DEM Parti: İktidar halkın bütçesini savaş ve lüks için harcıyor

DEM Parti Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Meşru görmediğimiz için HSK üye seçimine katılmıyoruz" dedi. Ekonomik çöküşe dikkat çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Bütçe tank, top, İHA, SİHA, lüks ve şatafat için harcanıyor" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, gündemdeki gelişmelere dair basın toplantısı düzenledi.

Gülistan Kılıç Koçyiğit, konuşmasına Kuzey Kurdistan’da yapılan ön seçimlere değinerek başladı. Gülistan Kılıç Koçyiğit, ön seçimin doğrudan demokrasi için iyi bir örnek teşkil ettiğini ve bu nedenle kendileri için özel bir deneyim olduğunu ifade ederek, "Halk ciddiye aldı hem de kendi iradesinin sandığa yansıması için büyük ve dikkat gösterdi. Hem adaylarımız hem delegelerimiz sadece partililerimizden değil, toplumsal muhalefetin birçok temsilcilerinden de oluşmaktaydı. Bazı kurumlar binlerce delege ile temsil edildi. Beyaz tülbentli annelerimiz, gençler, kadınlar, emekçiler, STK temsilcileri ve o kentte yaşayan tüm kesimlerin bu ön seçimlerde söz sahibi yapmaya çalıştık. Tüm aday adaylarımıza propaganda imkanı tanıdık, hem çalışma yürütmelerine hem de kendilerini tanıtmaya olanak sağladık. Böylece yoldaşça bir yarış olmasını sağladık” dedi.

EŞİT TEMSİLİYET

Ön seçimle eşit temsiliyeti daha da artırdıklarını kaydeden Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Eşbaşkanlığın kurumsallaşması için de bir adım daha ileri atmış olduk. Sadece belediye eşbaşkanlarını değil, aynı zamanda belediye meclis üyelerini, il genel meclis üyelerinin de ön seçimle belirleneceği bir modeli oluşturduk. Örneğin Batman’da 3 bine yakın delege hem birinci hem de ikinci turda oy kullandı. Tüm seçimler aday adaylarının onayladığı çerçevede yürütüldü. Ve orada bulunan herkese açık bir şekilde. Yoldaşça bir yarış sonucu belediye eş başkan adaylarımız 2 bine yakın oy ile seçildi. Bu ön seçimler, aslında Türkiye’deki tüm siyasi partilere örnek olabilecek birçok yeniliği içeriyor. Doğrudan demokrasinin en önemlilerinden olan ön seçim sayesine yerel yönetimlerdeki iddiamızı daha da ileriye taşıdığımızı ve yerel yönetimleri sahiplenme noktasında halkımızın çok daha kararlı bir tutum” diye konuştu.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ VE YAĞMA

Ekonomik çöküşe dikkat çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, AKP imzası ile Plan ve Bütçe Komisyonu’na yeni bir torba kanun geleceğini ve bu torba ile sermaye, patron ve yandaşlara işsizlik fonundan kaynak aktarılacağına işaret etti. Fonun işçilere ait olduğunu ancak bu şekilde AKP tarafından yağmalandığını belirten Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Yani patronun işçiye verdiği asgari ücret desteğini, yine işçinin fonundan alınterinden, işsiz kaldığında asgari geçiminden çaldıklarını ifade etmemiz gerekiyor. Bu işsizlik sigortası fonunun yağmalanması ilk değil. Onlarca düzenleme geçirdiler ve bu fondan patronlara sermayeye dünya kadar teşvik, kaynak aktardılar. İşçiler dışında işsizlik fonunu herkese kullandıran bu akıldan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Sermaye sahiplerinin karlarının yüzde 400-500’e çıktığını, işçi ve emekçilerin ise gün geçtikçe yoksullaştığına dikkat çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, yoksullaşmaya karşı başta Meclis olmak üzere her alanda mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Gülistan Kılıç Koçyiğit, ayrıca bu mücadelenin birlikte verilmesi gerektiğini belirterek, “Bu ne işçiler için ne işsizler için bir kader değildir. Bunu değiştirmenin imkanları bütün işçi sınıfının elindedir. Bunu hep beraber yeniden yaratmamız gerekiyor” dedi.

