DTK: Demokrasi güçleri tecride karşı tavır almalı

DTK, 28 aydır kendisinden haber alınmayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride tepki göstererek, “Siyasi partiler, sivil örgütler ve demokrasi güçleri tecride karşı tepki göstermeli ve tavır almalıdır” dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde mutlak tecrit altında tutulan ve 27 ayı aşkın bir süredir kendisinden haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a dair açıklama yaptı.

İmralı’da 24 yıldır ağır bir tecrit uygulandığına dikkat çekilen açıklamada, “Asrın Hukuk Bürosu ve insan hakları örgütlerinin başvurularına rağmen 28 aydır Sayın Öcalan ve İmralı’da bulunan diğer 3 tutukludan haber alınamıyor. Türkiye tecrit uygulayarak bir yandan kendi yasalarını, diğer yandan uluslararası hukuku ihlal ediyor. Sayın Öcalan'a yönelik bu özel sistem, Sayın Öcalan'ın toplum üzerindeki etkisinin önemini de göstermektedir” denildi. 

‘İMRALI’NIN KAPILARI ARALANSIN’

Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu üzerindeki etkisi ve Kürt sorununun çözümündeki önemine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Politikasını Kürt düşmanlığı üzerine inşa eden faşist iktidar, çözüm ve barış çabalarını tecrit yoluyla engellemek istiyor, tecridi artırıyor. Faşist iktidarın amacı fiziki tecrit değil, amacı Sayın Öcalan'ın sesinin topluma ulaşmasını engellemektir. Son zamanlarda bu gerçeği dile getiren gazeteciler ve aydınlar soruşturmalarla karşılaşıyor. Bu aynı zamanda tecridin anlamını da öne çıkarıyor ve çözüm ve barışın yolunun açılabilmesi için İmralı kapılarının aralanması gerekiyor.

ULUSLARARASI ÖRGÜTLERE ÇAĞRI

Bugüne kadar Sayın Öcalan'la 416 görüşme talep edildi, ancak bunlar cevapsız kaldı. Görüşme talepleri, akıl ermez disiplin cezaları gerekçe gösterilerek, reddediliyor. Bu suç, Birleşmiş Milletler ve CPT gibi uluslararası insan hakları örgütlerinin gözlerinin önünde işleniyor. Ama bu örgütler ya bunu görmüyor ya da tepki göstermekte zayıf kalıyor. Bu amaçla DTK olarak uluslararası insan hakları kuruluşlarına tecride karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri, net ve kararlı tavır göstermeleri çağrısında bulunuyoruz. Tecridin siyasette, ekonomi ve toplumsal alanda etkileri gözler önündedir ve saldırılara yol açan bu durum Kurdistan'ı, Türkiye'yi ve Ortadoğu'yu kaosa sürüklüyor. Bu nedenle halkımız, siyasi partiler, sivil örgütler ve demokrasi güçleri tecride karşı tepki göstermeli ve tavır almalıdır.”