Güneş gibi doğan ve hep aydınlatan 14 Temmuz kahramanları
14 Temmuz bize modeldir, öncüdür, örnektir. Bu ruhu faşizme karşı direniş ve özgür yaşamı inşa etme görevlerimize sahiplenerek yaşatmalı, başarı ile zirveye tırmandırmalıyız.
14 Temmuz bize modeldir, öncüdür, örnektir. Bu ruhu faşizme karşı direniş ve özgür yaşamı inşa etme görevlerimize sahiplenerek yaşatmalı, başarı ile zirveye tırmandırmalıyız.
Amed zindanı 12 Eylül faşizminin karanlığına gömülmüştü. Önce Mazlum Doğan yoldaşın Newroz ateşi, sonra Dörtler’in 18 Mayıs’ta bedenlerinden yayılan ateş ve en son 14 Temmuz’da Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşların Büyük Ölüm Orucu Eylemi, bu karanlığı aştı, kutsal bir ışıkla aydınlattı Amed Zindanını ve Kurdistan’ı.
Onların aydınlığında direniş ruhu canlandı, yaşam verdi tüm kurumuş ve körelmiş ruhlara.
İhanete en büyük darbeyi vurdu ve tarihe, bizlere, insanlığa umut, güç ve ilham kaynağı oldu.
“Mezarıma bu halka borçlu yazın” diyen Hayri yoldaşın öncülüğünde gerçekleşen bu kahraman eylemin şehitlerine borçluyuz. Onların bu tarihi eylemleri karşısında asıl bizler borçluyuz. Ve bu borcu, her günde ve her anda direnerek, mücadele ederek, zaferi yaratarak ödemek, bizim için en büyük onurdur.
Ölüm Orucu Şehitleri, dört kelebek misali bedenlerini amaçları uğruna adayan, gökyüzünde hep ışıldayan birer yıldız, geleceğin simgesi ve zaferidirler.
Bugünün umudu, yarının hakikati olan bu şehitlerimiz, Partileşmenin, gerillalaşmanın temeli oldular, bir güneş gibi doğdular.
Halkına, davaya, Önder Apo’ya bağlılığın verdiği güçle, Kürt halkının susturulan dilini konuşturup bilinç, cesaret ve güç kaynağı oldular.
Düşmana karşı büyük nefretin ve aynı zamanda düşmandan büyük intikam almanın destanını yazdılar.
Bu destan “Mezarıma bu halka borçludur yazın” diyen Hayri Durmuşların, “Yaşamı uğrunda ölecek kadar çok seviyorum” diyen Kemal Pirlerin, Akif Yılmazların ve Ali Çiçeklerin bedenlerini gün be gün eriterek, kanlarıyla yazdıkları bir destandır.
Kurdistan’dan Karadeniz’e köprü olan, halkların yaşamda ve ölümde kardeşliğinin, birlikteliğinin destanıdır.
Onlar emsalsiz mücadeleleriyle günü kazanıp yarını var etmişlerdir.
Faşizmin zulmüne, akıl almaz işkencelerine, ihanete ve teslimiyete bedenleriyle dur deyip bunun da ötesinde bunu aşmışlardır.
Devrimci duruşları, yaşamları, kişilikleri ve Parti öncülük iddiaları ile böylesi bir direnişi gerçekleştirip Amed zindanını kıblegaha dönüştürmüşlerdir.
Elbette ki yönünü bu kıblegaha, bu büyük direniş hakikatine çeviren Rêber Apo, bu eylemin ruhunu, verdiği emiri en anlamlı bir biçimde okuyarak bunu gerilla hamlesine dönüştürdü.
Kurdistan’da gerilla demek, her şeyden önce Mazlum Doğan demektir, Dörtler demektir, Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek demektir. Hamle demektir, inanç, bağlılık, her türlü saldırıya karşı fedai ruhla mücadele etmek demektir.
Her türlü tereddüdü parçalamak, ‘Olmaz’ denileni ‘Olur’ yapmak, başarmanın ve özgür yaşamanın aşkını temsil etmek demektir. Çünkü gerilla bu değerleri temsil eden temel üzerinden inşa edilmiş, bu kaynaktan beslenmiştir. Bu nedenle de hem düşmanın ve hem de tasfiyecilerin ‘olmaz’ı dayatan yaklaşımlarını parçalamış ve büyük bir atılıma geçmiştir. Faşizm Amed zindanında yenilmiştir.
Ölüm orucu eylemcilerinin büyük direnişinde, kararlılığında, özgür yaşam aşkı ve inadında yenilmiştir.
Gerillanın bugünkü olağanüstü direnişi, genç bedenlerin eşi görülmemiş faşist saldırılara karşı görülmemiş direnişi, 14 Temmuz gerçeğinden ayrı ele alınamaz. Gerilla, bu anlamlı yolda kararlılıkla yürüyor ve bu kahraman yoldaşlara gerçek anlamda yoldaş olmayı esas alıyor. Bugün Zap’ta, Avaşîn’de, Batı Zap’ta, Metîna’da, Kuzey Kurdistan’da gerilla, 14 Temmuz çizgisinde büyük bir kararlılıkla savaşıyor, direniş ve 14 Temmuz direnişini süreklileştiriyor.
Ölüm orucu eylemiyle uyanan Kürt halkı, gençleri ve kadınları, üzerindeki o ölü toprağı atarak, betonları kırarak bu onurlu yürüyüşe devam ediyor. Kemal Pir çizgisinde buluşan enternasyonal ruh ve çizgi, kararlılıkla yürümeye devam ediyor.
İşte şimdi AKP-MHP faşizminin Kurdistan ve Türkiye’yi Amed zindan karanlığına gömmek isteyen saldırılarına karşı, soykırımcı özel savaş politikalarına karşı 14 Temmuz ruhuyla mücadele etme ve kazanma zamanıdır. 14 Temmuz ruhuyla, 14 Temmuz'u günlük olarak yaşatan gerilla direniş ruhuyla, direnişe, özgür yaşamı inşaya yüklenme zamanıdır. Gençler ve kadınlar, bu düşmana karşı asla boyun eğmeyecek mücadele dinamiğidir.
14 Temmuz bize modeldir, öncüdür, örnektir. Bu ruhu faşizme karşı direniş ve özgür yaşamı inşa etme görevlerimize sahiplenerek yaşatmalı, başarı ile zirveye tırmandırmalıyız.
Bizler direnişin adı olan temmuz ayında ne olursa olsun yaşamı uğrunda ölecek kadar çok sevip şehit olan yoldaşlarımızın izinde, Önder Apo’nun paradigması ve felsefesiyle Kurdistan dağlarında düşmanı yenme kararlılığı içindeyiz. Bu büyük yoldaşlara sözümüz budur. 14 Temmuz şehitlerini böyle bir anlamla, sevgi, saygı ve minnetle anıyor, verdiğimiz sözü mutlaka başarma izinde yürüyeceğiz diyoruz.