Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi ve Amed Barosu Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde 7 Ağustos yaşanan fiziki saldırı ve ölümcül nitelikli yaralamaya ilişkin rapor hazırladı. 9 Ağustos'ta ÖHD ve Baro Avukatlarının cezaevini ziyaret ettiği, 5 tutuklu/hükümlü ile görüştüğü bilgisi raporda yer aldı.
Raporun amaç kısmında kamuoyuna yansıyan haber içerikleri üzerinden şiddet vakasına dair gerekli tespitlerin yapılması, raporlaştırılması, oluşan raporlar neticesinde gerekli hukuki desteğin sağlanmasının amaçlandığı belirtildi.
Raporda, "Tutuklu/hükümlülerin 6 Ağustos 2023 tarihinden öncesinde E blok sağ koridorunda arama yapıldığı ancak fail olduğu belirtilen şahısların odasında arama yapılmadığı belirtilmiştir. Fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlü tarafından bir hafta öncesinde odalara seslenip hangi suç tipinden kimin yer aldığını öğrenmeye çalıştığı ifade edilmiştir" tespiti yer aldı.
OLAY
7 Ağustos tarihli yaşanan olay ise raporda şöyle yer aldı:
"Fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlü 6 Ağustos 2023 tarihinde gece saatlerinde kalp rahatsızlığı yaşaması üzerine, hastaneye sevk işlemi gerçekleştirildiği, tedaviden sonra cezaevine getirildiği, 7 Ağustos 2023, gece saat 03:00 sıralarında cezaevi odasına yerleştirilmek üzere getirilirken kendisine eşlik eden infaz koruma memurunu etkisiz hale getirildiği ve bulunduğu odaya kilitleyip üzerindeki tişörtü yırtacak şekilde zor kullanarak personelin üzerindeki kapıları açmaya yarayan demir kolu aldığı ve diğer odalara yöneldiğinin görüldüğü belirtilmiştir.
*Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda, E-Sağ Koridorda E-16-17-18-19-20-21-22-23 odalar bulunmaktadır.
*Fail olduğu belirtilen iki tutuklu/hükümlünün odanın kapısını açtığı ve E-sağ koridorda ilerlediği ve bağırarak 'ben derin devletim, yukardan izin aldım ben' dediği, bu esnada koridor kapılarının ve oda kapılarının kilitli olmamasından kaynaklı olarak demir kol ile rahatlıkla açılması sebebiyle diğer tutuklu/hükümlülerin oda kapılarının rahatlıkla açıldığı belirtilmiştir.
*Odaların sırası ile açılıp tutuklu/hükümlülere hakaret, tehdit ve fiziki saldırıda bulunulduğu, kapıları açmaya yarayan demir kol ve kesici aletlerle mağdur tutuklu/hükümlülere saldırdığı aktarılmıştır" denildi.
Ziyareti gerçekleştiren heyet üyelerinin, saldırıya uğradığı belirtilen H.A, M.Y., Ş.Y , M.Ö ve soy ismi öğrenilemeyen C. isimli tutuklu/hükümlünün bilgilerinin alındığı, gerek mağdur gerekse tanık tutuklu/hükümlülerle görüşme yapıldığı belirtildi.
REHİN ALINMA
Raporun devamında şu ifadelere yer verildi: "Mağdur tutuklu/hükümlü H.A' nın kilitli olmayan odasının kapısını demir kol ile açan fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlüler (iki kişi) H.A yı rehin aldıktan sonra 'yavaş yavaş yapacağız', 'en az yedi saat boyunca burada kalacağız ve Haber Türk'ü aç, bu olay haberlere çıkana kadar buradayız' dediği ve mağdur tutuklu/hükümlünün darp edilip yaralandığı tarafımıza aktarılmıştır.
Mağdur tutuklu/hükümlü Ş.Y 'nin odasına girildiği, kasık bölgesinden yaralanacak şekilde fiziki şiddette bulunulduğunu belirtilmiştir.
DEMİR KOL İLE KAFAYA DARP
Ş.Y. rehin aldıktan sonra, mağdur M.Y'nin kilitli olmayan kapısının fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlülerce demir kol ile açıldığı ifade edilmiştir. Fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlülerce, Mağdur tutuklu/hükümlü M.Y 'ye “çık dışarı” diye bağırdıktan sonra odanın iç kısmına girildiği, demir kol ile mağdurun kafasının hedef alındığı, mağdur tarafından elleriyle kafasını korumaya çalıştığı sırada saldırının devam ettiği, mağdurun sağ eli, kesici aletle sol karın üst bölgesinden derin bir şekilde yaraladığı, sol kol ve belinin sağ kısmının kemer hizasının kesici ve delici aletle yaralandığı tarafımıza aktarılmıştır.
Mağdur M.Ö 'nün kilitli olmayan kapısı demir kol ile açılmış, rehin alındığı ve M.Ö'nün baş bölgesinden yaralandığı tarafımıza ifade edilmiştir.
1 SAAT SÜRMESİNE RAĞMEN MÜDAHALE EDİLMEDİ
Mağdurlarla ziyarette yer alan heyet üyelerimizce yapılan görüşmede, saat gece 3.00'te başlayan saldırının bir saate yakın sürdüğü, bu zaman dilimi içerisinde personellerin ve askerlerin olayı önlemeye yönelik hiçbir müdahalede bulunmadığı tarafımıza belirtilmiştir.
