Hakların Demokratik Partisi (HDP) Merkezi Örgütlenme Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz, ANF’ye değerlendirmelerde bulundu...
Seçim sonuçlarının her anlamda kendilerini bir muhakemeye götürdüğünü ifade eden Gündüz; “Bunun yolu da sebep-sonuç ilişkisini net bir şekilde ortaya koyacak sahici bir öz eleştiri sürecinin yaşanmasından geçiyordu. Bizim geleneğimiz bir sonraki kavgaya çok daha güçlü hazırlanmak için yaşanan deneyimlerden, olumsuz sonuçlardan dersler çıkarmaya dayalıdır. Faşizmin tüm baskı ve yıldırma politikalarına rağmen ayakta duruyor olmamızın temel nedeni budur. Herhangi bir düzen partisini tarumar edecek baskılar bu yüzden bizi direniş düzeyinde daha fazla güçlendiriyor” dedi.
'ORTAK MÜCADELE İLE SİSTEM DEĞİŞTİRİLEBİLİR'
Toplantılardaki önemli sonuçları sıralayan Gündüz, şöyle devam etti: “Politik ve ideolojik aşınmalar içinde olduğumuz gerçeğinin halk tarafından açık bir şekilde ortaya konmasıydı. Vekil kaybı elbette önemli ancak esas zayıflayan ideolojik çizgimiz oldu. Üçüncü Yol çizgimizde bir gerileme içinde olduğumuz, siyasal ve toplumsal mücadeleyi salt temsil siyasetiyle değil halkın içinde, sokaktan, mahalleden doğru daha fazla yürütmemiz gerektiği açığa çıktı. Halkın karar alma mekanizmaları başta olmak üzere birçok konuda yeterince sürece dahil olamadığı bir eleştiri olarak geldi ve son derece doğruydu. Burjuva liberal siyasette halk bir özne değil sandık zamanı oy veren seçmenler olarak görülür. Örgütlü ve itiraz eden toplum istenmez, istenen şey temsil siyasetine sıkışmış partilerin demokrasicilik oyunu içinde olmalarıdır. Demokrasiyi salt temsil siyaseti üzerinden değil toplumsal mücadele üzerinden kurgulayan radikal demokrasi hareketi olarak bizler için halk bu mücadelenin asli unsurudur. O yüzden sadece seçimlerle değil, toplumun tüm kesimleriyle yürütülecek ortak mücadele ile sistemin değişeceğine inanıyoruz. Son seçimler gerçekten çok önemliydi ve halkın değişim talebini gerek Üçüncü Yol çizgimizde aşınmadan gerekse de temsil siyasetine çok fazla angaje olmaktan kaynaklı olarak göremedik ve bunu yeteri düzeyde gündem yapamadık, ki toplantıda açığa çıkan bir diğer önemli sonuç bu oldu.
Halkın ödediği büyük bedeller ve demokrasi mücadelesi ile buradayız, olmaya devam edeceğiz. Kendisini her anlamda özne olarak gören ve bundan taviz vermek istemeyen politik ve örgütlü bir halkımız var. Toplantılarda çok önemli ve nitelikli eleştiriler yapıldı; ki bunların tümü önümüzü aydınlatacak meşaleye dönüşmüş durumdadır. İttifak siyasetimizin geniş toplumsal kesimleri kapsayan bir mücadele ittifakından ziyade sadece siyasi parti ittifaklarına sıkışmasının büyük bir sorun olduğu, toplantılarda ortaya çıkan bir diğer sonuç oldu. Seçim iş birlikleriyle, demokratik ittifakın birbirinden ayrıştırılması gerektiği vurgusu ise önümüzdeki dönemin politik hattını belirleyecek düzeyde önemli bir sonuç oldu bizim için.”
