Özgür Basın geleneğindeki gazetecilerin geri adım atmadığını belirten gazeteci Berivan Kutlu, şunu kaydetti: "Yani bir şekilde cezaevine arkadaşlar girseler de yazıyorlar. Şu an 79 arkadaşımız cezaevinde, buna rağmen kalemleri işliyor, sözleri söyleniyor."
Türk hükümeti, yaşanan hak ihlallerinin kamuoyuna yansımaması için sansürü bile yasallaştırdı, ancak bununla da yetinmeyip çeşitli bahanelerle gazetecileri gözaltına alıp tutukluyor, büyük cezalarla tehdit ediyor. Türk cezaevlerinde 80 civarında gazeteci var. En çok gazetecinin cezaevinde olduğu ülkelerin başında geliyor; 'gazetecilerin cezaevi' olarak tanımlanıyor.
DİRENİŞ GELENEĞİ VAR
ANF'ye konuşan gazeteci Berivan Kutlu, AKP iktidarı tarafından basına yönelik çıkarılan sansür yasalarının temel nedeninin, yaşanan hak ihlallerinin duyurulmasını engellemek ve önüne geçmek olduğunu söyledi. Bu yasalarla gazetecilerin sözünü kesmek, kalemini kırmak, onların gerçek ve hakikat arayışlarına ket vurmak istendiğini kaydeden Kutlu, sadece sansür yasaları değil, aynı zamanda gazetecilerin de kendilerine uyguladığı bir otosansürün söz konusu olduğunu ifade etti. Bunun nedeninin gazetecilere açılan davalar, verilen cezalar, sürekli evlere yapılan baskınlar olduğunu dile getiren Kutlu, “Ama bütün bunlara rağmen bir direniş geleneği var, Özgür Basın geleneği var. Türk medyasının muhalif kesimi var. Bu geleneğe sadakat sürüyor. Gazeteciler alanlarda sesini duyurmaya, halkın sesini duyurmaya ve sözünü iletme konusunda çabalara devam ediyor” dedi.
GERİ ADIM ATMAK YOK
“Tüm bu yoğun baskılara karşın hala bir direniş var, Özgür Basın vazgeçmiyor, hala haber yapıyor” diyen Kutlu, şöyle devam etti: “İktidarın yasakladığı özel güvenlik alanlarında, hak ihlallerine ilişkin halen haber yapmaya devam ediyor. İktidarın basına yönelik sansür, yasak ve uygulamaların kabul etmemiz ya da olumlu karşılamamız söz konusu olamaz. Bu uygulamaların karşısında olduğumuzu, gazeteciliğin suç olmadığını ve gazeteci olduğumuz ısrarla söylüyoruz. İktidarın bu politikalarının nedeni, yaptığı ihlallerin hem Türkiye, hem Kurdistan hem de uluslararası kamuoyunda duyulmaması olduğunu biliyoruz. Şöyle bir gerçek de var; Özgür Basın hem Kurdistan hem de Türkiye sahasında mücadele ederken aynı zamanda bir de Avrupa sahasında mücadele diyor. Bazen çok yoğun baskılar oluyor. Bazı gazeteciler bazı şeyleri yazmaya çekinseler de Avrupa’daki arkadaşlar bunu yazıyor ve değerlendiriyor. Özgür Basın geleneğindeki arkadaşlarda kolay kolay geri adım atma yok. Yani arkadaşlar cezaevine girseler de bir şekilde yazıyorlar. Şu an 79 arkadaşımız cezaevinde, buna rağmen onların kalemi halen işliyor. Söz söylemeye devam eden bir Özgür Basın geleneği var. Bu gazetecilerin içeride olma gerekçesi genelde yaptıkları haberlerdir. En son Ankara merkezli operasyonda ve Ekim'den yana tutuklu bulunan arkadaşların iddianamesi tamamen Mezopotamya Ajansı’nın haberleridir. Arkadaşların özel ve rutin haberleri vardı. İşte gerekçeyi de ‘Örgüt propagandası’ diye sunuyorlar ama bizim yaptığımız tek şey habercilik.”
KADIN GAZETECİ OLMAK ZOR
İktidarın sessiz ve sorgulamayan bir toplum istediğini vurgulayan Kutlu, şöyle konuştu: "Onların milliyetçi, şovenist tüm politikalarına evet diyen bir toplum. Bu toplumun böyle devam etmesini istiyor. Bu şekilde varlığını devam ettireceğini düşünüyor. Kadın gazetecilerin çektiği zorluklar, Özgür Basın alanında çalışan diğer gazetecilerden farklı değil ama alanda bir kadın gazeteci olmanız daha zor. Kolluk kuvvetleri, bir kadını daha kolay dövebilirim, daha rahat baskı uygulayabilirim, diyebilir. Bir de Türkiye’de erkek egemen sistem var. Kadınlara yönelik toplumsal bir cinsiyet baskısı var. O yüzden farklı zorluklar olsa da temelde yaşadığımız zorluklar aynı. Yine birçok kadın arkadaşın sahada çalışırken tacize uğradığını duyuyoruz. Bu tür zorluklar var.”