Kurdistan’ın resmi olarak dört parçaya ayrılmasına neden olan Lozan Antlaşması’nın imzalandığı 24 Temmuz 1923’ün 100'üncü yılına günler kalırken, Kurdistanlıların bu kapsamdaki eylem ve etkinlikleri sürüyor. Bu çerçevede oluşturulan “Lozan’a Karşı Komite” içerisinde yer alan Yekîtiya Niştîmanê Kurdistan (YNK) İsviçre temsilcisi Newzad Kareem, ANF’ye konuştu.
Başûrê Kurdistan’da bir dönem pêşmergelik yapan Newzad Kareem, üniversiteyi bitirdikten sonra İsviçre’ye yerleşir. Uzun süredir İsviçre’de YNK temsilciliğini yapan ve şu anda “Lozan’a Karşı Komite” çalışmalarının içinde yer alan Newzad Kareem, yapılan çalışmanın tarihi bir anlamı olduğunu, 100 yıl önce ulusal birlik sağlanmadığı için Kurdistan’ın parçalara bölündüğünü ifade etti. Geç de olsa oluşturulan bu komitenin ve Kurdistan ulusal birliğine yönelik atılan adımların önemli olduğunu belirten Kareem, dört parça Kurdistan’da çeşitli siyasi partilerin olabileceğini ancak Kurdistan ulusal birliğinin, bütün partilerin görüşlerinin üzerinde olması gerektiğini söyledi.
Kareem ile yaptığımız röportaj şöyle:
Lozan’ın 100'üncü yılına karşı bir komite oluşturuldu. Siz neden bu komite içinde yer aldınız?
Lozan’ın 100. yılına karşı oluşturulan komite içerisinde yer alıyoruz. Keşke biz Kürtler, 100 yıl önce böyle bir komite içerisinde yer almış olsaydık. O zaman bütün bu yaşanan soykırımlar, asimilasyonlar olmamış olacaktı. Tabii bu komite hiç olmamasından daha iyidir ama yıllar önce böyle bir komite olsaydı şu ana kadar birçok şeyi başarmış olacaktı. Biz YNK olarak, demokratik sol bir parti olarak bu komite içerisinde yer alıyoruz. Bizim bu konudaki görüşümüz nettir; Kurdistan’ın her parçasının diğer parçalarına ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Şunu da dile getirmek istiyoruz. Hangi parçada ihtiyaç olursa biz ona güç vermeye hazırız. Bu yüzden oluşturulan bu komite içerisinde yer aldık, üzerimize düşen her şeyi de yapmaya hazırız.
Kürt halkı yeni yüzyılda ne yapmalı?
Yine tekrarlıyorum. Biz birlik olmakta geç kaldık. Ancak şu an bir araya gelmemiz önemlidir ve bir araya gelmemiz de gereklidir. Kürt halkının yapması gereken, mazlum bir halk olarak Lozan Antlaşması’na karşı bir araya gelmesi ve birlik olmasıdır. Lozan’a karşı yapılması gereken temel şey dört parça Kurdistan’ı tekrar bir araya getirip birlik olmasıdır. Siz de biliyorsunuz, şu anda dört parça Kurdistan’ı birleştirmek kolay değildir. Sadece bir parçada bile bir araya gelip kendimizi yönetebiliriz. Her şeyden önce kendi evinden başlayıp harekete geçmek gerekir. Sonra mahallesinde, daha sonra ilçesinde ve giderek tüm Kurdistan’da çalışma yapmak gerekir. Birlik için bu gereklidir.
Bu şu anlama gelmiyor; biz birlik karşısında duralım, birbirimize karşı çıkalım. Kürt halkının yapması gereken şey, birlik olması ve birbirini kabul etmesidir Bu iki husus oldukça önemlidir. Ben nasıl bakıyorum, sen nasıl bakıyorsun; buna takılmadan birlik olmalıyız. Farklı fikirlerimiz olabilir ama ortak paydada buluşmak gerekir. Önemli olan ortak noktalarımız üzerinden birlik oluşturmaktır. Bu da ulusal birliğin temelini oluşturacaktır. Hiçbir Kürt partisi, hangi parçada olursa olsun şunu diyemez; “Ben Kurdistan'ın ulusal birliğinin karşısındayım”. Bütün partiler şunu söylüyor; “Biz Kürt halkının ulusal birliği için çalışmayı yürütüyoruz.” Bu yaklaşım önemlidir, anlamlıdır.
Biz de her söylemimizde Kürt ulusunun birliği, başarısı için bir araya geldiğimizi dile getiriyoruz. Biz bunu bir ilke haline getirip, bu ortak ilke etrafında bir araya gelmeliyiz, bunu esas almalıyız. Bu yaklaşım Kürt halkının birlikteliğini daha ileri götürür. Şu ana kadar bu noktada eksik kalıyoruz. Günümüzde şunu görüyorum; herkes evinde oturmuş, “Ben Kurdistan için mücadele ediyorum” diyor. Ama gerçek böyle değildir; herkes kendini büyük, diğerlerini küçük görüyor.
Dört parça Kurdistan’da bütün partiler böyle yaklaşıyor. Başka partileri kabul etmiyor. Bu iyi bir şey değildir. Dört parça Kurdistan’da sorunlarımız var. Başûr, Bakur, Rojhilat, Rojava’da hangi parti biraz güçleniyorsa diğer partileri kabul etmiyor. Büyük ve güçlü partiler, küçük partileri bir araya getirip, onları kabul edip tanımalıdır. Eğer böyle yaparlarsa hem Kurdistan ulusal birliği için önemli bir adım atmış olacaklar hem de bu yapıları bir araya getirip bir güç ortaya çıkarmış olacaklardır. Kurdistan’daki partilerin birbirilerini kabul etmemesi ciddi bir handikaptır.
