DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gülistan Kılıç Koçyiğit, Bolu Kartalkaya'daki yangın faciasında yaşamını yitiren 36'sı çocuk 78 kişinin ailelerine başsağlığı diledi. Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Katliamlarda adalet sağlanamadığı için yenilerinin yaşanmasına kapı aralanıyor. Bütün bu politikaları ve felaketleri neden yaşıyoruz? Çünkü iktidar politikasının temelinde aslında insan yaşamı yok. Otel sahiplerini turizm bakanı, okul sahiplerini eğitim bakanı, hastane sahiplerini sağlık bakanı yapan bu sistem çürümüştür. AKP sözcüsü Ömer Çelik açıklama yapmış bütün failleri ve sorumluları açığa çıkaracağız demiş. Sayın Çelik’e çağrı yapıyoruz, çok uzakta aramanıza gerek yok. Aynı kabinede yan yana oturuyorsunuz. Aynı kabinede Turizm Bakanı ile yan yana oturuyorsunuz" diye konuştu.
'ABDULLAH ÖCALAN TARİHİ FIRSAT SUNUYOR, HEBA EDİLMEMELİ'
Gülistan Kılıç Koçyiğit, şu değerlendirmeleri de yaptı:
"22 Ocak tarihinde heyetimiz İmralı’da Sayın Öcalan ile yaklaşık 4 saatlik bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşmede, heyetimizin ilk görüşmesinde yani 28 Aralık tarihinde yaptığı görüşmeden sonra mecliste grubu bulunan ve bulunmayan bütün siyasi partilerle yaptığı görüşmeler ve bunların içerikleri, bütün siyasi partilerin görüş düşünce ve eleştirileri, öneri ve itirazları dikkatle not edilmişti. Bütün bunlar bizzat Sayın Öcalan'a ilk elden iletildi. Bunlar üzerine geniş kapsamlı değerlendirmeler yapıldığını ifade etmiş olalım. Sayın Öcalan’ın meselenin çözümü açısından halihazırda bir şans olduğunu, takındığı tutum ve durduğu yerin Türkiye halkları, Ortadoğu halkları ve Kürt sorununun demokratik çözümünde önemli bir belirleyici olduğunun altını çizmemiz lazım. Kendisinin de ifade ettiği gibi bu sefer gerçekten bu sorunu çözmek gerekiyor. Bu şansı, bu tarihi fırsatı gerçekten değerlendirmek gerekiyor. Bu anlamıyla tarihi fırsatı heba edecek, ıskalamamızı sağlayacak bütün söz, eylem ve pratiklerden hükümetin özenle kaçınması gerekiyor. O anlamıyla hükümetin hedef olarak ortaya koyduğu toplumun genel olarak beklenti içinde bulunduğu bu çözüm tartışmalarının nihayete ermesi, gerçek anlamda pozitif sonuçlanması için de pratik adımlara yoğunlaşması gerekiyor. Sadece gidiş gelişlerle, sadece sözle bu sürecin yürümeyeceği açık bir gerçek. Bu anlamıyla hızlı bir şekilde yasal çerçeve için özellikle meclisin inisiyatif geliştirmesi ve bu konuda sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ifade edelim. Halihazırda tecrit koşuları devam ediyor. Sayın Öcalan’ın rolünü oynaması, Kürt sorununun demokratik çözümündeki bu tarihsel fırsatın ıskalanmaması için Sayın Öcalan’ın çalışma koşullarının hızla düzeltilmesi, tecridin kalkması, sağlık, güvenlik ve özgürlüğü için hızla adımlar atılmalıdır.
Bu mesele sadece Kürt sorununun çözüm meselesi değildir, bu mesele aynı zamanda bütün Türkiye’nin demokratikleşmesi meselesidir. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olması meselesidir. Bu ülkedeki 85 milyon yurttaşın meselesidir. Halihazırda mecliste bulunan bütün siyasi partilerin ve meclis dışındaki siyasi partilerin ve toplumsal kesimlerin bu çözüm tartışmalarına omuz vermesine dair olan beklentimizi ifade edelim. Bugün MYK’mız toplanıyor, heyetimizin açıklamaları doğrultusunda yeni yol haritamızı tartışacağız, bazı kararlar alacağız."
'MUHALİF İŞ İNSANLARINA ÇÖKME YASASI!'
