Demirtaş: Abdullah Öcalan milyonlarca kişinin önderi

HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Milyonlarca insan Abdullah Öcalan’ı halk önderi ilan etti. Yargı bunu tartışamaz. Öcalan barış için uğraşıyor, ülkenin geleceğini düşünüyor" dedi.

18’i tutsak 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası'nın duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü'nde Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görüldü. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatların yanı sıra çok sayıda kişi duruşmayı izledi.
Tutsak siyasetçiler Sebahat Tuncel, Günay Kubilay, Ali Ürküt, Nazmi Gür ve Bülent Parmaksız, duruşma salonunda bulundu. Diğer siyasetçiler ise, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Duruşma HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın esasa dair savunmasıyla devam etti.
Hakkındaki fezlekeler ve birleşen iddianamelere değinen Demirtaş, "Abdullah Öcalan’a 'Sayın Kürt Halk Önderi' olarak hitap etmek nasıl suçluyu övmek oluyor; bunu tartışalım. Bir kişinin halk tarafından önder olarak kabul edilip edilmediği siyasi eleştiri ve tartışma konusudur. Ama yargı konusu olamaz. Ben değil, milyonlarca insan Öcalan’ı halk önderi ilan etti” dedi.

'KÜRT OLDUĞUMUZ İÇİN BURADAYIZ'

Demirtaş, şunları da söyledi:

"Biz konuşmalarımızda Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan derken neyi diyoruz; barış girişimlerini sahipleniyoruz. '93 yılından bu yana Öcalan’ın barış girişimleri var. Dışarıda da devletin muhatap olarak kabul ettiği, görüşürken devlet yetkililerinin ‘Sayın Öcalan’ diye hitap ettiği birinden bahsediyoruz. Türkiye’de tuhaf bir linç kültürü oluştu. İngilizce birine 'Sayın' diye hitap etmemek ayıptır. Mr. denir. Ben yurt dışında konuşmalarımda Öcalan derken çevirmen ‘Sayın Öcalan’ diye çeviriyordu. Dilin karakteriyle ilgilidir. Bunun krize dönüşmüş olmasının nedeni Kürt nedenidir. Bu bir siyasi eleştiri olabilir, saygı ile karşılarız. Biz Sayın Öcalan dedik diye, herkes bunu kabul edecek diye de dayatacak değiliz ama savcı bunu suçlama konusu yapamaz.
Kime 'Sayın' diyeceğimize bırakın biz karar verelim. Mliyonlarca kişi ‘onunla görüşün sorunumuzu çözün’ diye defalarca kampanya yürüttü. Savcıların mahkemelerin bunu suç konusu yapması travmatik bir vakadır. Özgüveni olan devlet bunlarla mı uğraşır. ‘Niye sayın dedin? Niye Kürt Halk Önderi dedin?’ Ortada yüzyıllık devasa bir sorun var bunun içeriğini tartışmak yerine ‘niye sayın dedin? Bu ifadeler tümüyle ifade özgürlüğü kapsamındadır.

Şimdi bazıları diyor ya ‘Demirtaş Kürt, Kurdistan' diyor. Ben yıllardır yaptığım konuşmaları burada savunuyorum. Bazıları ilk defa duyuyor olabilir ama biz ilk defa Kürt, Kurdistan demiyoruz ki. Kurdistan dediğim için, Kürt dediğim için burada yargılanıyorum. 46 konuşmamdan yargılanıyorum, 50’ye yakın konuşmamdan yargılanıyorum. Biz Kürt olduğumuz, Kurdistan dediğimiz için yargılanıyoruz.

Çözüm sürecinde iktidar yetkililerinin Öcalan hakkında neler söylediğini burada ifade etmek istemiyorum, çünkü meşruiyetimi onlardan ve oradan almıyorum. Ama iki yüzlülüğün daniskası…Ne övgüler yaptılar Öcalan’a. Ben inandığım için bunları söylüyorum. Kendisi (Öcalan) ile İmralı’da görüşürken kendisine başkan dedim. Öcalan barış için uğraşıyor, buna tanık oldum. Bu ülkedeki pek çok milliyetçiden, ırkçıdan daha fazla bu ülkenin geleceğini düşünüyor.

'MAZLUM DOĞAN DİRENİŞİN EFSANEVİ İSMİDİR'

Mazlum Doğan ile ifade kurmuşum. Newroz Mazlum Doğan’la anılır; çünkü Esat Oktay işkencelerini Newroz’da protesto etmiştir. Mazlum Doğan efsaneleşmiştir, çağdaş Kawa olarak nitelendirilir. İşkenceye direnen '80’lerin efsane ismidir Mazlum Doğan. Mazlum Doğan’ın işkenceye karşı direnmenin saygıdeğer olduğunu söylemem suç ise, bunun tersini savunmak işkenceyi savunmaktır. Esat Oktay’ı savunmaktır. Savcı niye Mazlum Doğan’ı savunmamdan rahatsız olmuş? Savcı tam olarak neyi savunuyor? Türkiye Cumhuriyeti işkence de yapar mı demek istiyor? Kusura bakmayın, o dönem binlerce insan işkence yapıldı. PKK’yi silaha yönelten de o işkenceler oldu. İnsanları dağa çıkaran biz değil, o işkencelerdir.

Hakikat nasıl anlaşılacak? Kimse anlatmıyor, Kürtler kendi derdini kendisi anlatıyor. Biz anlatıyoruz, bizimle hareket eden sosyalistler anlatıyor. Bizim dışımızdaki sosyalistler ve komünistler bile anlatmıyor. Biz anlatamıyoruz, diğerleri anlatmıyor, hakikat nasıl anlaşılacak? Hakikat anlaşılmadan silah ve şiddet sorunu nasıl aşılacak? Bu tartışmaların yeri mahkeme salonları değildir.
PKK’yi dağa çıkaran devletin bu politikalarıdır. Bundan geri dönmesi gereken de devlettir, bu politikalarından geri adım atmasıdır.
'Başkan Apo’ya selam olsun' sözlerim suçlama konusu yapıldı. Savcı bilmiyor olabilir ama ben Başkan Apo ile yüz yüze görüşüp, selamları doğrudan iletiyordum zaten."