldırı ya da çatışma haberi almak mümkün. Buna rağmen göstermelik çalışmalar yapan polisler, devrimcilerin dergi dağıtmasına dahi izin vermiyor ve işkenceli gözaltılar yapıyor. Devrimcilerin çalışmalarından ise çeteler eliyle kurdukları muhbir ağı sayesinde haberdar oluyorlar.

Çetelerin faaliyetlerine göz yuman devlet, özellikle son beş yıldır Türkiye ve Bakurda uygulamaya koyduğu başka bir yöntemi de Gazi Mahallesi’nde devreye soktu. İnsanları işsiz bırakıp gelecek kaygısı içerisine sokan devlet, kurtuluş olarak da yurt dışına çıkmayı önlerine koydu. Yurt dışında iyi bir yaşam olduğu propagandasını el altından yürüten devlet, bir yandan da baskılarını arttırarak, özellikle çetelerle ilişki kurmayan ve devrimcilerle iletişimi olan gençlerin ülkeden çıkmasının önünü açtı. Bu yönelimle sadece Gazi Mahallesi’nde 2015 sonrası binlerce genç, Avrupa ve diğer ülkelere kaçak yollarla gitmek zorunda kaldı. Hem ekonomik kaygılar hem de yaşanan baskılardan bıkan ve çaresizlik içerisine sürüklenen gençleri hedef alan bu strateji ile mahallede devrimci dinamiklerin azalması amaçlandı. Devlet aygıtı, yurt dışına insan gönderen çetelere yönelik hiçbir baskı ya da uygulama içerisine girmedi.

BÜTÜN BASKILARA RAĞMEN DEVRİMCİLER VE MAHALLE HALKININ DİRENİŞİ SÜRÜYOR

Günümüze geldiğimizde ise Gazi Mahallesi, çetelerin cirit attığı ve devletin özel savaş politikalarını tüm unsurlarıyla yürüttüğü bir alan haline gelmiş durumda. Herhangi bir demokratik tepkiye dahi izin vermeyen, engelleyen ya da saldıran devlet, çetelerin faaliyetlerine ise göz yummayı tercih ediyor. Bugün mahallede sayıları 20yi bulan irili ufaklı çok sayıda çete bulunuyor. Silaha ulaşmak artık oldukça kolaylaşmış durumda. Mahalleden taşınan ya da taşınmayı düşünenler de çoğalmış durumda.

Devrimcilerin varlığı, tüm saldırılara ve baskılara rağmen sürüyor. Hâlâ umut olmaya, mahalleyi yozlaşma saldırılarından korumaya dönük çalışmalarına devam ediyorlar. Mahalle halkı ise devrimcilerin varlığının önemini daha iyi anlamış durumda. Konuştuğum mahalle sakinleri, devrimcilerin güçlü olduğu zamanlarda güvenli olan sokakların artık birer korku mekânı haline geldiğini, yozlaşmanın her geçen gün arttığını söylüyor.

Gazi Mahallesi, kuruluşundan bu yana devletin tüm zor aygıtlarını görmüş, özel savaş yönelimlerini yaşamış bir mahalle olarak hâlâ muhalif kimliğiyle ayakta duruyor. Bugün çetelerin varlığı hissediliyor olsa da bu durum devrimcilerin olmadığı anlamına gelmiyor. Devletin bütün baskılarına rağmen, mahalle hâlâ o muhalif kimliğini korumakta ısrar ediyor. Bir sessizlik hâkim ancak hem mahalle halkı hem de devlet, Gazi Mahallesi’nin hâlâ yenilmediğini ve ısrarla bütün baskılara direndiğini biliyor. Katliamın 30’uncu yılı geride kalırken, aslında devletin özel savaş politikalarının yoksul bir mahallede yenilgiye düştüğünü de görebiliyoruz. Büyük direnişler olmasa bile mahalle halkı sessiz bir direnişin içinde kendi tarihini korumaya çabalıyor.