TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni ve BirGün Gazetesi yazarı Merdan Yanardağ, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde devam eden tecridi eleştirdiği için 15 gündür tutsak. Yanardağ hakkında hazırlanan iddianamede “örgüt propagandası yapmak" ve "Suçu ve suçluyu övmek" iddiasıyla 10 yıl 6 aya kadar hapis isteniyor. Bu hukuksuzluğu ANF’ye değerlendiren Yeşil Sol Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, doğruyu söylemenin bizzat cezalandırıldığı bir noktaya varıldığına dikkat çekti.

‘BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ DE TECRİT ALTINDA!’

Yanardağ tutuklandığında Çağlayan Adliyesi’nde olan Bozdağ, bir gazetecinin İmralı tecridi gerçeğine dikkat çektiği için tutuklanmasının ülkedeki basın ve ifade özgürlüğünün de nasıl tecrit altına alındığının göstergesi olduğunu vurguladı. Bozdağ, Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecride tüm dünyadaki hak savunucularının ve hukukçuların itiraz ettiği bir noktada, Türkiye’de bunu dile getirmenin hapsedilmesiyle sonuçlanmasının tecrit suçunu örtbas etme çabası olduğunu kaydetti.

‘İMRALI TECRİDİYLE BİRLİKTE GENEL BİR BASKI VE TAHAKKÜM GELİŞTİRİLİYOR’

İktidarın Abdullah Öcalan’ın söylemlerinin toplumla buluşmasını tecritle engellediğini belirten Bozdağ, “Sayın Abdullah Öcalan sıradan bir insan değil. Tam da bu nedenle iktidar tarafından aile ve avukatlarıyla iletişim kurması engellenerek aslında toplumla fikirlerinin, söylemlerinin buluşmasının önü kesilmek isteniyor. Sağlık durumu hakkında herhangi bir bilgi alınmaması ise büyük kaygı uyandırıyor. 6 ayda bir peş peşe verilen disiplin cezaları bahane edilerek kendisinden haber alınması sistematik bir biçimde engelleniyor” dedi.

İmralı tecridiyle birlikte iktidarın genel olarak cezaevlerinde ve toplumun demokratik kurumlarının üzerinde de bir baskı ve tahakküm geliştirdiğine tanık olduklarına işaret eden Bozdağ, şunları kaydetti: “Özgür basın açısından ise söz söyleyememe noktasına gelindi. İktidar kanadını eleştiren, mevcut süreçler hakkına tespit yapan herkes kriminalize edilmekte ve suçlanmakta. Kaldı ki gazeteci Merdan Yanardağ’ın kullandığı sözleri çözüm sürecinde bizzat iktidar kanadında birçok ağızdan duyduğumuzu biliyoruz. Örnekleri de var. Kendi cenahlarında sürece dahil olduklarında, kurdukları sözler nedense sorun teşkil etmezken, muhalefetin, özgür basının, Kürt siyasetinin sözleri direkt olarak kriminalize ve terörize edilmekte.”

‘BU OYUNU BOZMANIN TEK YOLU GERİ ADIM ATMAMAK!’

Bozdağ, yaşananların bu iktidardan özgürlük ve demokrasi beklenemeyeceğinin de açık göstergesi olduğunu vurguladı. Birtakım kişiler üzerinden bazı kesimlere gözdağı verilmek istendiğini belirten Bozdağ, bu oyunu bozmanın tek yolunun geri adım atmamak ve hakikati savunmaya devam etmek olduğunun altını çizdi. Gerçeklerden taviz verilince gerisinin geldiğini anımsatan Bozdağ, şöyle konuştu: “Şunu görmek lazım. Eğer toplumsal muhalefet hukuksuzluğa ve haksızlığa karşı bir arada söz kurmazsa maalesef bu durumun üstesinden gelmek çok daha kolay olmayacak. Hak gasplarını dile getirerek demokrasiyi ve evrensel hukuku savunmak, insan haklarına dair söz kurmak herkesin görevidir. O yüzden güç birliğiyle seçime giden kanadın en azından bugün muhalif medyanın karşılaştığı bu baskıya karşı birlikte söz kurması lazım. Etrafından dolaşmadan tecride tecrit denmeli ve bu eleştirilmeli. Çünkü bugün Merdan Yanardağ şahsında gelişen bu olay, iktidarın hakikate, tecride, şiddete, cezaevlerine, Kürt sorununa yaklaşım konusunda belirleyici olmak istediğini gösteriyor. Ya benim güdeceğim politikalarla hareket edeceksiniz ya da sizi cezalandırırım mesajı veriyor. Toplumun da kamuoyunun da bunu görmesi ve buna karşı direnç oluşturması lazım. Toplumda demokrasinin, özgürlüğün, eşitliğin gelişmesinin ancak birlikte mücadeleyle mümkün olacağını görmek lazım.”