Depremde kaybolanlara dair çalışma yok

Hatay Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Ecevit Alkan, bir yıl geçmesine rağmen depremde kaybolan insanların bulunmasına dair hiçbir faaliyetin yürütülmediğini söyledi.

Ulaşılan ve kimliği tespit edilemeyen cenazelerin enkaz kaldırma çalışmaları esnasında bulunduğunu belirten Hatay Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Ecevit Alkan,  “Bireysel kayıp başvuruları ile yürütülecek bir süreç değil bu. Kayıp yakınlarının bir çatı altında toplanması ve organize bir şekilde hareket etmesi gerekiyor" dedi.

Hatay Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Ecevit Alkan, depremdeki kayıpların hukuki statüsüne ve olası değişikliklerin hangi koşullar dahilinde olabileceğine dair ANF'ye konuştu.

Nüfustan düşürme işleminin kayıp kişiden haber alınamayan bir yılın sonunda kendiliğinden olacağına dair söylentinin, kayıp ailelerini tedirgin ettiğini ancak hukuki olarak böyle bir durumun olmadığını belirten Alkan, "Nüfustan düşürme işlemi için ailenin başvurusu bile tek başına yeterli değil. Mahkemenin gerekli araştırma ve incelemeyi yapması gerekiyor. Karar tüm bu sürecin sonunda nüfus müdürlüğüne tebliğ ediliyor. Burada asıl mesele gaiplik veya ölüm karinesi kararları ile duracağı zannedilen arama çalışmasının zaten hiç yapılmamış olmaması, bir yıldır kaybolan insanların bulunmasına dair hiçbir faaliyet yürütülmedi. Ulaşılan ve kimliği tespit edilemeyen cenazeler de enkaz kaldırma çalışmaları esnasında bulundu. Asıl sorun budur. Bireysel kayıp başvuruları ile yürütülecek bir süreç değil bu. Kayıp yakınlarının bir çatı altında toplanması ve organize bir şekilde hareket etmesi gerekiyor" dedi.

AİLE BAŞVURMADAN GAİPLİK KARARI ÇIKMAZ

Gaiplik kararının maddi ve manevi sonuçları olduğunu ve bu kararın kayıp yakınlarının başvurusu ve gerekli inceleme olmaksızın çıkartılamayacağını belirten Alkan, sürecin nasıl işlediğine dair şu bilgileri paylaştı: "Gaiplik kararı için birinci şart ailenin mahkemeye başvurması. Mahkeme, direkt başvuruyu kabul etmiyor ve bir araştırma süreci başlıyor. Gazeteye ilan veriliyor, başka bir yerde görülmüş mü diye birçok yere soruluyor, araştırılıyor. Gaiplik, maddi ve manevi sonuçları olan bir durum. Kişinin mal varlığı ve mirası bölüşülebilir hale geliyor. Bu yüzden mutlak surette araştırma gerekiyor. İki tür gaip olma durumu var;

* Birinde kişi bir sabah evden çıkıyor ve bir daha izine rastlanmıyor. Böyle durumlarda gaiplik ilanı için 5 yıl boyunca kişiye dair hiçbir ize rastlanmaması gerekiyor.

* Diğeri ise deprem, yangın, sel gibi felaketlerle gemi ve uçak kazası gibi yüksek ölüm riski taşıyan koşullarda bulunan kişiden bir daha haber alınamaması. Bu durumlarda bir yıl boyunca haber alınamaması yeterli oluyor. Sürecin sonunda mahkeme nüfus müdürlüğüne yazı yazıp 'Bu kişi gaiptir' diye bildirimde bulunuyor."

GAİPLİK VE ÖLÜM KARİNESİ FARKI

Ölüm karinesinin gaiplikten farklı bir karar olduğunu ve bu iki durumun birbiriyle karıştırıldığını dile getiren Alkan, gaiplik ve ölüm karinesinin miras hukuku açısından da farklılıklar taşıdığına işaret etti. Alkan, şunları söyledi: “Gaiplik, kişiden belirli bir süredir haber alınamaması ve ölüm riski altında olmak suretiyle ortadan kaybolmasıdır. Yine de bir gün çıkıp gelme ihtimali taşır. Ölüm karinesinde ise kişinin öldüğüne kesin gözüyle bakılır. Ölüm karinesinde mahkemeden karar almaya gerek yoktur, o yerin en büyük mülki amirinin emriyle nüfus kütüğüne doğrudan ölüm kaydı düşülür. Gaiplik ve ölüm karinesi farkı bu. Gaiplik kararı, sulh hukuk mahkemesinden alınan bir karar. Her ikisinde de kişilik hakları sonlansa da mirasçılar açısından farklı sonuçlar doğuyor. Gaip kişinin yakınlarının mirası almak için teminat göstermesi gerekirken ölüm karinesinde miras doğrudan yakınlarına geçiyor. Yine evlilik açısından da bu böyle. Gaiplikte nikahın sonlandığına dair dava açmak gerekiyor, ancak ölüm karinesinde nikah kendiliğinden düşmüş sayılıyor."

ESAS SORUN BİR ÇALIŞMANIN OLMAMASI

Şehirde kayıplara dair asıl sorunun, bir yıldır bu kişilere dair doğrudan bir arama çalışması yürütülmemesi olduğuna ve bulunan cenazelerin enkaz kaldırma çalışmaları esnasında ortaya çıktığına dikkat çeken Ecevit Alkan, şunları ifade etti: "İnsanlar bir yılın sonunda kayıp kişinin nüfustan düşürüleceğine ve bulunmalarına dair herhangi bir çalışma olmayacağına dair kaygı yaşıyor. Böyle bir çalışma şimdiye kadar zaten yapılmadı. Bulunan cenazelere enkaz kaldırma çalışmaları sırasında ulaşılmış. Baro’nun kayıplara dair bir istatistik tutma şansı yok, çünkü tüm başvurular Baro üzerinden yapılmıyor. Başvurucular avukatları ile bu süreci yürütüyorlar. Baro bir müdahil değil. Hatay Valiliğinin açıklamasına göre cenazesi bulunamayan kişi sayısı 211. Geçen hafta Hatay Cumhuriyet Başsavcısı kimliği belirlenemeyen 193 cenazenin olduğu bilgisini paylaştı ve kayıp yakınlarını DNA örneği vermeye çağırdı.

KAYIP YAKINLARI ORTAK HAREKET ETMELİ

Kayıplara dair temel sorunun organize olamama. Kişisel çabalar yeterli değil. Yakınları kaybolanların bir çatı altında toplanıp ortak hareket edebilmesi gerekiyor. Bu sayede elimizde somut veriler olabilir. Eğer bu yapılırsa gerçek kayıp sayısına ulaşabiliriz. En önemlisi de kayıpları bulabiliriz. Kimin nerede kaybolduğu az çok belli. Bu konuya dair bir fon veya bütçe ayrılıp daha derli toplu bir arama çalışması yapılmalı. Sırf bu iş için eğitilmiş ekipler, cenaze arayan köpekler var. Sosyal medya etkili bir duyurma ve gündem oluşturma aracı olabilir, ancak sosyal medya üzerinden hak arayabilmek, sonuç alabilmek ve yaptırım gücü olabilmek mümkün değil. Gündeme getirmek çok önemli ama bunun bir hukuki ayağının olması gerekiyor."