HDP: Tecrit sistemine son verin!

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride son verilmesini ve avukatları ile görüşme imkanı sağlanmasını istedi.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecride ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

HDP, “Sayın Abdullah Öcalan İmralı ada hapishanesine uluslararası komployla getirildiği 15 Şubat 1999’dan beri tek kişilik hücrede tutulmakta, aile ve avukat görüşmeleri tüm yasal mevzuat yok sayılarak engellenmektedir. İmralı’daki insanlık dışı uygulamaların sistematik şekilde devam ettiği dönemde bugün itibariyle Öcalan ile tam 4 yıldır avukat ziyareti gerçekleşememektedir” dedi.

MUTLAK İLETİŞİMSİZLİK

Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı:

“2011 yılına dek Öcalan’ın avukatlarıyla görüşme hakkı kanunda böyle bir düzenleme olmadığı halde haftada bir gün bir saat ile sınırlı tutulmuş; bu sınırlandırmaya rağmen “hava muhalefeti”, “koster arızası” gibi gerekçelerle sürekli bir biçimde engellenmiştir. 27 Temmuz 2011 tarihinden bugüne kadar geçen sürede ise sadece 2 Mayıs- 7 Ağustos 2019 arasında 5 avukat görüşmesi yapılabilmiştir. Bu beş görüşmenin sonuncusu ise 7 Ağustos 2019’dur. Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş ise İmralı’ya getirildikleri 16-17 Mart 2015 tarihinden bu yana tek bir kez dahi avukatlarıyla görüşememiştir. Avukatların Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına ve İmralı Cezaevi İdaresine yaptıkları yazılı başvurular yanıtsız bırakılmaktadır.

Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) 5 Ağustos 2020’de kamuoyu ile paylaştığı raporunda; İmralı’dan hiçbir şekilde haber alamama halini “incommunicado” yani mutlak iletişimsizlik olarak tanımlamış, bu durumun kabul edilemez olduğunu belirterek son verilmesini tavsiye etmiştir. CPT 20-29 Eylül 2022 arasında yaptığı Türkiye ziyaretinde İmralı’yı ziyaret ettiğini açıklamış, ancak hapishanedekilerin durumlarına ilişkin herhangi bir açıklama yapmamıştır.

TECRİT, SAVAŞ POLİTİKALARI İLE BAĞLANTILI

Öcalan ve diğer üç tutsağın avukatları, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesine mutlak iletişimsizlik halinin sona erdirilmesi amacıyla tedbir talepli başvuruda bulunulduğunu duyurmuştur. Bu tedbir talebi kabul edilmiş, 6 Eylül 2022 tarihli karar ile “Başvurucuların maruz kaldıkları incommunicado tutukluluk haline son verilmesi ve başvurucuların kendi seçecekleri bir avukatla derhal ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın erişim sağlanması” kararı hükümete bildirilmiştir. Ancak ne CPT’nin raporlarının gereği yerine getirilmiş ne de BM’nin kararları tanınmış, mutlak iletişimsizlik halini ortadan kaldıracak herhangi bir adım atılmamıştır. Sayın Öcalan’dan, 25 Mart 2021’de yapılan ve aniden kesilen telefon görüşmesinden sonra hiçbir biçimde haber alınamamamıştır.

İmralı’da 24 yıldır devam eden tecrit sistemi; ulusal mevzuat ve uluslararası sözleşmelere aykırı, keyfi ve ayrımcıdır.  24 yıldır sürdürülen bu sistemi yalnızca olağanlaşmış hapishane politikası olarak görmek, tecridi yalnızca hukuki açıdan ele almak eksik olacaktır. Tecrit sistemi, devletin Kürt sorununda çözümsüzlük, güvenlikçi bakış açısı ve Ortadoğu’da izlediği savaş politikalarıyla açıklanabilir. Kürt sorununun çözümünde Sayın Öcalan’ın tarihsel toplumsal rolü ve misyonu bu tecridin esas sebebidir. İmralı tecridiyle Kürt sorunundaki çözümsüzlük derinleştirilmekte, halklar için demokratik siyaset ve barış umudu ortadan kaldırılmaktadır.

TECRİT SİSTEMİ SON BULMALI

Bu sebeplerle; İmralı ada hapishanesinde ulusal ve uluslararası tüm hukuk ilkelerini, özellikle işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden ve uluslararası kurumlar tarafından tespit edilen bu tecrit derhal kaldırılmalı ve başta avukatlarının ziyaretleri olmak üzere temel hukuki haklarının tesisi sağlanmalıdır. CPT raporlarına uygun adımlar atılmalı, BM İnsan Hakları Komitesi’nin kararlarına uyulmalı ve tecrit sistemi sonlanmalıdır.”