Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Amed Milletvekili Serhat Eren, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası’na katılmak için gönderdiği dilekçeye sert tepki gösterdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkez’inde düzenlenen basın toplantısında konuşan Eren, dava konusu Kobanê eylemleri öncesi AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Kobanê düştü düşecek” sözünü hatırlatarak, söz konusu sözler sonrası protestoların provoke edildiğini belirtti.
Kobanê Davası'nın iktidar tarafından "intikam davasına" dönüştürüldüğünü belirten Eren, "AKP iktidarı, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, MİT devletin bütün güvenlik birimleri o dönemde yaşanman provokasyonlardan, yaşanan ölümlerden sorumludurlar” diye ekledi.
Eren şunları ifade etti: “Kobanî Kumpas Davası gerçeği tersyüz eden bir davadır, sorumlu olanların, mağdur olanların sorumlu tutulmaya çalışıldığı bir davadır. İşte o dönemin sorumlu kurumlarından biri de Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. IŞİD barbarlarını İslamiyet adına cihatçı olarak değerlendiren Diyanet İşleri Başkanlığı, IŞİD saldırılarına meşruiyet yaratmaya çalışan bir kurumdur. Diyanet İşleri Başkanlığı devam eden Kobanî Kumpas Davası dosyasına mütalaaya karşı yargılanan arkadaşlarımıza ahlak sınırlarını aşan, haddini aşan bir değerlendirme ile arkadaşlarımıza saldırmıştır. Saldırgan bir dil kullanmıştır.
"Bugün 3 Ağustos IŞİD’in Şengal’de gerçekleştirdiği katliamın yıl dönümü. O katliamda dini inancı farklı olduğu gerekçesiyle yüzbinlerce Êzidî katledildi, yüzbinlercesi yerinden yurdundan göçertildi ve binlerce Êzidî kadın köle pazarlarında satıldı. Hem de 21’inci yüzyılda ve insanlığın gözü önünde bu insanlık suçu işlendi. Tam da bugün Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı 'fetva'ya benzer fetvalarla yapıldı bu katliam.
Diyanet, Kobanî Davası'na gönderdiği dilekçe ile adeta savcılık rolüne soyunmuş, bu haksız, hukuksuz davayı haklı gösterme çabasına çalışmıştır. Diyanetin bu yaklaşımı ve gönderdiği dilekçe IŞİD’in Kobanî ve Şengalî işgal ederken yayınladığı katliam fetvalarının bir benzeri ve devamı niteliğindedir. IŞİD’in Kürtler için yayınladığı ‘katli vaciptir’ fetvasının benzerini Diyanet dava dosyasına gönderdiği dilekçe ile vermiştir.
(…) Diyanetin gönderdiği bu skandal dilekçedeki fetvayı sizlerle paylaşacağız ancak, bu dil ve üslup IŞİD barbarlarının diline çok benziyor değil mi? Dilekçesinde tam da bunu ortaya koymuş. Partimiz, rehin arkadaşlarımız ve avukatlarımız başından boşu boşuna yıllardır kumpas davasında bu AKP’nin davayı IŞİD’in intikam davasına çevirdiğini boşuna söylemiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı dilekçesindeki diliyle adeta IŞİD'in sözcülüğüne soyunmuştur.”
Eren, “Buradan Diyanet İşleri Başkanlığına soruyoruz? Siz hangi din adına hareket ediyorsunuz, hangi dini referans alıyorsunuz? Nasıl milyonlarca Kürdü ‘sapkın eğilim’ olarak tanımlama hadsizliğini gösterebiliyorsunuz?” diye sordu ve ekledi: “İktidarın aparatı olan Diyanet’in Kürtlere karşı düşmanlık yarışına yeni katılmadığını çok iyi biliyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı, 2018’de Efrîn'de Kürtlere yönelik saldırı yapılırken yatsı ve sabah namazı sonrası Fetih Suresi’ni okutarak savaş çığırtkanlığına ayna tutmuştur. Kürtlerin cenaze işlemleri söz konusu olduğunda büyük bir sessizliğe gömülmüş, Garzan Mezarlığı iş makineleriyle yıkılırken, Kilyos Mezarlığı’ndan çıkarılan cenazeler kaldırım altlarına gömülürken sesiz kalmıştı. Yıllar sonra kemikleri ailesine gönderilen Agit İpek’in durumuna karşı sessiz kalan Diyanet İşleri Başkanlığı, Kürt kimliğini ölüsüyle dirisiyle yok sayma, ölüye saygısızlık ve yas hakkını tanımama siyasetine karşı ses çıkarmayarak, bu suçlara ortak olmuş bir kurum olarak barıştan, ahlaktan, kardeşlikten, manevi değerlerden bahsedemez.”