'BEN ÖLDÜR DEMEDEN ÖLDÜRME' SESLERİ
Heyet üyelerince E blok Sağ Koridorda bulunan görgü tanığı olan tutuklu/hükümlülerle görüşme yapılmıştır. Görüşme sırasında, tutuklu/hükümlülerce fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlülerin ‘Ben Öldür Demeden Öldürme’, ‘Kan Kaybediyor, ölür şimdi’, ‘O devlet görünen devlet. Ben derin devleti temsil ediyorum’, ‘İnsanlar devlete ihanet ederler, sadece hapis cezası mı olur bunun cezası?’, ‘Sen Ömer Halisdemir'e kaç kurşun sıktın?’, Emniyetten sorumlu baş memurun sesi olduğunu düşündüğüm ses saldıran tutuklu/hükümlülere ' Size namusum ve şerefim üzerine yemin ediyorum teminat veriyorum, size herhangi bir şey olmayacak' , ‘Biz devlete isyan etmiyoruz. Biz Ömer Halisdemir'in intikamını almak için buradayız.’, ‘Kahrolsun PKK, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti devleti’ şeklinde sözlerin sarf edildiği ifade edilmiştir.
Heyet üyelerince mağdur tutuklu/hükümlü H.A, Ş.Y , M..Ö isimli tutuklu/hükümlülerle görüşmek istenmesine karşın, hastanede tedavilerine devam edilmesinden kaynaklı görüşme yapılamamıştır."
'CEZAEVİNDE KORUCU TEDBİR ALINMASI ZORUNLUDUR'
Cezaevlerinde güvenlik ve düzen sağlamanın esas olduğu belirtilen raporda, "İnsan hakları açısından, güvenlik ve emniyet, devletin özgürlüğünden mahrum edilmiş kişilerin korunması sorumluluğunun ayrılmaz bir parçasını teşkil etmektedir. Hapishane içinde önemli bir güvenlik konusu, tutuklu/hükümlü arasındaki şiddeti önlemek gereğidir. Bunun, tutuklu/hükümlülere karşı gösterilen münferit şiddet eylemlerinden başlayarak en savunmasız tutuklu/hükümlülere karşı gösterilen düzenli şiddete, gayri resmi çete veya liderliklerin uyguladığı şiddet sistemlerine kadar çeşitli boyutları olabilmektedir.
Hükümlü ve tutukluların yaşam hakkı ile beden ve ruh bütünlüğünün korunması, cezaevlerinde öncelikle güvence altına alınması gereken bir husustur. Cezaevlerinde kişilerin yaşam hakkı ile ruh ve beden bütünlüğünün korunması cezaevi idaresinin temel yükümlülüğüdür. Bu kapsamda 5275 sayılı Kanun’un 6. maddesinde belirlenen bu ilke uyarınca ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur" denildi.
'MAKUL AÇIKLAMA ZORUNLULUĞU DEVLETE AİTTİR'
Anayasa ve yasalar ile uluslararası sözleşme ve belgelerde belirlenen esaslar çerçevesinde etkin, ıslah edici ve onarıcı bir infaz sürecinin yaşanması noktasında ana sorumluluğun merkezi cezaevi idaresi ve personellerde olduğunun ifade edildiği raporda, "Kurum içerisinde hükümlünün yaşam hakkı ile beden ve ruh bütünlüğünü tehdit eden fiziksel koşullara karşı veya diğer mahkûmların bu yöndeki tehditlerine ya da cezaevi personelinin bu yöndeki fiili uygulamalarına karşı gerekli tedbirlerin alınması gerekir. Tutuklu ve hükümlüler ceza infaz kurumu yönetiminin sorumluluk ve kontrolüne tabidir. Özgürlüklerinden yoksun olan bu kişilerin şiddet içerir eylemlere maruz kaldıklarını iddia etmeleri durumunda vücutlarında bir yaralanma tespit edilmişse söz konusu yaralanmanın nasıl oluştuğu konusunda makul bir açıklama getirme yükümlülüğü devlete aittir" ifadeleri yer aldı.
ETKİN SORUŞTURMA ÇAĞRISI
Mevzuat hükümlerinin yer aldığı raporun sonuç ve öneriler kısmında ise, şunlara yer verildi:
1- Adlî bir makam tarafından tutuklanan ya da mahkûmiyetleri sonucu özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin tutuldukları cezaevinde şiddet içerir eylemlere maruz bırakılması hususunda gerekli önleyici tedbirlerin alınması,
2- 5275 sayılı yasanın 23. Maddesi kapsamında, gözlem ve sınıflandırmanın, 24. Madde kapsamında gruplandırmanın tutuklu/hükümlülerin tehlikelilik hali gözetilerek yapılması,
3-Fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlüler hakkında, mağdurların maddi ve manevi varlıklarına yönelik şiddet içerir fiziki ve sözlü saldırılarına karşı etkin bir ceza soruşturmasının yürütülmesi, kanuni tanımına uygun suç isnatları üzerinden yargılanmaları sağlanması,
4- Fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlünün hastaneden cezaevine sevki sonrasında odasına yerleştirilmesi sırasında gerekli güvenlik önlemlerinin alınmaması, fail olduğu belirtilen tutuklu/hükümlülerin saldırıları sırasında ivedi bir şekilde gerekli müdahalede bulunulmaması hususunun araştırılarak, güvenlik önlemlerinin alınmaması ve gerekli ivedi müdahalede bulunulmadığının tespiti halinde sorumlular hakkında idari ve adli soruşturmanın yürütülmesi gerekir."