Güneş: Halk savaşın yansımalarını tartışıyor

Yeşil Sol Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş, şu anda halkın gündeminde tutsakların durumu, ekonomik kriz ve sosyal kırım politikalarının olduğunu söyledi.

Seçimlerden sonra daha çok halkın içinde çalışan Yeşil Sol Parti milletvekilleri, sorun, tespit, eleştiri, öneri ve talepleri dinlemeye devam ediyor. Beritan Güneş de vekili olduğu Mêrdîn'de neredeyse kapı kapı dolaşarak halkı dinliyor. Güneş, seçimlerden sonra toplumun devam eden savaşın yansımalarını, hasta tutsaklar, infazların yakılması, ekonomik krizi tartıştığını belirtti. 


ANF’ye konuşan Güneş, artık ekonomik kriz ve her sabah uyandıklarında karşılaştıkları zam haberlerinin ciddi bir gündem olduğunu kaydetti. Güneş, şunları söyledi: “Bunun yanında savaş ve onun yarattığı ağır bilanço toplumun konuştuğu, tartıştığı ve çözüm yollarını aradığı gündemler haline geldi. Yine tecrit politikası için nasıl bir yol haritamızın olduğunu soruyorlar. Bu sorunlarla ilgilenmek, talepleri dinlemek Mardin vekili olarak bana da iyi geliyor. Vekillik süreci içerisinde neler yapabileceğimin cevabını da bu görüşmeler ve buluşmalardan alıyorum. Zaten halkımızla bir arada iken üzerine çalışmamız gereken konular belirlenmiş oluyor. Her biri birer muhataptır. Bunlar üzerinde çalışıyor olmanın da toplumda bir karşılığı var. Bu da beni besleyen, büyüten ve güçlendiren bir tarafa dönüşüyor.”

DEVLET 30 YIL SONRA ÇIKABİLECEKLERİNİ HESAPLAMADI

Görüşme yaptığı insanların çok ciddi hak ihlallerine maruz kaldığını belirten Güneş, şunları paylaştı: “Çok ayrımcı bir toplumsal düzenin olduğunu ve seslerinin yükselmesi için onlara destek olmamızı istiyorlar. Tabii ki Meclis’teki varlığımız sonucu değiştirmeyebilir, çünkü nihayetinde çoğunluk yine iktidarın elinde. Sonuçtan ziyade oradaki süreç çok önemlidir. Mardin’in ve Kürt halkının sesini orada dile getiriyor olmak bile değerli bir mücadele alanıdır. Örneğin son zamanlarda tutsakların infazlarının yakılması sorunu aileler için birincil gündem haline gelmiş. Özellikle 30 yıldır tutsak olanların süreçleri bu gündemde çok belirleyicidir. Sanırım devlet de 30 yıldan sonra bu insanların çıkabileceklerini tahmin etmiyordu. Çünkü 30 yıldır Kürt sorunu halen çözülmüş değil ve aynı tempoda devam ediyor. İnfaz yakmaları dile getiriyor olmak sonuç olarak ne kadar etkili oluyor bilmiyorum ama halkta ciddi bir karşılığının olduğunu görüyoruz.”

‘30 YILLIKLAR’ BİZE ENERJİ VERİYOR 

30 yıllık tutsaklıktan sonra tahliye olan siyasi tutsaklarla diyalog kuran ve onları Kürt tarihinin bir parçası olarak çok önemsediğini vurgulayan Güneş, şunları ifade etti: “30 yıllık tutsaklık öyküleri olan bu arkadaşlarımızın durumlarının dünyada az rastlanır olduğunu söyleyebiliriz. Devlet geçen 30 yıllık süreçte sindirmek istemiş ama bunun tam tersini görüyoruz tahliye olanlarda. Bu arkadaşların sosyal anlamda ileride, psikolojik açıdan çok sağlam, gündemi yakalayabilen ve içeride geçirdiği yılları kendini güçlendirmeye adamış simgelere dönüştüklerini görüyoruz. Dolayısıyla ben bu durumun özel olarak Kürt tarihinde bir yerinin ve literatüre girecek bir durum olacağını düşünüyorum. Tahliye olanlardan biri 30 yıldır ne bizim ne de onun enerjisinden hiçbir şey götürmediğini söylemişti bize. Bu aslında 30 yıldır Kürt sorununu çözmeyenlere çok iyi bir derstir. Bu sayede de kimlik ve dil mücadelesinin ne olursa olsun, var olanı kabul ettireceğine olan inancımız da artmış oluyor.”

GENÇLER KİMLİKSİZLEŞTİRİLİYOR

Türk devletinin özel savaş politikalarının gençler üzerindeki etkilerine işaret eden Güneş, şöyle devam etti: “Kürt gençlerinin kendi kimlikleriyle olan bağları koparılmaya çalışılıyor. Kimliğin reddi de sınıf atlama ya da toplumsal statü elde etmenin yolu olarak gösteriliyor. Son yıllarda bazı Kürt gençlerinin polis olma hayallerinin olduğuna tanık oluyoruz. Tabii bu hayal nasıl gelişti, gençlerin gündemine nasıl girdi, bunların hepsi üzerine düşünülmesi ve tartışılması gereken konulardır. İşte bu kimliksizleştirme politikası beraberinde kültüründen, tarihinden, dilinden ve şehrinden koparmaya kadar gidiyor. Bunların yerine de sadece popüler kültürü ve kapitalizmin araçlarını veriyorlar. Böylelikle de gençler kaybolabiliyor. Yoksulluk, işsizlik ve eğitim sistemi de buna neden olabiliyor. Bu süreci gençler ve kadınlarla yürütmek istiyoruz. Eleştiri ve öz eleştiri sürecinde gençler ve kadınlarla bir araya geliyoruz ama daha çok ihtiyaç var. Partinin de planlamaları arasında olan bu program, doğru temelde ele alınır ve uygulanırsa çözüm yollarının ortaya konabileceği bir süreç olacağına inanıyorum.”