Halkın alım gücü bitme noktasına gelecek

2025 Ocak ayında geçerli olacak asgari ücrete hedeflenen enflasyon oranında zam yapılması planlanıyor. Artık yılda bir kez yapılacak zamla çalışanların alım gücü bitme noktasına gelecek.

EKONOMİ

Henüz Ekim ayında, 2025 Ocak ayı itibarıyla geçerli olacak asgari ücret zammı için tartışmalar başladı. Daha önce yılda bir kez yapılan asgari ücret zammı, enflasyonun artmasıyla da son iki yılda, yıl içinde iki kez olacak şekilde yapılıyordu. Özellikle bu dönemlerin seçimlere de denk gelmesiyle iktidar bu politikasını o dönem devam ettirdi. Fakat hem genel hem yerel seçimler bittikten sonra AKP-MHP iktidarı eski usule geri döndü.

Eski usulün yanı sıra asgari ücret zammında yeni bir usul daha eklendi, o da zammın var olan değil, hedeflenen enflasyon üzerinden belirlenmesi. Buna göre bir yıldır zamlanmayan asgari ücrete dair konuşulan zam oranı için öngörülen yüzde 17,2 olacak. Eğer bu yönde bir artış yapılırsa 20 bin TL civarında bir ücret ortaya çıkıyor.

Bu usul yeni olsa da tartışması bugünden daha geriye gidiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirildikten sonra faiz artışına gitmeye başlayan ve yapısal reformlarla halkın üzerindeki vergi yükünü artıran Mehmet Şimşek’e en büyük destek o dönem uluslararası finans çevrelerinden geliyordu. 2024’in ilk aylarında asgari ücrete dair ilk değerlendirmelerden biri ABD merkezli uluslararası kredi değerlendirme kuruluşu Moody’s’den geldi. Kuruluş o dönem Türkiye ekonomisine ilişkin hazırladığı raporda “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının da etkisiyle, ortodoks para politikasına dönüş kesinlikle olumlu” derken asgari ücret belirleme öncesinde aynı raporda “Yakın vadede önemli bir risk talebe bağlı enflasyonist baskıları daha da artırabilecek aşırı ücret artışlarıdır” diyerek ücret artışlarının enflasyonu yükselteceğine dikkat çekip düşük ücret modelini işaret ediyordu. Yılın başında rapor dikkate alındı ve asgari ücrete yapılan zam enflasyonun altında kaldı, ayrıca Temmuz ayında da ikinci zam yapılmayacağı açıklanmış oldu.

IMF SÜREKLİ HATIRLATTI…

Asgari ücrete ilişkin bir başka değerlendirme ise Uluslararası Para Fonu IMF’den ilk olarak Ağustos ayında geldi. IMF, Türkiye’ye dair yayımladığı raporda sıkılaşmaya vurgu yaparken asgari ücrete zammın “hedeflenen enflasyon” üzerinden yapılması önerisinde bulundu. IMF aynı öneriyi geçtiğimiz günlerde yeniden tekrarladı ve tartışmanın fitilini de ateşlemiş oldu. IMF Türkiye Masası Başkanı Jim Walsh, asgari ücretin geçen yıl olduğu gibi yükseltilmemesi gerektiğini, bu durumun enflasyon için risk oluşturduğunu söyledi. Oysa aynı IMF, geçen yıl Avrupa için hazırladığı raporda, 'enflasyonu en çok artıran etmenlerin arasında ilk sırayı son iki yıldır şirket kârları alıyor' diyordu. Şirket kârlarının devasa boyutlara ulaştığı Türkiye’de neden asgari ücretin enflasyonu etkilediği ise tam yanıt bulamıyor.

ŞİMŞEK 'ENFLASYON DÜŞÜYOR' DİYOR, RAKAMLAR AKSİNİ SÖYLÜYOR

Mehmet Şimşek “En kötüsü geride kaldı, enflasyon düşüyor, sıkı maliye ve para politikası sayesinde düşmeye devam edecek” dese de OVP’nin yakın zamanda birçok hedefi değiştirildi. 2023 Eylül ayında açıklanan ve ekonominin 3 yıllık yol haritasını sunan Orta Vadeli Program’da örneğin enflasyon beklentisi 2024 için yüzde 33’ten 41,5’e, 2025 için 15,2’den 17’5’e, 2026 için 8,5’ten 9,7’ye yükseldi. Yani OVP’nin 2025 yılında yeniden güncellenmeyeceğine dair bir garanti verilemiyor. Sadece 'enflasyon düşüyor' açıklamaları yapılıyor. Ama rakamlar tersini söylüyor. İktisatçı İnan Mutlu’nun sanal medyada yaptığı bir paylaşım, temel ihtiyaçlardan biri olan gıda fiyatlarının nasıl yükseldiğini şu rakamlarla anlatıyor: “Neden gıdaya erişemiyoruz? 2015'te 100 liraya dolan bir pazar sepeti, 2022'de 466 liraya doluyordu. 2024'te 1.186 liraya doluyor. Fiyatlar yaklaşık 12 katına çıktı. Avrupa'da bizden sonra en fazla artış Macaristan'da. Orada da fiyatlar sadece iki katına çıkmış.”

Hem TÜİK’in sepetinin halkın sepetiyle uyuşmaması hem de bağımsız araştırmalar ve hissedilen enflasyon söylenen rakamların gerçeği yansıtmadığını ortaya koyuyor. Yüzde 17,2’lik bir artışın ise halkın alım gücünü daha da düşüreceği belli.

İKTİSATÇILARDAN BİLDİRİ

Tam da bu tartışmalara ilişkin 126 iktisatçı, hafta başında bir bildiri yayımladı. Metinde şu ifadelere yer verildi: “Türkiye ekonomisinde uzun süredir devam eden yüksek enflasyon sorunu, dar gelirli vatandaşlarımızı ve asgari ücretle çalışanları ekonomik olarak daha kırılgan hale getirmiş ve yaşam standartlarını ciddi ölçüde düşürmüştür. Son dönemde uygulanan para ve maliye politikaları, enflasyonla mücadele hedefi doğrultusunda şekillendirilmektedir. Ancak, 2024 yılı Temmuz ayında asgari ücret artışından kaçınılması ve 2025 yılı Ocak ayı için öngörülen artışın gerçekleşen enflasyon yerine beklenen enflasyon oranı (%25) baz alınarak belirlenmesi planı, bilimsel ve sosyal açıdan kaygı vericidir."

İktisatçılar şu mesajları verdi:

"- Enflasyonla mücadelenin toplumsal maliyetinin adil dağıtılması gerektiğini,
- Asgari ücretlilerin alım gücünün korunmasının sosyal devletin bir gerekliliği olduğunu,
- Gerçekleşen enflasyon oranının altında yapılacak ücret artışlarının gelir dağılımını daha da bozacağını,
- Enflasyonla mücadelenin başarısının dar gelirlilerin yaşam standartlarının düşürülmesi pahasına sağlanamayacağını, vurgulama ihtiyacı duyuyoruz.
Bu bağlamda, ekonomi politikasını yönetenleri:
-  ⁠Asgari ücret artışlarında gerçekleşen enflasyon oranının dikkate alınması,
-  ⁠⁠Gelir dağılımını da gözeten bütüncül bir ekonomi politikası izlenmesi..."