AKP suç alanında da kendi yandaşlarını oluşturdu

Yeşil ve Sol Parti Amed Milletvekili Serhat Eren, yeni infaz yasasından siyasi tutsakların kapsam dışı bırakılmasını eleştirerek, "AKP suç alanda da kendi yandaşlarını oluşturdu" dedi.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nun 8 Temmuz 2023 tarihindeki görüşmeleri esnasında gündem dışı bir şekilde torba yasa ile geçirilen infaz düzenlemesi, resmi gazetede yayınlandığı 15 Temmuz 2023 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.

Kanun kendi içerisinde çelişen birçok noktayı barındırdığı gibi, infaz da adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkesine aykırı birçok hükümle dolu. İnfaza dair yapılan önceki düzenlemelerde dolaylı yollardan kapsam dışında bırakılan siyasi tutsaklar, "Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere” ibaresi ile doğrudan ayrımcılığın hedefi.

Siyasi tutsaklar dışında hapishanelerde bulunan tüm hükümlüler için adeta af niteliği taşıyan yasanın parlamentoya gelişini, tartışılma şeklini, kapsam ve içeriğini Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi Yeşil ve Sol Parti Amed Milletvekili Serhat Eren ANF'ye anlattı.

BÜTÇE TARTIŞMALARI ESNASINDA TORBA YASA İLE İNFAZ DÜZENLEMESİ ÇIKTI

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nun çalışmaları esnasında bir kanun teklifi geliyor ve torba yasa ile bir infaz düzenlemesi meclisten geçiriliyor. Parlamentoda infaz düzenlemesiyle alakalı teklif nasıl bir ortamda geldi, yasa geçerken nasıl tartışmalar oldu, Yeşiller ve Sol Parti dışında kalan muhalefetin tutumu nasıldı?

İnfaz kanunuyla ilgili değişiklik teklifinin esasına dair kapsamlı bir tartışma yapıldığını söylemek mümkün değil. Çünkü 7 Temmuz günü 22.30 sıralarında bütçe görüşmeleri sürerken yeni 14 madde eklenmesi önergesi verildi ve bunun içinde infaz yasasındaki değişiklik de var. 2020’deki dördüncü yargı paketinde açık cezaevindeki hükümlülerin Covid nedeniyle izinli sayılmalarına ilişkin yapılan düzenlemenin Adalet Komisyonu’nda tartışıldığı, fakat bu sefer Bütçe Komisyonu'na getirildiği temel eleştiri konusuydu. Bu önergeyi veren AKP’li vekiller hukukçu bile değildi. Bu teklifin anayasanın 87. maddesi gereği af niteliğinde olduğu, ayrımcı olması nedeniyle yine anayasanın 10. maddesine aykırı olduğu meclis kürsüsünde genel olarak söylendi. 2020’de Adalet Komisyonu'na getirilen infaz değişikliği tam iki gün görüşülmüştü; bu hatırlatıldı. Diğer partililer de torba yasa usulüne karşı çıktılar. Partimiz vekilleri tarafından ise “Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere” ifadesinin madde metninden çıkarılması” teklif edildi ancak kabul edilmedi.

AKP SUÇ ALANINDA DA KENDİ YANDAŞLARINI OLUŞTURDU

Yerel seçimler öncesinde böyle bir düzenlemeye gidilmesini nasıl okumak lazım? Kanun kapsamında açık cezaevine ayrılacak veya tahliye olacak insanlar oy kullanamayacak olsa da yaratılan iklim, lütufa minnetle AKP'nin istediği toplum yönetim modeline bir şekilde hizmet edecek.

