Gültan Kışanak: Biz sanık değil davacıyız!
Rehin tutulan Kürt Siyasetçi Gültan Kışanak, "Bu mahkemede kendimi hiçbir zaman sanık olarak görmedim, davacıyım" diyerek, Türkiye kamuoyuna savaşa karşı çağrı yaptı.
Rehin tutulan Kürt Siyasetçi Gültan Kışanak, "Bu mahkemede kendimi hiçbir zaman sanık olarak görmedim, davacıyım" diyerek, Türkiye kamuoyuna savaşa karşı çağrı yaptı.
Kobanê Davası, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonunda rehin tutulan Kürt Siyasetçi Gültan Kışanak’ın savunmasıyla devam etti.
Gültan Kışanak, "Barışın kaybedeni yoktur. Savaşın bizi nasıl böldüğünü görüyoruz, ‘Barış yaparsak bölünürüz’ sözü bir yalandır, uydurulmuş bir hikayedir. Bunu alıp bir çöplüğe atmanız lazım" dedi.
Gültan Kışanak, özetle şunları da söyledi:
"Çözüme katılmak için toplum hazır, yeter ki siyasi liderler o dili kullansın. Kürt sorunu gerçekten iç politika malzemesi haline getirilemeyecek kadar ağır bir sorun. Binlerce cana mal olacak kadar ağır bir reva. Kürt sorununu iç politika malzemesi haline getirmekten vazgeçin.
Birisi DEM Parti ile görüştüğünde, ‘Vay efendim sen ülkeyi böldün’ diyor. Öbürü, ‘Bu sorunu çözelim’ diyor, ‘Vay efendim sen bölücülerle görüşüyorsun’ diyor. Biz bunu istemiyoruz. Yeter, inin bu halkın sırtından…
Kürt sorunu koltuğa indirgenemez. Bu korkunç bir şey. Hiçbir insan ‘Kürt sorunu üzerinden oy kazanır mıyım, kaybeder miyim’ diye oyun kurmamalı. Buna herkes dahil. Kürt sorunu kıyamet gibi bir sorun. Oy devşirme yeri değildir.
'GELİN, ANNELERE BARIŞI ARMAĞAN EDELİM'
Siyasi aktörlere, STK’lere, kurum ve kuruluşlara aynı çağrıyı yapıyorum; gelin, bu ülkedeki akan kanı durduralım. Barışı Kürt, Türk annelerine armağan edelim.
Bu mahkemede kendimi hiçbir zaman sanık olarak görmedim, davacıyım. Bu kanı durdurmayanlara karşı, çözüm sürecini heba edenlere, Kürdün, Türkün acısını hissetmeyenlere karşı davacıyım.
İKTİDARIN İKİYÜZLÜLÜĞÜNE DİKKAT ÇEKTİ
Rahmetli Erbakan, PKK Lideri Öcalan’a mektup göndermiş biridir. Bunu herkes biliyor. Fakat o çözüm için mektup gönderdiğinde bombalar patladı. Sonra da Şubat Darbesi yapıldı. İşte bu devletin derin yapısındaki kavgadır. Onun için 28 Şubat Darbesi’ni manşete atıp gazete çıkardılar. Bunların farkındayız. Son çözüm süreci başladığında, ben niyet okumuyorum birileri gibi en nihayetinde bir diyalog süreci vardı. Oslo’da görüşmeler yapılırken; burada çeşitli operasyonlar adı altında partinin bütün yöneticileri, üyeleri, kadınları, yerel yönetimlerdekiler absürt suçlamalarla tutuklandı. Buna rağmen diyalog kesilmedi. Şu an internette Hakan Fidan ve Oslo görüşmelerinin nereden, nasıl sızdırıldığına, sürecin nasıl provoke edildiğine dair çok ayrıntılı bilgiler var.
Yeniden bir çözüm ve diyalog ortaya çıktı ve bizler çalışmalara başladık; Paris’te 3 Kürt kadın katledildi. ‘Silahları arkada bırakabiliriz’ mesajı vermek için Habur’dan gelenler 24 saat kasıtlı olarak bekletilip insanların ‘Acaba bunlar tutuklanacak mı?’ diye kaygıya kapılmasına ve gösterilerin gelişmesine neden oldular.
İşte Kobanê olaylarındaki provokasyonu tertipleyenler, 2014 yılında hükümetin ‘çöktürme Eylem Planı’nı da uyguladılar. Bunu yapmazsak aman aman isyan çıkacak, bunu yerine koydular. Artık iktidar çözüm sürecine sahip çıkamaz hale geldi. 7 Haziran seçimlerinde de istediği sonucu da alamayan iktidar her şeyi dağıtarak başladılar kumpaslara.
Kürt sorunu bir hak ve özgürlük sorunu, bir demokrasi sorunu, bir insan hakları sorunu. Bu ülkenin demokratik cumhuriyet olup olmayacağına dair vereceğimiz cevabın altında yatan bir sorundur."
Duruşma yarın devam edecek.