'PARADİGMA TOPLUMSALLAŞTIRILMALI'
Halkın, AKP-MHP iktidarının yoğun saldırılarının parti yapılarında yarattığı tahribatın farkında olduğunu kaydeden Gündüz, şöyle devam etti: “Devrimci siyaset üzerinde yıllardır süren baskı rejiminin yanında Kurdistan’da yürüttüğü özel savaş politikalarıyla toplumun ahlaki ve politik değerleriyle oynayan faşist bir iktidar vardı karşımızda. Ancak tüm saldırılara karşın direnen ve diz çökmeyen, boyun eğmeyen HDP gerçekliği var ortada. Seçimlerde de görüldüğü gibi Kurdistan’da halk faşizme net bir şekilde 'hayır' dedi. Ancak sürecin tamamen dışsal faktörlerle açıklanamayacağını bilen halkımız parti yapısının Üçüncü Yol çizgisini yeteri düzeyde uygulayamamaktan kaynaklı olarak birtakım ideolojik politik aşınmaların yaşandığını ifade ediyor, ki doğrudur. Sorun paradigmada değil, paradigmanın toplumsallaştırılmamasında. Burada yeri gelmişken; seçim sonuçlarını fırsat bilerek paradigmamıza saldıran ve HDP ruhuna darbe vurmaya çalışan özel savaş aparatlarına asla prim vermeyeceğimizi de bir kez daha ifade etmiş olayım. Halk, siyasi partinin güçlenmesi için mahalle, köy meclisleri ve komünler düzeyinde toplumsal örgütlülüğünü yeniden sağlaması gerektiğini düşünüyor. Bu yüzden bileşen hukukumuzdan siyasal, toplumsal mücadele tarzımıza, Meclis siyasetimizden sokaktaki mücadelemize kadar birçok şeyin değişmesi gerektiği ifade edildi. Değişen toplumsal yapı ve büyüyen kentlere göre göre bir örgütlenmenin açığa çıkmasının kaçınılmaz olduğu belirtildi. Temsil siyasetine çok fazla angaje olduğumuz doğrudur; ki toplantılarda halkımızın eleştirileri de bu yöndedir. Bu yüzden, HDP/Yeşil Sol’un esas olarak halk hareketlerinin, devrimci hareketlerin bağrında filizlendiği hatırlatması sıklıkla yapılmıştır.
Sadece mahalle ve köy meclisleri değil artık bir mahalle ve kasaba büyüklüğünde olan sitelere yönelik de nasıl bir örgütlenme yürütmemiz gerektiğine dair yaratıcı öneriler yapıldı.
Aday belirlemede denenmiş yöntemlerin istediğimiz neticeyi açığa çıkarmadığı eleştirisi yapıldı. Tercihler konusunda halkın taleplerinin daha fazla gözetilmesi, yeni dönemde aday belirleme sürecinde halkın katılımını en güçlü şekilde sağlayacak mekanizmaların kurulması gerektiği ifade edildi. Aynı şekilde yerel-merkez dengesinin sağlanması gerektiği açığa çıktı.
İttifak politikasını sadece siyasi partilerin seçimler için yan yana gelmesi olarak görmemiz gerektiği demokratik ittifakın siyasi partileri de içeren ancak onların dışında bireyleri, inisiyatifleri, sendikaları, dernekleri, vakıfları, STK’leri, inanç gruplarını, bütün toplumsal mücadele dinamiklerini kapsaması gerektiği belirtildi. Bu bağlamda Emek ve Özgürlük İttifakı ve Kürt Özgürlük ve Demokrasi İttifakı'nın daha geniş perspektifte, daha esaslı toplumsal dinamikler ve mücadele ekseninde büyütülmesinin önemine dikkat çekildi.”
