Gazetecilik terörize ediliyor

MLSA Eşdirektörü Veysel Ok, gazetecilerin Kürt meselesi ağırlıklı çalışmalarının terörize ve kriminalize edildiğini söyledi.

15’i tutuklu 18 gazeteci hakkındaki davanın ilk duruşması bugün görülüyor. MLSA Eşdirektörü Veysel Ok, gazeteciliğin suçlandığını belirterek, herkesi dayanışmaya çağırdı.

Amed’de Haziran 2022’de gözaltına alınıp tutuklanan, 15’i tutuklu 18 gazeteci hakkındaki davanın ilk duruşması bugün. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 728 sayfalık iddianameyi inceleyen Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eşdirektörü Av. Veysel Ok, iddianamenin büyük bölümünün benzeri birçok davada olduğu gibi kopyala- yapıştır yöntemiyle hazırlandığını söyledi. ANF’ye konuşan Ok, “İddianameyi okuyunca orada yargılanan şeyin gazetecilik olduğunu anlıyorsunuz, yüzlerce sayfasında KCK örgütlenmesini anlatıyor. KCK'nin yapısını, kültür, basın komitesini, şunu bunu anlatıyor ama bunun gazetecilikle ilgisi yok. Aynı ifadelere Demirtaş’ın iddianamesinde de rastlarsınız, Van'da yargılanan gazetecilerin iddianamesinde de. Sırf gazetecilerin örgütle bağını kurmak açısından öyle bir siyasi açıklama yapmak zorunda hissediyor savcılar ama gazeteci ile KCK arasında herhangi bir somut ilişki kurulamıyor tabii ki.” 

ÇALIŞTIĞI AJANSA HABER ÜRETİYOR DİYE

Gazetecilerin Kürt meselesi ağırlıklı çalışmalarının terörize ve kriminalize edildiğini söyleyen Av. Ok, şöyle devam etti: “Kürt meselesiyle ilgili hak haberleri, toplumsal gösteriler, Kürtçe yayınlar, Kürtçe yapılan programlar ve dahası çalıştığı ajansa haber üretiyor diye bile terörle ilişkilendiriliyorlar. Gazetecinin toplumsal gösterileri izlerken yaptığı habercilik aktiviteleri de hakeza terörize edilmiş. Sanal medya paylaşımları da ama sonuçta gazeteci haberini yapıyor ve sanal medyada paylaşıyor nihayetinde. Bir toplumsal gösteriye gidiyor, onları da sanal medyasından paylaşıyor. Aslında çok da sürpriz bir delil yok o iddianamede. Bütün o iddialar ve eylemler diğer davalarda olan iddialar ve eylemlerle aynı. Bu yüzden savcılık iddianame bütününde gazeteciliği aslında terörle ve örgütle ilişkilendiriyor. Bununla ilgili de bir somut veri ortaya koymuyor.”

2014’TE DEĞİL AMA 2023’TE SUÇ OLMUŞ

Veysel Ok, barış sürecinde gazetecilerin Kandil’de haber yapmasının da suç sayıldığını ama o yıllarda değil de günümüzde bunun suç olarak görülüp dava açılmasına da dikkat çekti. Ok, şöyle konuştu: “Barış sürecinde Kandil'e gidip röportaj yapmak da suç sayılıyor iddianamede. Biliyoruz ki o gazeteciler devletin izni ve onayıyla gitmişti. Devletin verdiği pasaportla gitmişlerdi. Bu yaptıkları röportajları da yayınlamışlar, birçok medya mecrası da o röportajları alıp paylaşmış. 2014’te yapılan bir röportaj o dönem suç sayılmamış ama 2023’te suç sayılmış. ‘Sen niye Kandil'e gittin? Kandil'de toplantıya mı katıldın?’ gibi abuk sorular soruluyor. Gazeteci de açık açık habere gittim ve devletin isteği ve onayıyla gittim, diye cevaplar veriyor. Burada o gazetecileri değil, tutuklayacak, gözaltına alacak dahi bir somut veri yok. Hatta haklarında soruşturma dahi açamayacak kadar güçsüz bir iddia. 

İDDİALARIN YERLE BİR OLACAĞINI BİLİYORLAR

Bir yıl sonra duruşma günü verildi. Bir yıldır bu gazeteci arkadaşlarımız hakimin karşısına çıkmadılar. Kendilerine savunma imkanı verilmedi. Bu da bilinçli bir tercih, çünkü savcılık da mahkeme de şunu biliyor ki; duruşma günü gazeteciler ve avukatları bu iddiaları yerle bir edecek. Tahliye kararı vermek zorunda kalacaklar. Eğer vermezlerse bile bunu siyasi bir karar sonucu uzatmış olacaklar. Zaten amaçları da iddianameyi tartıştırmamak, suçlamaları düşürmemek için tutukluluğu uzun tutmak. Bu da ayrı bir cezalandırma yöntemi olarak uygulanıyor. Hatta sadece Kürt gazeteciler için değil, bütün politik davalarda böyle aslında son dönemlerde.

SON DÖNEMLERİN EN BÜYÜK DAVASI

Tabii bu duruşma ilk olması açısından çok önemli, çünkü son dönemlerin en büyük gazeteci davası olacak bu dava. Bu gazeteciler ilk defa kendilerini savunacak. İlk defa haklarındaki iddiaları çürütecekler, bu açıdan da önemli bir gün. Herkesin de katılımı sağlaması lazım zira bu gazeteci dayanışması açısından da önemli. Nihayetinde İstanbul'da tutuklanan bir gazeteci için tepki veriyorsak Diyarbakır'daki için de aynı tepki verilmeli ki; hakimler, bu dayanışmayı hissedip daha dikkatli davransın.”