AKP sanayi ve ticaret alanında kendi yandaşlarını oluşturduğu gibi suç alanında da kendi yandaşlarını maalesef oluşturmuş durumda. Uyuşturucuyla mücadeleyi dillerinden düşürmeseler de Türkiye’nin uyuşturucu ticaretinde nasıl da önemli bir geçiş noktası olduğunu ve buna göz yumulduğunu biliyoruz. Emniyet güçleri göstermelik operasyonlarla gariban ve tuzağa düşürülmüş uyuşturucu kullanıcısı gençleri yakalasa da asıl uyuşturucu tacirlerine yönelik soruşturmalar etkili bir şekilde yürütülmüyor hatta bazı emniyet görevlilerinin soruşturma kapsamında el konulan uyuşturucu maddelerden fayda elde ettiklerine dair onlarca haber çıktı. Keza yine her gün kadınlara yönelik cinsiyetçi söylemlerle ve iktidarın eril, kadın düşmanı zihniyetine uygun haksız tahrik indirimleriyle dolu yargı kararlarıyla kadınların rahatça öldürüldüğü, faillerin en az cezaları aldığı bir dönemdeyiz. Çocuklara yönelik cinsel istismar vakalarında özellikle dini cemaatlerin, vakıfların, yurtların fail olduğu olayların üstünün örtüldüğünü görüyoruz. Dolayısıyla AKP-MHP iktidarı her daim suçu ve suçluyu koruyan, bu çeteleri mafyaları kullanarak kendi karanlığını ören bir yapı. Nitekim suç örgütü liderleri Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz'ın ardından bir iki gün önce cezaevinden tahliye edilen suç örgütü lideri Sedat Şahin de MHP Genel Merkezi'ne gitti, Bahçeli’nin elini öptü. İşte bu infaz yasaları, bu kişiler için çıkarılıyor. Yerel seçimde de elbette kullandıkları aparatlar yine bunlar olacak. Pek çok can yakıcı suçun faili olan cenahların desteğiyle seçim sürecini yürütecekler. Böylece ekonomik krize rağmen kendi tabanlarındaki karanlık odaklardan oy kaybetmeyecekler.

YASA ADALET, HAKKANİYET VE EŞİTLİK İLKELERİNE AYKIRI

İnfaz düzenlemesi, kapsamı itibarıyla adli suçlar için adeta bir af niteliği taşıyor. Ancak kendi içerisinde de açık cezaevine çıkma veya kalınacak gün sayısına dair tutarsız kısımlar var. İçerikte sorunlu olan başka kısımlar var mı?

Teknik olarak 31/07/2023 itibarıyla kesinleşen mahkeme kararları yönünden uygulanacak bir madde ve bu sebeple yargısal işleyişler nedeniyle kişilerin kendi elinde olmadan uzayan yargılamalarda bu maddeden yararlanılmayacak olması yine infazda adalet, hakkaniyet ve eşitlik ilkesine aykırı. İkincisi, on yıldan az ceza alanlar koşullu salıverilirken ceza süresi kadar denetime tabi tutulacaklar, fakat aynı suçu işleyen ama cezası ertelenenlerin denetim süresi cezanın kanuni üst sınırına göre dava zamanaşımı süresi kadar olmaya devam edecek. Yine bu da eşitlik ilkesine aykırı bir düzenleme. Üçüncüsü kanunda açık cezaevine ayrılmak için iyi hal şartı aranıyor hatta bu sebeple siyasi tutsakların pek çoğunun infazı yakılıyor. Biz her ne kadar politik olarak iyi hal kavramına ve bunun uygulanma biçimine karşı olsak da, kanunda açık cezaevine ayrılma için iyi hal şartı aranırken yeni değişiklik maddesinde iyi hal şartının eklenmemesi de şeklen bir eksiklik, uygulamada farklı sonuçlar doğuracak çünkü. Bu, kanunun ne kadar özensiz, kalitesiz ve sadece cezaevlerini boşaltmak için yapıldığını da gösteriyor.

AKP KÜRT DÜŞMANLIĞINA VE GÜVENLİK ALGISINA OYNUYOR

Daha önceki infaz düzenlemelerinde "terör, cinayet, tecavüz dışında" gibi blok bir tanımlama vardı ve siyasi tutsaklara uygulanan ayrımcılığı meşrulaştırmak için toplum nezdinde en tepkili olunan suç grupları algısı yaratılmaya çalışılıyordu. Bu sefer sadece siyasi tutsakların kapsam dışında kaldığını görüyoruz. Bu noktadan bakıldığında yeni infaz düzenlemesini nasıl okumak gerekiyor?

Genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi iktidar, tüm siyaseti Kürt düşmanlığı üzerinden, Kürt siyasetçileri, HDP’yi yok etmek üzerinden yapıyor. Kobanê davasında siyasetçilerimiz müebbet hapis talebiyle yargılanıyor, neden, sadece bir tweet ile halka sokağa çıkma çağrısı yaptığı iddia edilerek, o dönemde devletin desteğini alarak Hizbullahçıların ve devlet içindeki kimi güçler tarafından öldürdüğü Kürt gençleri yokmuş gibi, bütün ölümlerden HDP’liler sorumlu tutuluyor. HDP’nin bu ülkede toplumsal barış için bir umut olması, etkili ve güçlü bir muhalefet yapması, siyasete yön vermesi onlar için tehlikeli. Tabii Kürt düşmanlığının toplumda yarattığı güvenlik algısı da maalesef ki işlerine yarıyor. Kürt halkına yönelik yıldırma politikaları ve  tecrit politikalarıyla iktidar kendini var ediyor. Savaş politikaları sayesinde güçlü olduğunu her yerde anlatıyor, güçlü olduğunu iddia edebildiği başka hiçbir konu yok, oysa halk savaşa ayrılan bütçe nedeniyle yoksulluğa gömülüyor. Bu savaştan beslenen ırkçı anlayış AKP-MHP iktidarını besliyor. Yeni infaz düzenlemesi de Kürtlere ve muhalif kesimlere yönelik düşman hukukunun bir yansıması. TMK kapsam dışı bırakılarak, siyasi tutsaklar özgürlüğünden mahrum bırakılıyor ve Kürt siyaseti düşmanca her infaz düzenlemesinde yeniden yeniden cezalandırılıyor. Aslında buradaki mesele, adlilere yönelik getirilen düzenlemenin siyasilere de uygulanması değil sadece, toplumsal adalet ve uzlaşı yönünden baktığımızda çocuk istismarcılarının, kadın katillerinin böyle bir aftan yararlanmaması gerekirken onların yararlanması, bu suçlarda mağdurun durumunun hiç düşünülmemesi, ama kişilere karşı değil devlete karşı işlenen suçlarda ise devletin af yetkisini siyasilere karşı hiç kullanmaması, ayrımcılıktan da öte, politik olarak kadın katillerini savunmak, ödüllendirmek; siyasileri düşmanlaştırmak demek.

YENİ HAPİSHANELER AÇILIYOR, TECRİT KOŞULLARI DERİNLEŞTİRİLİYOR

İktidar bir yandan hapishaneleri adlı suçlar bakımından af nitelikli düzenlemeler ile boşaltırken bir yandan da yeni hapishaneler açıyor. Adalet Bakanlığı Ocak ayında adeta müjde verir gibi yıl içerisinde 20 hapishane açılacağını basın ve kamuoyu ile paylaştı. Bunların içerisinde ağırlıklı olarak yüksek güvenlikli hapishaneler olduğu biliniyor. Son zamanlarda tecrit için F tipi hapishanelerin yerini S tipleri almaya başladı. Bu tabloyu nasıl değerlendirmek gerekiyor?

2021 yılından sonra açılmaya başlayan S tipi ve yüksek güvenlikli hapishanelerde mahpuslar tek veya üç kişilik odalarda tutuluyor ve bunların hiçbirinde bağımsız bir havalandırma bölümü olmadığı gibi mahpuslar birbirini görmesin diye farklı saatlerde havalandırmaya çıkarılıyorlar. Günde 1-1,5 saat ayrı bir ünitede bulunan havalandırmaya çıkabiliyorlar. Havalandırma saatlerinin insan sağlığı için yeterli olduğunu söylemek asla mümkün değil. Tecridin yeni bir uygulama alanı bu hapishaneler. F tipleriyle oldukça benzer ancak kapasite bakımından daha fazla. Sadece S de değil, S, Y ve “Yüksek Güvenlikli” adıyla üç yeni yüksek güvenlikli hapishane modeli oluşturuldu ve bunlar tasarlanırken yetkililer tarafından hiçbir açıklama da yapılmadı. Siyasi tutsaklar başta olmak üzere ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleri ile “tehlikeli mahkum” dedikleri özel olarak seçtikleri bazı tutuklular burada tutuluyor. Yine burada da toplumun muhalif kesimlerinin hapishanede de ayrı ve özel koşullarda tutularak pek çok haktan mahrum bırakıldığını, daha zor koşullarda tutulduklarını, tecrit edildiklerini görüyoruz. Bu da yargılamanın üstüne infaz koşulları ağırlaştırılarak ceza içinde ceza demek. Bir yandan da toplumu sindirmeye, bu koşullarda hapis yatmamak üzere korkutmaya dönük.