'ÜÇÜNCÜ YOL SİYASETİ DAHA ÇOK GÖZETİLMELİ'
“HDP fikriyatı doğal olarak siyasi partinin ismiyle anılmaktadır. Ancak bu fikriyat, partiyi aşan bir zihin dünyasını temsil ediyor bizim için” diyen Gündüz, HDP kapatılsa bile fikriyatın süreceğini şu sözlerle anlattı: “HDP fikriyatını yok etmenin mümkün olmadığını söylüyoruz. Bu fikriyat önünde parti kapatma davası bir engel değil aksine paradoksal bir şekilde büyütücü bir görev görecektir. Çünkü zamanı gelmiş fikirlerin karşısında durmak mümkün değildir. Bu fikriyat 3. Yol olarak bilinir. Türkiye geleneksel olarak iki kutuplu olarak inşa edildi. Bir tarafta milliyetçi muhafazakâr blok; ki şu anda iktidarlar, bir tarafta Milliyetçi Kemalist blok ki AKP-MHP yönetimine kadar iktidarda onlar vardı. Bu blokların hegemonyası inşa edilirken Alevilerin, Kürtlerin, Türkiye halklarının birçoğunun, dindarların ve birçok kesimin varlığı yok sayıldı ve bu iki kutup arasında eritilmesi hedeflendi. Biz işte yok sayılanların, inkâr ve asimilasyon siyasetiyle kültürel kırıma uğratılanların, tüm ötekileştirilen ve ezilen kesimlerin siyasetiyle çıktık yola. Bu iki bloka mahkûm olmak zorunda değiliz, dedik. Aksine alternatifin biz olduğunu ifade ettik. Bu Kürt demokratik hareketinin deneyimler sonucunda ortaya çıkardığı devrim niteliğinde bir adımdır. Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorunu çözülmeden Türkiye demokratikleşemez, Türkiye demokratikleşmedikçe de Kürt sorunu çözülemez. Bunun için ortak mücadele gerekiyor, dedik ve Kürtler ve sol sosyalist, demokrat yapı ve bireylerle bir araya gelerek HDP’yi kurduk. Üçüncü Yol büyüdükçe her iki blok da zayıflayacaktı. 2015 yılından beri devletin HDP’den bu kadar nefret etmesinin nedeni iktidar korkusundan kaynaklanmaktadır. Zamanı gelmiş bir paradigmayı, fikriyatı durdurmak mümkün değildir. O yüzden HDP kapatılsa bile bu fikriyat yaşayacaktır. Kongre sürecine bu kararlılıkla hazırlanıyoruz. Türkiye’nin demokratikleşmesi ve temel sorunların kalıcı çözüm kavuşturulması HDP fikriyatının büyütülmesi ve Üçüncü Yol siyasetinin daha fazla gözetilmesi ile mümkün olacaktır.
İktidarı zorlayacak ve yok sayılan kesimleri özne haline getirecek yegane yolun Üçüncü Yol siyasetinden geçtiğini düşünüyoruz. Üçüncü Yol elbette iki blok arasında tarafsız kalmak değil, politik esneklik içinde her iki kutba da payanda olmadan ezilenler adına özgün bir siyasetin yürütülmesidir. Bizim pusulamız her zaman halk oldu ve yaptığımız toplantılarda halkın ne kadar bağlı, örgütlü ve sorgulayan bir yerde durduğunu gördük. Bu bizim için bir şanstır.”
'DİRENİŞİ VE ÖRGÜTLÜLÜĞÜ BÜYÜTECEĞİZ'
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz, çizgisi sağlamlaşmış bir parti ile güçlü mücadeleye devam edeceklerini söyleyerek, şunları ekledi:
“Yeşil Sol Partisi bileşen partilerimizden biridir. Kapatılma davası gündemde olduğu için seçimlere bu isimle girdik. Kongrede partimizin adını değiştirme yönünde güçlü bir eğilim var ve bunu değerlendiriyoruz. Daha akılda kalıcı, mücadele geleneğimizi hatırlatan ve kapsayıcı bir isim arayışında olduğumuzu söyleyebilirim. Ancak bu kongre özünde büyük bir değişimi amaçlıyor. Parti yapımızın ve kurulların daha işlevsel olabilmesini sağlayacak bir tüzük değişikliği üzerine tartışmalarımız devam ediyor. Önce HDP kongresini yapacak. HDP kurumsal varlığını koruyacak ancak yeni dönemde mücadelemizi Yeşil Sol Parti’de sürdüreceğiz. HDP fikriyatını güncelleyerek hayata geçirme amacı taşıyor. Kongreden önce her düzeyde iç toplantılar, halk toplantıları oldu. Bundan sonra çalıştaylar, atölyeler ve konferanslar var. Kongreden güçlü sonuçlar almak ciddi bir hazırlık içine girdik. Kongreden sonra yolunu belirlemiş, çizgisini sağlamlaştırmış bir parti ile mücadele devam edeceğiz. Güçlü bir mücadele geleneğimiz var. Ezilenlerin hafızasını güçlü bir biçimde temsil ediyoruz, direnişi ve toplumsal örgütlülüğü güçlendirecek mekanizmaların inşasından asla vazgeçmeyeceğiz.”