DAİŞ'li Güler: Pirsûs Katliamı'nı devlet yaptı

Pirsûs Katliamı Davasında tanık olarak dinlenen DAİŞ'li Kasım Güler, "Pîrsus Katliamını kim yaptı” şeklinde sorulan soruya “Kimileri devlet yaptı, dedi. Ben böyle duydum” dedi.

Riha’nin Pirsûs (Suruç) ilçesi Amara Kültür Merkezi'nde 20 Temmuz 2015 tarihinde Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğündeki gençlere yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 kişinin katledilmesine ilişkin firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden devam eden davanın 4'üncü duruşması, Urfa'daki 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya Suruç Aileleri İnisiyatifi üyeleri, katliamda yaralı olarak kurtulanlar, Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatlar, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Riha milletvekilleri Ferit Şenyaşar ile Dilan Kunt Ayan, Riha Baro Başkanı Abdullah Öncel, SGDF, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) Riha İl Örgütü temsilcileri, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri ve çok sayıda kişi katıldı.
Duruşmada 10 Ekim Ankara Gar Katliamının tutuklu sanığı Kasım Güler, DAİŞ'in medya işlerini yaptığı söylenen Ömer Yetek, İçişleri Bakanlığı tarafından Sultan Ahmet ve Pirsûs Katliamı saldırılarının patlayıcılarını temin ettiği belirtilen DAİŞ'li Azzo Halaf Süleyman El Aggal, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile tanık olarak dinlendi.

Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada konuşan Kasım Güler, İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi ile tanıştığını söyledi. 2010 yılında İlhami Balı ile Adana Cezaevinde tanıştığını söyleyen Güler, “1 ay beraber kaldık. O zaman İlhami’nin DAİŞ ile bağı yoktu. İslami sohbetler yaptık. Suruç katliamı ile ilgili bir bilgim, duyumum yok” dedi.

'DEVLETİN YAPTIĞINI SÖYLEDİLER'

Güler’e daha sonra Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatlar soru yöneltti. DAİŞ’e hangi tarihte katıldığını hatırlamadığını ileri süren Güler, Suriye’ye askerlerin gözetiminde geçtiğini belirterek, “Suriye'ye askerlerin yanından bazen geçerdik, bazen yakalanırdık, askerler bir şey demiyordu. Ben onlarca kez geçtim, bu bir devlet politikasıydı. Normal gidip geliyorduk” dedi. Güler, "Pîrsus Katliamını kim yaptı?” şeklinde sorulan soruya  “Kimileri devlet yaptı dedi. Ben böyle duydum” dedi.

Güler, avukatların detaylı soru sorması üzerine, tanık olduğunu, soruların “özel bilgiler” içerdiğini ileri sürerek cevaplamayacağını söyledi. Güler daha sonra sorulan sorulara “Bilmiyorum, tanımıyorum” şeklinde kısa cevaplar verdi.

'İSTİHBARAT İLE GÖRÜŞTÜM’

Daha sonra tanık olarak dinlenen Azzo Süleyman El Aggal ise ifadesinin başında Türkiye’ye hiç giriş çıkış yapmadığını iddia etti. Ancak Aggal, avukatların yönelttiği sorular karşısında 2012 yılında yaralandığını ve Türkiye’ye ait bir ambulans ile Riha’nın Kaniya Xezalan (Akçakale) ilçesine devlet hastanesinde tedavi olmak için iki gün Türkiye’ye geldiğini söyledi. Bunun üzerine avukatlar Aggal’ın neden çelişkili ifade verdiğini sordu, ancak Aggal daha önce verdiği cevabı tekrarladı. Avukatlar ifade veren kişinin Süleyman El Aggal olmadığından şüphelenmesi üzerine, Aggal,  daha önce emniyette verdiği ifadelerin hepsinin işkence altında alındığını, kendisinin hazırlanan ifadeyi sadece imzaladığını ileri sürdü. Cezaevinde olmasına rağmen istihbarat görevlileri ile görüştüğünü söyleyen Aggal, görüşmenin içeriğine dair ise bir bilgi paylaşmadı.

 YEMİN ETMEKTEN KAÇINDI

Tanık olarak dinlenen Ömer Yetek ise hakimin vicdan ve namus adına yemin etmesini talep etmesi üzerine “Ben sadece Allah adına yemin ederim. Ben bu yemini etmiyorum” dedi. Hakim Yetek’in yemin etmemesi üzerinde tanık olarak dinlenemeyeceğini belirti. Daha sonra avukatlar kutsal değerler adına yemin etmesi kanunen yeterli demesi üzerine Yetek’e yemin ettirilerek tanıklığı alındı. Katliam tarihinde Suriye’de olduğunu söyleyen Yetek, “Türkiye'de PKK ile aramda bir sorun vardı, onun için 2015'te Suriye'ye gitmiştim. Tebqa'da yaşadım. Ailem ile birlikte gittim. Akçakale üzerinden gittim. Kaçak yollardan gittim. Gönderen Türkiye dendi. Gittiğim yerde ÖSO vardı daha sonra IŞİD geldi. Yaklaşık 3 yıl kaldım. 2018 yılında sınıra gelerek askerlere teslim oldum. Ben kaçmak istedim, IŞİD beni cezaevine attı. Onları hep eleştirdim, yanlışlarını söyledim. Bunun için beni sevmiyorlardı. Kaçmaya çalışanları hapse attılar. Bana para vermediler. Benim param vardı” diye konuştu. 