SAVAŞ BÜTÇESİ

Artan vergi oranları nedeniyle milyonların ezildiğini ve inim inim inlediğini dile getiren Gülistan Kılıç Koçyiğit, bütçe açığının milli gelire oranına işaret etti. Gülistan Kılıç Koçyiğit, 2023 yılı bütçe açığının 2022 yılına göre yüzde 864 artığını paylaştı. Bu rakamı, “korkunç” olarak nitelendiren Gülistan Kılıç Koçyiğit, bütçenin kara deliğe dönüştüğü tespitinde bulundu. Bütçe milyonlara harcanmadığını bunun yerine savaşa harcandığını da sözlerine ekleyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Tank, top, İHA, SİHA için harcandığını, lüks ve şatafat için harcandığını çok iyi biliyoruz. Bu bütçe açığının da temel gerekçesi de budur. Yani rant ekonomisi, israf ekonomisi, savaş ekonomisi bu bütçe açığının temel nedenlerini oluşturuyor. Tabii sadece bu hedefte sapma oldu mu? Hayır! Sadece bütçe açığı hedefinde sapma olmadı. Onun dışında da birçok iktisadi göstergede de aslında hedeflerinin tutmadığını görüyoruz. Enflasyon deseniz, gerçeklikten uzak, ihracat hedefleri deseniz maalesef aynı şekilde. Tüm bunların da maliyetini ne AKP ne de onun sermayesi değil, yoksul ve milyonlar ödüyor. Bu anlamıyla Temmuz’da çıkarılan ek bütçeyle artırılan vergi yükü de dahil edildiğinde bütçe hedefine göre vergi gelirindeki gerçek oranına baktığımızda bu oranın da hedefin yüzde 105 üzerinde olduğunu görüyoruz. Bir taraftan sürekli vergileri toplayan bir iktidar-yoksuldan, dar gelirlinin kaynağından vergi kesen bir iktidar var diğer taraftan da savaş ekonomisiyle bütçe açığını büyüten bir iktidar var” diye konuştu.

Emeklilere yapılan zam düzenlemesine tepki gösteren Gülistan Kılıç Koçyiğit, yüzde 5 zam ile en düşük emekli maaşının 10 bin lira olarak güncellendiğini ve bu hal ile zam oranının yüzde 42’ye çıkarıldığını ancak yılık enflasyonun ise yüzde 136 olduğunu belirterek, “Erdoğan, 10 bin TL’lik bir maaşı kalkıp milyonlarca emekliye ‘müjde’ diye duyurabiliyor. Bu 10 bin TL neye tekabül ediyor? Bakın; açlık sınırının bile çok çok altında olan bir sefalet ücretini konuşuyoruz.  ama bunu bir müjde gidip topluma ilan ettiler! Yetmedi bir de 2024 yılının emekliler yılı ilan ettiler. Buradan söyleyelim; biz isim öneriyoruz. 2024 yılı emekliler yılı değil ama emeklilerin açlık ve sefalet yılı olabilir! Emeklilerin canını okuma yılı ya da emeklilerin kırım yılı olarak ifadelendirilirse hiç de yanlış olmaz” diye belirtti.

HSK SEÇİMİ

HSK’ye üye seçme toplantısına katılmama gerekçelerine dair ise Gülistan Kılıç Koçyiğit, şunları söyledi: “Başta 2017’deki değişiklikler olmak üzere HSK’nin oluşumu ile oynanması, Adalet Bakanının bu kurulun başkanı olmasının, bu kurulun bağımsızlığına gölge düşürdüğünü, daha önce ifade ettik, bugün de söylüyoruz. Yürütmenin başındaki bir bakanın HSK başkanı olması asla kabul edilebilir bir durum değildir. Yerel mahkemelerin AYM ve AİHM kararlarına uymaması, mahkemelerini siyasetin sopası haline gelmesi ve en son Can Atalay kararı üzerinden yargıya yapılan darbe, Yargıtay’ın hukuki karar verdikleri için AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmaya cüret edebilmesi; kendisi artık hukukun kırıntısının bile bu ülkede kalmadığının açık ve net göstergesidir.

HSK’nin diğer kurumların etkisiyle hareket ettiğini ispatlayan dünya kadar uygulama var. Kurul kararlarının yargı denetiminin dışında tutulması temel bir problem, kurul kararlarına karşı etkili bir itiraz mekanizmasının oluşturulmaması da yapısal bir sorun olarak önümüzde duruyor. Bu nedenle biz yapılacak HSK üye seçimini meşru görmüyoruz. Orada sözümüzü söylemekle beraber kurul seçimine katılmayacağız.” 

Yargı alanında görev yapan ve uyuşturucu madde ile yakalanan ya da çete örgütleri içinde yer aldığı tespit edilen savcı ve hakimlere ve devam eden Kobanê Davası’na da dikkat çeken Koçyiğit, bu durumları “çürüme” olarak nitelendirdi. Koçyiğit, şunları kaydetti:

“Bu vahim iddialar karşısında HSK’nin harekete geçmesi gerekirken bu iddiaları gündeme getiren Timur Soykan’ın yargı içindeki çürümeyi gündeme aldığı yazısında yayınlanmasının üzerinden 24 saat bile geçmeden erişim engeli kararı verilmişti. Bu seçimler de iktidarın kendisine yakın bir üyeyi HSK’ye göndermesinde başka bir şey değildir. O nedenle yargıdaki diğer bütün mekanizmaların da işlevsizleştiği, çürüdüğü ve ne yazık ki aslında liyakatten yoksun kurullar olduklarını ifade ediyorum.”