İmralı tecridini kırmak için mücadeleyi büyütelim!

Marmara Bölgesi’ndeki cezaevlerindeki hak ihlallerini raporlaştıran ÖHD, cezaevlerindeki işkenceci tablonun İmralı tecridi ile bağlantılı olduğunu belirtti.

Marmara Bölgesi’ndeki cezaevlerindeki hak ihlallerini raporlaştıran ÖHD, cezaevlerindeki işkenceci tablonun İmralı tecridi ile bağlantılı olduğunu belirtti.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesi’nde bulunan cezaevlerinde 2023 yılının ilk 6 ayında yaşanan hak ihlallerini içeren raporu basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaştı. Dernek binasında yapılan açıklamaya ÖHD’li avukatlar ve Marmara Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MA TUHAYDER) eşbaşkanları katıldı. Açıklamayı derneğin Hapishane Komisyonu üyelerinden Zelal Aydoğan yaptı.

İMRALI TECRİDİ

Aydoğan, iktidarın son yıllarda toplumun tüm muhaliflerine yönelik baskılarını arttırdığını kaydederek, tüm bu gelişmelerin temel nedeninin İmralı’da uygulanan mutlak tecrit olduğunu ifade etti.

 Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 7 Ağustos 2019’dan bu yana avukatlarıyla dahi görüştürülmediğini ve 29 aydır hiçbir şekilde kendisinden haber alınamadığını belirten Aydoğan “Söz konusu ‘mutlak’ tecrit uygulaması benzer şekilde tüm hapishanelere yansıyor” dedi.

Marmara Bölgesi’nde yer alan hapishanelerde yapılan ziyaretlerde tutsaklara yönelik çok yoğun tecrit uygulamaları olduğunu aktaran Aydoğan, yaşanan tecrit uygulamalarına karşı “Devletler, taraf oldukları sözleşmelerde yer verilen işkence yasağını da göz önünde bulundurarak hapishanelerde işkencenin önlenmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Bu husus, devletlerin işkence ve diğer insan hakları ihlallerinin önlenmesine dair aktif yükümlülüklerinin bir gereğidir” diye belirtti.

 KÜRTÇE DÜŞMANLIĞI

Tutsakların ortak faaliyet alanlarının ve dış dünya ile irtibata geçebilecek yayınların ortadan kaldırılarak yalnızlaştırmaya maruz bırakıldığını ifade eden Aydoğan, cezaevi idarelerinin tutsaklara karşı bu uygulamalarıyla adeta insanlık dışı muamele gösterdiğini belirtti. Cezaevlerinde Kürtçeye yönelik ayrımcı politikaların hukuk dışı olduğunu da aktaran Aydoğan, “Oysa hem ulusal hukukta hem de uluslararası hukukta dile yönelik ayrımcılık kesin olarak yasaklanmış, dolayısıyla bu engellemeler Ayrımcılık Yasağı’nın da ihlali niteliğinde olup, bu ihlallere derhal son verilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.

HASTA TUTSAKLAR

Hasta tutsakların durumuna da değinen Aydoğan, “Hapishanelerde yüzlercesi ağır binlerce hasta mahpus bulunmaktadır. Devlet, mahpusların beslenme, bakım, sağlık hizmeti gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Mahpuslar yasal durumları nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulmaksızın ülkedeki sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanına sahip olmalı ve genel sağlık sisteminde mevcut olan tüm tıbbi, cerrahi ve psikiyatrik olanaklara ulaşma ve yararlanma olanağından da eşit şekilde yararlanmalıdır” şeklinde konuştu.
Tutsakların infazlarının yakılarak tahliyelerinin önüne geçildiği ve koşullu salıverilme haklarından yararlanamadıklarını ifade eden Aydoğan, “Tamamen keyfiyete ve kurullarda yer alan kişilerin subjektif değerlendirmelerine dayalı bu kararlarla mahpusların kişi güvenliği ve özgürlük hakkı başta olmak üzere birçok temel hak ve özgürlükleri ihlal edilmektedir” ifadelerini kullandı.

 'TECRİDİ KIRMAK İÇİN MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM'

MA TUHAYDER Eşbaşkanı Eroğlu da cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin derneklerine çok fazla başvuru olduğunu hatırlattı. Eroğlu, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin İmralı’da ağır tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritle yakından bağlantısı olduğunun altını çizerek, tüm siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine tecridin kalkması için mücadele çağrısında bulundu