Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Erdoğan’ın kazanması ardından Almanya, AKP-MHP yanlısı grupların gösterilerine sahne olmuştu. Yer yer şiddet olaylarının da yaşandığı gösterilerin ardından Sol Parti Milletvekili Clara Bünger, konuyu Federal Meclis’in gündemine taşıdı. Olaf Scholz’un başbakanlığındaki Federal Hükümet’in yanıtlaması talebiyle soru önergesi veren parlamenter Bünger, Almanya’da yaşayan Kürtler ile Türkiye’de yaşayan diğer azınlıklar ve Erdoğan rejimi muhaliflerin can güvenliğini tehdit eden Türk faşist grupların Fransa’da olduğu gibi bir yasağın söz konusu olup olmadığını sordu.
CAN GÜVENLİĞİ SORUNU VAR
Bünger’in soru önergesine hükümet adına 7 Haziran’da yanıt veren İçişleri Bakanlığı, Almanya’da yaşayan Kürtler ve Türk muhalif grupların can güvenliğine yönelik bir tehdidin söz konusu olmadığını iddia etti. Bakanlık, güvenlik birimlerinin hiçbir biçimde aşırılıklara göz yummadığını savundu. Hukuk normları çerçevesinde böyle suçlara karışanların cezalandırılacağını bildiren İçişleri Bakanlığı, her ne kadar bazı münferit olaylar yaşansa da parlamenter Bünger’in dile getirdiği gibi bir yasağın hükümetin gündeminde olmadığını kaydetti.
BÜNGER: DAHA NEYİN OLMASI GEREKİYOR?
İçişleri Bakanlığının açıklamasına tepki gösteren Sol Parti Milletvekili Clara Bünger ise şiddet olaylarına karışmalarına rağmen Erdoğan yandaşı aşırı milliyetçi gruplara yönelik bir yasağın hükümetin gündeminde olmamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Hükümetin Erdoğan’ı kızdırmamak için Kürtler ile diğer muhalif kesimlere yönelik koruma kararı almadığına dikkat çeken Bünger, “Kendime şu soruyu soruyorum; aşırı milliyetçi ‘Ülkücüler’in yasaklanması için daha neyin olması gerekiyor? ‘Ülkücüler’ hala Almanya’da en büyük aşırı sağcı grup ve Neonaziler kadar tehlikeli” diye konuştu.
Kürtler, Ermeniler ve diğer sol/muhalif grupları tehdit eden, onların can güvenliğini tehlike altına alan Türk milliyetçi grupları yasaklama yerine Kürt Özgürlük Hareketi’nin kriminalize edildiğine vurgu yapan Sol Parti Milletvekili Bünger, bunu kabul etmediklerini söyledi. Sadece Mayıs ayında üç Kürt aktivistin ağır hapis cezalarına çarptırıldığını ve Kürt siyasetçi Kenan Ayaz’ın da Kıbrıs’tan getirilerek Alman mahkemelerinde yargılandığını hatırlatan Bünger, “Almanya’da Ayaz’ı getirip yargılayarak Erdoğan’ın hizmetinde olduğunu bir kez daha gösterdi” diye konuştu.
İSTİHBARAT: İÇ GÜVENLİĞE TEHDİT
Bu arada İçişleri Bakanlığının açıklamasının aksine Anayasayı Koruma Dairesi’ne göre Türk faşist gruplar “iç güvenliğe yönelik bir tehdit” oluşturuyor. Son olarak Ocak’ta Türk ırkçı ve milliyetçi gruplar üzerine bir analiz yayınlayan Anayasayı Koruma Dairesi, Türk aşırı milliyetçilerin Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve Aleviler için tehlike arz ettiğini bir kez daha ifade etmişti.
BAKANLIK MECLİS KARARINA UYMUYOR
Fransa’nın Dijons kentinde 29 Ekim 2020 günü Türk faşist grupların Ermenilere yönelik gerçekleştirdikleri linç saldırılarının ardından Paris yönetimi bu grupları yasaklama kararı aldı. Fransa’daki bu gelişmenin ardından 18 Kasım 2020’de Almanya'da da hükümeti oluşturan partiler ile muhalefetin hazırladığı ve ‘Ülkücü Hareketi’n yasaklanmasının önünü açan yasa tasarısı, Federal Meclis’te kabul edildi. Bu kararın ardından Türk ırkçı grupların yasaklanması için gözler İçişleri Bakanlığına çevrildi. Üzerinden yaklaşık 2,5 yıl geçmesine rağmen İçişleri Bakanlığının söz konusu grupların faaliyetlerini engellenmek, yasaklamak veya Türk ırkçılığının Almanya’daki etkisinin kırılmasına yönelik başlattığı hiçbir çalışma yok.