DEM Parti'den çağrı: En önemli rol Abdullah Öcalan'da

DEM Parti Ankara İl Örgütü, Kürt sorununun çözümü için "acil diyalog" çağrısı yaparak, çözüm için en önemli rolün Abdullah Öcalan’da olduğunu vurguladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Ankara İl Örgütü, 34 aydır kendisinden haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecride ve tutsakların açlık grevine ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi.

Toplantıya, il örgütü yönetici ve üyeleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üye ve yöneticileri katılırken “Tecrit insanlık suçudur, tecride karşı açlık grevleri 53’üncü gününde” pankartı açıldı. 

Toplantıda konuşan DEM Parti Ankara İl Örgütü Eşbaşkanı Fatin Kanat, "Görüş, kitap ve mektup yasakları, avukatla görüştürmeme, fiziksel baskı ve işkence, sağlığa erişim hakkından mahrum bırakma, iktidar propagandası dışında kalan medyaya erişimi engelleme, tedavi süreçlerini engelleme yaygın uygulamalardır. Mevcut infaz yasalarına göre tanımlanmış en son ceza sınırını da tamamlamış olan tutsaklar ve hastalığının son deminde bulunan ağır hasta tutsaklar keyfi gerekçelerle serbest bırakılmıyor. İmralı Ada Hapishanesi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan başta olmak üzere siyasi tutsakların kaldığı tüm cezaevlerinde ağır bir tecrit politikası uygulanıyor” diye konuştu.

'SAVAŞ TÜM HALKLARI VE EKONOMİYİ DE ETKİLİYOR'

Ağır işkence koşullarına rağmen 104 cezaevinde büyük bir direniş sergilediğini belirten Kanat, “Yeni bir barış sürecinin önünü açacak en önemli rol Sayın Abdullah Öcalan’da olacağından hareketle, İmralı Ada Hapishanesi’nde uygulanan mutlak tecridin derhal sonlandırılması ve Abdullah Öcalan’ın fiziksel özgürlüğünün sağlanması sürdürülen açlık grevinin en önemli talebi olarak dile getiriliyor. Abdullah Öcalan ile İmralı’da tutulan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’ın aileleri ve avukatlarıyla görüşmelerine tam bin günü aşkındır izin verilmiyor” dedi.

Devam eden savaşın Türkiye halklarını ve ekonomiyi de etkilediğini dile getiren Kanat, şöyle konuştu:

“Savaş politikalarında ısrar, birilerinin cebini dolduran yüksek savaş harcamalarına, yaşanan ağır yoksulluğun yanı sıra toplumsal psikolojinin sakatlanmasına, ırkçılık ve nefret söyleminin yaygınlaşmasına yol açmakta.

Son günlerde sıklaşan asker ölümlerini de üzüntü ve ibretle izliyoruz. Ne Türkün ne Kürdün, ne de bu coğrafyada yaşayan herhangi birinin ocağına ateş düşmesin ve bu yıkımdan, bu çıkmazdan bir an önce vazgeçilsin istiyoruz. Geçmişte acı şekilde tecrübe edildiği gibi toplumsal acılarımıza yenilerinin eklenmemesi ve toplumsal kırılmaların oluşmaması için, ölüm haberleri gelmeden açlık grevi eylemi konusunda, mevcut iktidara ve tüm siyasi odaklara, barışçıl yollarla gerekli tedbirlerin alınması, dile getirilen taleplerin değerlendirilerek Kürt sorununa barışçıl ve demokratik çözümün önünü açmak  üzere harekete geçilmesi çağrısında bulunuyoruz.”

İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı da İmralı Adası’nın hukuksuzluğun inşa edildiği bir yer olduğunu ve tecridin sadece hukuksal değil siyasal ve toplumsal bir tecrit olduğunu belirterek, “Bu tecride karşı çıkmak hukukun gereğidir. Sayın Öcalan’ın hiçbirimizin savunusuna ihtiyacı yok ama bizim özgür bir yarın için, çocuklarımızın barış içinde yaşaması için Öcalan’ın durumuna işaret etmemiz gerekiyor” dedi.