Hatay’da temiz su sorunu sürüyor

Depremin üzerinden dört aydan fazla bir süre geçmesine rağmen Hatay'da insanlar temiz suya ulaşma sorunu yaşıyor.

İçme suyu kuyruklarının metrelerce uzadığı Hatay’da, insanlar bir buçuk litrelik pet şişelere ulaşmak için güneşin altında saatlerce sıra bekliyor. Devletin fatura ertelemesi için belirlediği sürenin 31 Mayıs'ta dolması sonrasında ise geçmiş döneme yönelik faturalar gönderilmeye başlandı. 

Hatay Deprem Dayanışması Üyesi Seda Yüce, Hatay'da depremzedelerin son durumunu ve fatura sorununu ANF'ye anlattı.

Depremin ilk gününden beri yaşanan sorunların değişmediğini, felaket tablosunun yardım kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin sahadaki varlıkları ile dönemsel olarak hafifletildiğini belirten Yüce, Nisan sonlarından itibaren sivil toplum kuruluşlarının da şehirden yavaş yavaş ayrılmaya başladığını; çalışmaların sadece yerel dayanışma inisiyatifleri üzerinden yürüdüğünü söyledi. Yardım ve dayanışmanın doğası gereği olarak sürdürülebilirlik sorunu barındırdığını vurgulayan Yüce, şunları ifade etti: "İlk etapta Türkiye'nin birçok yerinden yardımlar geldi. Depremi takip eden iki ay boyunca da sürdü. Sahra mutfaklar, hastaneler, eczaneler kuruldu, yardımlar organize edildi. Nisan’dan sonra sahada ilk zamanlardaki gibi bir hareketlilik görmek mümkün değil. Bunların bir kısmı sürdürülebilirlik ile alakalı geri çekildi. Sorun yapısaldır, günübirlik veya dönemsel çözümler ile bir noktaya kadar ilerleyebilirsiniz. Devletin boşluğunu sivil organizasyonlar ne kadar çabalasa da dolduramaz. Bundan sonraki süreç için resmi bir planlama ve seferberlik gerekiyor. Bu bölgelere özel kanunlar çıkarmak, bütçe ve insan ayırmak gerekiyor."

SU İÇİN İKİ SAAT KUYRUK

Depremin üzerinden dört aydan fazla bir zaman geçmesine rağmen şehirde temiz suya ulaşım sorunu yaşandığını vurgulayan Yüce, şebeke suyunun içme suyu olarak kullanılamayacak halde olduğunu, sadece banyo ve çamaşır yıkama gibi ihtiyaçlar için kullanılabildiğini belirtti. CHP'li Hatay Büyükşehir Belediyesinin ve yerel belediyelerin hizmet yetersizliğinin halk sağlığını tehdit edecek boyutlara vardığına dikkat çeken Yüce, şehirdeki su ve hijyen problemine dair şunları paylaştı: "İnsanlar içme suyu kuyruklarına giriyor ve akıl almaz manzaralar oluşuyor. Saatlerce kuyrukta bir buçuk litrelik şişe su için bekliyorlar. Bu sıcak havada ellerine geçen suyu zaten kuyruğun yorgunluğu ile içiyorlar. Şebekeden temiz su gelmiyor, bölge bölge suyun kirlilik oranı değişiyor. İnsanlar şebeke suyu ile banyo yapıyor, çamaşır yıkıyor, ancak cilt sorunları yaşıyorlar, kaşıntı oluyor, su enfeksiyona sebep oluyor. Şu an şehirde çok fazla sinek var. Çöplerin toplanmasında ve imha edilmesinde ciddi problemler var. Tüm bu şartlar salgın hastalık riskini de arttırıyor. Defne'de bir devlet hastanesi açıldı, çok ciddi bir yığılma var. Hastanelerde şu an sağlık ocağının bir kademe üstü hizmet verilebiliyor. Tahlil ve tetkik gerektiren durumlar için hastaneler yetersiz. Birçok kadın, kadın hastalıkları konusunda teknik yetersizlikten kaynaklı hastaneye gitmiyor. Sahada gözlemliyoruz, insanlar düzgün bir tedavi göreceklerini düşünmüyor."

ÖDEYEMEYECEKLERİ FATURALAR

Seda Yüce, çıkarılan kararnamelerde ağır hasarlı ve yıkım kararı verilen binalarda oturanların faturalardan muaf tutulduğunu, ancak oturulamayacak nitelikte olsa da yıkım kararı verilmeyen, kayıtlara az ve orta hasarlı geçen evlere dair depremden bu yana birikmiş elektrik ve su faturalarının gönderilmeye başlandığını belirtti. Yüce, barınamadıkları evlerinde temizlik ihtiyacını karşılamak veya komşusuna elektrik vermek için hat çeken insanların, güçlerini aşan faturalar altında hem maddi hem manevi bir açmaza sürüklendiğini ifade etti. Deprem bölgelerine dair özel kanunlarla vergi ve fatura muafiyeti sağlanması gerektiğinin altını çizen Yüce, şöyle konuştu: "10 bin TL'yi aşan faturalar var. Mahallelerde yıkılmayan evler elektrik geldiğinde komşularına ve çadırlara elektrik çekti. İnsanlar üşümesin, karanlıkta kalmasın diye elektriklerini paylaştılar. Aslında o eve gelen fatura, sadece o hanenin kullandığı elektrik değil. Ortak bir kullanım var. Bu faturaları ödeyemeyecekler. Herhangi bir geçim kaynakları yok, çalışmıyorlar. İnsanlar çaresiz. Kendilerince yöntemler geliştirmeye çalışıyorlar. Hasarlı evlerde kimse oturmuyor ve dönem dönem ihtiyaçlarını karşılamak için evlerine gidiyorlar. Evlerine gittiklerinde ise faturalarla karşılaşıyorlar. Bir kesim evlerin önünde de bekleyerek fatura kesilme işleminin önüne geçmeye çalışıyor. Deprem bölgelerinde faturalarının kesilmemesi için bir genelge çıkarılması gerekiyor. İnsanlar, itiraz ettiklerinde belediyeler kendilerine böyle bir talimat ulaştırılmadığı için faturaları kesmek durumunda olduklarını söylüyor."