Avukatların Suriye’de ne iş yaptığını ve ne kadar para kazandığını sorması üzerine Yetek, “Ben sanık değilim, bana niye bu kadar soru soruluyor. Bunlar benim özelim” diyerek cevap verdi. Emniyet ifadesini işkence altında verdiğini ileri süren Yetek’e kutsal değerler üzerine yemin ettiği hatırlatılması üzerine “Beni kutsal değerlerim ile zorlamayın” dedi. Bunun üzerine Yetek’in avukatı, yasak olmasına rağmen müvekkiline bir takım ifadelerde bulunarak müdahale etti. Mahkeme başkanı ve Suruç ailelerinin avukatları uyarıda bulundu. Yetek, daha sonra sorulan sorulara “hatırlamıyorum, bilgim yok, hayır” şeklinde kısa cevaplar verdi. Hakim Yetek’e aleyhinde olan sorulara cevap vermemesi hakkı olduğunu söylemesi avukatların tepkisine eden oldu.

BABASI KATLEDİLEN KAYA: NEDEN GÖREVLERİNİ YAPMADILAR?

Tanıklardan sonra katliamda babası İsmet Şeker'i kaybeden Dilek Kaya söz aldı. Katliamın üzerinden 8 yıl geçtiğini belirten Kaya, “8 yıldır ilk defa bir tanık gördük. Her duruşma İstanbul'dan binlerce kilometre geliyoruz. Bir imam var, katliam videosu çekiyor ve çantasından IŞİD bayrağı çıkıyor ama yargılanmıyor. Bu nasıl adalet! Babamı öldürdüler. Bombacının resmi var ama emniyet yakalamamış, yetkili kimse yargılanmıyor. Adalet nerede? Babamın yanık vücudunu ben kefenledim. Suruç Aileleri, yaralıları her gün aynı acıyı yaşıyoruz. İki karakolun ortasında katledildiler. Ben babamı gönderdim çünkü izin verilmişti. Yasal yollardan gideceklerdi. Madem istihbarat vardı, neden görevlerini yapmadılar? Görevini yapmayanlar neden burada değil. Babam 53 yaşında, Ezgi 17 yaşında öldürüldü. Sadece adalet arıyorum”  diye konuştu.

 'SANIKLAR YERİNE ÇOCUKLARIMIZ TUTUKLANDI'

Katliamda oğlu Çağdaş Aydın'ı kaybeden ve katliamda yaralanan Fethi Aydın da katliamın üzerinden 8 yıl geçtiğini belirterek, “8 yıldır bir arpa boyu yol almadık. Ambulans engellendi, üzerimize gaz sıkıldı. Ömer Aslan diye biri video, foto çekiyor halk yakalıyor. Polis onun sakalını kesip bırakıyor. Kim bu kişinin sakalını kesip bıraktı, katliama göz yumanlar nerede? Her şeyi Yakup Şahin yaptı. Bu Rambo’mu. Siz bu kadar şeyi yapan Rambo’yu nasıl içeride tutuyorsunuz? Çıkıp kaçar bu kadar şeyi tek başına yaptıysa. Sanıklar tutuklanmadı ama avukatlarımız, çocuklarımız adalet istediği için tutuklandı" dedi.

Katliamda annesi Bahar Nazegül Boyraz'ı kaybeden Yasemin Boyraz, “Ömer Aslan daha önce tanık olarak dinlendi, sanık olarak dinlenmesini istiyoruz. Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesini istiyoruz" diye belirtti.

 'YARALILARIMIZ POLİS MÜDAHALESİNDEN SONRA ÖLDÜ'

Suruç Aileleri İnisiyatifi'nden Yalçın Demir ise "Patlama sonrası polis bize müdahale etti ve o müdahalede 10 yaralımızı şehit verdik. Emniyet müdürü Muğla Milas’a tayin edilerek ödüllendirildi. Abdullah Ömer Aslan benzin istasyonu arıyordum ve 'Suruç'a ara yollardan geldim' diyor. Acaba canlı bombayı bu ara yollardan kendisi mi getirdi. Aslan'ın dinlenmesini talep ediyoruz. İlhami Bali ile Deniz Büyükçelebi kırmızı bülten ile aranıyor, devlet yerlerini biliyor. Ahmet Davutoğlu kendisini ihbar ediyor ama dinlenmiyor. Neden dinlenmiyor, bu kişi ifade vermeli. Dinlenmeden içimiz rahatlamaz. 8'inci yıl dönümü yaklaşıyor ve biz yine yoldaşlarımızı anacağız. Mezarlıkları ziyaret edeceğiz, biz suçlu değiliz bize kimse müdahale etmesin” diye konuştu.

Avukatlar Sevda Çelik Özbingöl, Serdil İzol, Eylem Sarıoğlu, Erkan Sabri Ünüvar ve Ayşe Şehriban Demirel de savunma yaptı.

DURUŞMA ERTELENDİ

Yapılan savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, avukat ve ailelerin taleplerini reddederek duruşmayı 5 Aralık’a erteledi. Aileler taleplerin reddedilmesine mahkeme salonunda tepki gösterdi.

Duruşma sonrası adliye binası önünde basın açıklaması yapıldı. Aileler adına konuşan, katliamda oğlu Çağdaş Aydın'ı kaybeden ve yaralanan Fethi Aydın, "Adalet mücadelemiz sürecek" mesajını verdi.