Asrın Hukuk Bürosu: İmralı'daki işkence uygulamaları son bulmalı

Asrın Hukuk Bürosu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecride ilişkin yaptığı açıklamada, “Haber alamama hali ve işkence uygulamaları son bulmalı” dedi.

Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın katıldığı bir programda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridi eleştirmesi sonrası tartışmalar devam ediyor.

Yanardağ’ın “Öcalan’a uygulanan tecridin hukukta yeri yoktur. Kaldırılması lazım. Aile ve avukatları ile bile görüşemiyor. Böyle bir infaz düzeni olabilir mi? ” sözlerine dair soruşturma açıldığına dikkat çekilen Asrın Hukuk Bürosu açıklamasında, “Fakat asıl soruşturulması gereken İmralı tecrit rejimi ve bu rejimin uygulayıcılarıdır” denildi.  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın en doğal ve hukuki hakkı olan aile ve avukatları ile görüşmelerinin yasadışı gerekçelerle engellendiği belirtilen açıklamada, Abdullah Öcalan ve İmralı’da rehin tutulan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ile Veysi Aktaş’tan haber alınamadığı ifade edildi.

İŞKENCENİN GELDİĞİ EN ŞİDDETLİ AŞAMA

Asrın Hukuk Bürosu açıklamasında şu hususlara dikkat çekildi:

"Özel İmralı statüsü gibi orada temel hak ve özgürlüklerin engellenmesi de İmralı’daki işkence biçimlerindendir. Şu an içinse 27 ayı aşkın bir süre boyunca her türlü girişime rağmen Sayın Öcalan ve diğer müvekkillerden haber alınamaması, dış dünyadan tüm bağlarının koparılması, sağlık durumları ile tutulma koşulları hakkında hiçbir bilgiye sahip olunamaması İmralı’da işkencenin geldiği en şiddetli aşamadır. Yanlış ve gayri meşru olanın bu uygulamalar olduğu açıktır.

Yine müvekkilimizin kişilik haklarına yönelik saldırıların da bu politikalardan ayrı olmadığı bilinmelidir. Hakim kılınmak istenen atmosferin aksine Sayın Öcalan’ın özgürlük ve demokrasiyi temsil ettiği milyonlarca insan tarafından deklare edilmiştir. 2006-2007 yılında Türkiye’de 3 milyonu aşkın insan TBMM’ye, 2013 yılında 10 milyonu aşkın insan da Avrupa Konseyine Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü talep eden imzalarını sunmuşlardır.

İmralı’daki mevcut duruma karşı 2022 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesine yapılan başvurumuz neticesinde BM İHK, 6 Eylül 2022 tarihinde verdiği tedbir kararını hükümete iletmiştir. BM İHK, ‘Avukatları ile herhangi bir kısıtlamaya maruz kalmadan derhal görüştürülmeleri gerekmektedir’ şeklinde verdiği tedbir kararını 19 Ocak 2023 tarihinde Hükümete yeniden hatırlatmıştır. Ancak Hükümetin uymakla yükümlü olduğu uluslararası nitelikteki karara halen uymadığını görmekteyiz. Bu karara uyulmaması ve diğer tecrit biçimlerinin sürdürülmesi görevi kasten kötüye kullanma suçu ile birlikte işkence suçunu oluşturmaktadır. Hükümete ve Adalet Bakanlığına açık çağrımızdır: BM İHK’nin tedbir kararına derhal uyulmalı, haber alamama hali ve işkence uygulamaları son bulmalıdır.”