Gülistan Kılıç Koçyiğit, muhalif iş insanlarının hedefte olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bu hafta gelen bir torba yasa var. (...) TMSF’ye yeni bir kayyumluk yetkisi verildiğini, muhalif iş insanlarının mallarına çökmenin yasasını da Meclisten geçirmeye çalıştıklarının altını çizmek gerekiyor. Hem işsizlik sigortasındaki fonla hem de emekli maaşlarının en asgari en altta düzenlenmesi hem TMSF'ye verilen yetkinin kendisi ve aynı zamanda devlet denetleme kuruluna ilişkin ki anayasa aykırıdır 1, 2 ve 3. maddelerin her birisi. Bu torbadaki düzenlemelere ilişkin itirazlarımızı mecliste yapacağız ve torbaların torbası olan bu torba kanunu teklifine de destek vermeyeceğimizi ifade etmek istiyorum."
TUTUKLAMALARA TEPKİ
Siyasi soykırım uygulamalarına tepki gösteren Gülistan Kılıç Koçyiğit, şöyle dedi:
"Bileşenimiz olan ESP’ye yapılan operasyon sonucunda içinde Eş Başkan Deniz Aktaş, SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara ve SGDF Eş Başkanı Berfin Polat’ın da bulunduğu 34 yoldaşımız gözaltına alındı ve tutuklandı. Bu gözaltı ve tutuklamaları asla kabul etmiyoruz. Bugün tutuklanması gereken birileri varsa 78 canımızın yaşamına mal olan Grand Kartal Otelinin failleridir. Orada yangına yol verenler tutuklanmalıdır. Denetim görevini yerine getirmeyenler tutuklanmalıdır ama ne yazık ki kayyımı protesto eden, bu ülkedeki hukuksuzlukları protesto eden, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir ülke için mücadele eden devrimciler, sosyalistler tutuklanıyor. Bununla da yetinilmiyor. Özgür basın çalışanları her gün hedef gösteriliyor, sizin gibi burada mesleki görevlerini yapan, halkın haber alma hakkı için 7/24 çalışan basın emekçileri, muhalif basın, özgür basın çalışanları gözaltına alınıp tutuklanıyor."
İSTANBUL BAROSU'NA SALDIRI
Gülistan Kılıç Koçyiğit, İstanbul Barosu'nun hedef alınmasına da tepki göstererek, şunları kaydetti:
"İstanbul Barosu'na operasyon çekmek istiyorlar. En son resen bir soruşturma başlatıldı. Rojava bölgesinde Kuzey ve Doğu Suriye’deki 2 gazetecinin katledilmesiyle ilgili açıklama yaptıkları için soruşturmanın devamı olarak oranın yönetim kurulunda yer alan avukat Fırat Epözdemir gözaltına alındı ve tutuklandı. Peki bir delil var mı, hukuki bir gerekçe var mı? Hayır, ne bir delil var ne bir hukuki gerekçe. Tamamen İstanbul Barosu'nu kriminalize etmek ve seçimde alamadıkları, ikili baro yönetimiyle alamadıkları, bütün baskılara rağmen alamadıkları İstanbul Barosu'na operasyon çekmek için kumpas kurmuş durumdalar. Kumpası işletmeye devam etmek istiyorlar. Bunun üzerinden de her gün adliyede adalet mücadelesi veren bir avukat arkadaşımızı da gözaltına alıp tutukladılar. Sayın Fırat Epözdemir'in tutuklanma gerekçesinde özellikle HDK ibaresi dikkat çekici. HDK’nin Eş Sözcülüğünü yapmış biri olarak şunu ifade edeyim. HDK içerisinde bir çok siyasi partinin ve derneğin bulunduğu bir yapıdır. Hem yasaldır, hem meşrudur, hem hukukidir. O anlamıyla HDK’nin krimalize edilmesi, hedef gösterilmesi ve onun üzerinden de bazı kurumlara operasyon çekilmesini de asla kabul etmiyoruz. Sayın Epözdemir’in yanındayız. Hukuki sürecini hukuk komisyonumuz aracılığıyla takip ediyoruz. İstanbul Barosu'nu asla yalnız bırakmayacağımız, dayanışma içinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bugün cübbelerinin iliklerini iliklemeyen ve gerçek anlamda AKP’nin talimatlı yargısının karşısında diz çökmeyen bütün baroları ve meslek onuruna uygun davranan avukatları selamlıyorum."