BİRLİK OLMAZSAK KİMSE BİZİ DİKKATE ALMAZ
100 yıl önce Kürtler bunun farkında değildi, onun için parçalı durdular. Şimdi Kürtler çoğu şeyin farkındadır. Herkes farkında diyemeyiz. Maalesef bugün hala bunun farkında olmayanlar da var. Hala birbirlerini kabul etmiyorlar. Eğer biz Kürtler bir araya gelip, birlik olmazsak hiç kimse bizim arkamızda durmaz. Bize sahip çıkmaz, bizi dikkate almaz. Örnek verelim. Şu an yaşadığımız İsviçre’nin dört tane anadili ve 26 kantonu var. Ulusal sorun ortaya çıktığında bu kantonlar birbirini destekliyor. İsviçre’de 250 yıldan beridir savaş yaşanmıyor. Niye? Çünkü çok güçlü bir devlet yapısı var, çok güzel bir ülke, aynı zamanda küçük bir ülke. Küçük olmasına rağmen 26 farklı devlet gibi yönetiliyor. Bu devletler birlikte yaşıyor ve hiçbir sorun yaşamıyorlar. Kendi içlerinde özerk ama ulusal birliktelikleri çok gelişmiş. Biz büyük bir ülkeyiz; neden bunları yapamıyoruz? Almanya kadar büyük bir ülkeyiz ama bir araya gelip birbirimizi kabul etmiyoruz.
Kürt siyasetinin temel sorunu, bir araya gelmeme ve birlik olmamadır. Hep dört parça diyoruz ama Kızıl Kurdistan’ı da unutmamak lazım. Maalesef bugüne kadar Kürtler hep birbirleriyle savaştılar. Şu anda savaşmamaları bile önemli bir adımdır. Dört parçada savaşabiliriz ama önemli olan kendi aramızda savaşmamamızdır. İşgalcilerle beraber olup bir başka Kürt partisiyle, diğer parçadaki yapılarla savaşmamalıyız. Şu anki süreçte dört parçada tek bir örgüt, tek bir hareket oluşturmanın imkan ve koşulları yoktur. Yani dört işgalci ülkeye karşı aynı anda savaşma koşulları yoktur. Kürt halkının bilmesi ve bilince çıkarması gereken temel yaklaşım, bir parçanın yardıma ihtiyacı varsa biz onları desteklemeliyiz, şeklinde olmalıdır.
Bizler dünyanın değişik yerlerinde özgürlük isteyen halkları destekliyoruz. Ezilen halklara destek verirken kendi kardeşimize, diğer parçalardaki Kürtlere yardım etmememiz ilginç. Biz bütün Kürtler olarak bir amaç etrafında bir araya gelmeliyiz. Tek bir güç olmalıyız. Özgürlüğü için hangi parçada olursa olsun mücadele edenlere güç ve destek vermeliyiz. Kurdistan’ı işgal eden güçlerle beraber olup kardeş savaşına girmemeliyiz.
Lozan’ın 100. yılı nedeniyle konferans yapılacak. Buna ilişkin bir çağrınız var mı?
Dört parça Kurdistan’daki bütün siyasi partiler, sağcısından solcusuna, muhafazakârından inançsızına kadar herkes bu konferansa dahil olmalıdır. İdeolojisi, düşüncesi ne olursa olsun Kurdistan ulusal birliğine dahil olmaları gerekir. Bu sorun, ulusal bir sorundur. Bu pencereden bakıp öyle mücadele etmeliyiz. Bu sorun, tarihi bir sorundur. Dil, toprak ve ulusallık temel değerlerimizdir. Bunlar Kürt halkının ortak sorunudur.
Lozan Anlaşması’nın elimizden aldığı ne varsa, onları geri almak için bir mücadele etmeliyiz. Lozan’da ülkemiz parçalandı ama bazı şeyleri yok edemedi. Bu dildir, kültürdür. İşte en azından buradan başlamak gerekir. Her parti kendi görüşüne göre hareket edebilir, kimse buna bir şey demez. Temel ulusal değerlerle Kürt halkını ileri taşıyabiliriz.
Kürtlerin bir sözü var; “Bizi bir defa kandıranı Allah alsın, bizi ikinci defa kandırıyorlarsa Allah bizi alsın.” Oysa düşmanlarımız, bir değil, iki değil onlarca kez gelip Kürt halkını kandırdılar. Siz de biliyorsunuz ki daha önce Güney Kürdistan’da Saddam Hüseyin’e destek sundular. Yine Türkiye’ye, İran’a destek sunanlar oldu. Yıllardır Kürtlerin birliği için çalışmalar yapılıyor. Ama bir parti çıkıp bu çalışmaları boşa çıkarıyor. Artık Kürt halkı ulusal birliğini kendisi sağlamalı. Parti ve kurumlardan beklememelidir. Özgürce yaşayabileceği bir ülkeye ihtiyaç var. Bunu elde etmenin yolu da birliktelikten geçer.
Son olarak Lozan’da Temmuz ayında bir konferans gerçekleşecek. Kürdistan’ın büyün parçalarındaki parti ve kurumları bu konferansa katılmalıdır. Ulusal bilinçle bu konferansta yer almaları gerekir. Sadece Kürtler değil, bu coğrafyada yaşayan başka halklarda var. Kimse onlara burayı terk edin, gidin demiyor. Bu topraklar üzerinde birlikte yaşamak zorundayız. Bundan dolayı Kürtler dışındaki diğer halklar da bu konferansa katılmalıdır.