Asrın Hukuk Bürosu: Abdullah Öcalan'a eşi olmayan işkence sistemi uygulanıyor

Asrın Hukuk Bürosu, "Sn. Öcalan, 'hukuk' tarihinin bugüne kadar şahit olmadığı işkence sisteminde tutulmaktadır. Demokratik kamuoyunu da duyarlı olmaya davet ediyoruz" dedi.

Asrın Hukuk Bürosu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dönük ağırlaştırılmış tecride ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Asrın Hukuk Bürosu'nun açıklaması şöyle:

"İmralı Zindanı'nda tutulan Sayın Abdullah Öcalan ile son 12 yıl içinde yalnızca 5 avukat görüşü gerçekleştirilebilmiştir. Bugün itibariyle bu görüşmelerin sonuncusunun yapıldığı 7 Ağustos 2019 tarihi üzerinden 4 yıl geçmiş bulunmaktadır. 25 Mart 2021 tarihinde kardeşi ile yaptığı telefon görüşmesinin bilinmeyen bir nedenle aniden kesilmesinden bu yana da kendisinden herhangi bir haber alınamamıştır. O günden bu yana yaptığımız yargısal, idari ve diğer tüm girişimler devlet eliyle sonuçsuz bırakılmıştır.

'EŞİ OLMAYAN İŞKENCE SİSTEMİ'

Devlet ve ilgili kurumları, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi'nin başvurumuz üzerine aldığı ve 6 Eylül 2022 ile 19 Ocak 2023 tarihlerinde hükümete ilettiği ve tarafımızca defalarca başvuru konusu yapılan 'Hiçbir sınırlamaya maruz kalmadan derhal avukatları ile görüştürülmelidir' şeklindeki tedbir kararlarına da uymamıştır. Sn. Öcalan, Avrupa ve Türkiye 'hukuk' tarihinin bugüne kadar şahit olmadığı bir işkence sisteminde tutulmaktadır.
Sn. Öcalan gibi yanında bulunan Sayın Veysi Aktaş, Sayın Hamili Yıldırım ve Sayın Ömer Hayri Konar'dan da tek haber alınabilmiş değildir. Sn. Öcalan ve diğer müvekkillerimizin içerisinde tutulduğu mutlak iletişimsizlik/tecrit sisteminin hukuksal ya da toplumsal herhangi bir meşru dayanağı yoktur. Mevcut yaklaşımın devletin Kürt Meselesindeki inkar anlayışından kaynaklandığı açıktır. Devlet tarafından seçim sonrasında, Kosova'dan Ukrayna'ya, Ermenistan-Azerbaycan meselesinden Sudan'a kadar dünyanın dört bir tarafında yaşanan gerilim, çatışma ve savaşlara yönelik diyalog ve uzlaşı yöntemleri ile kalıcı ateşkes ve barış çağrıları/girişimleri yapılıyorken Kürt Meselesinde tam tersi bir politika izlenmektedir. İşte devletin bu açık ayrımcılığı ve çelişkisi, çözümsüzlüğün ve yaşanan bütün krizlerin asıl nedenidir.
Yalnız devletin bu çıplak gerçekliğinin görülmeden, duyulmadan ve buna karşı konuşulmadan değişiminin de mümkün olmadığı duyarlı kamuoyunca bilinmelidir.

'DEMOKRATİK KAMUOYU DUYARLI OLMALI'

Tam 4 yıl önce bugün Sn. Öcalan ile yapılan son görüşmede, kendisinin 1993 yılından bu yana demokratik çözüm çabalarını hep boşa çıkaran anlayış ve odaklara karşı barış çizgisinde direndiğini, çözümsüzlük politikalarına gelmediğini, Özal'ın 'savaşla çözüm olmaz" sözünün halen geçerliliğini koruduğunu, Kürt meselesinde demokratik çözümün mümkün olduğunu, bir haftada çatışma durumunu ortadan kaldırabileceğini, kendisine güvendiğini ancak devlet aklının da buna uygun davranması gerektiğini ifade etmişti. O gün eğer Sn. Öcalan'ın uzattığı demokratik çözüm eli havada kalmasaydı, bugüne kadar yaşanan siyasal gerilimler, toplumsal yarılmalar ve ekonomik bunalım yaşanmazdı. Sn. Öcalan'ın önerdiği, devletin dışarıda istediği ama içeride uygulamadığı çözüm yöntemlerinin, mevcut politikalarla daha fazla tarihsel onarılmaz yaralara yol açmadan devreye girmesi gerekmektedir.

Her şeyden önce bilinmelidir ki Sn. Öcalan ve diğer müvekkillerimizden doğrudan sağlıklı bir haber alınması temel önceliğimiz ve beklentimizdir. Haber alamama halinin her türlü riski taşıdığının karine olarak kabul edildiği gerçeği karşısında yetkilileri bu mutlak iletişimsizlik ve işkence suçuna son vermeye çağırıyor, demokratik kamuoyunu da duyarlı olmaya davet ediyoruz."