KCK: Katliamcılardan tarihsel hesap soracağız

KCK: Kürt özgürlük hareketi olarak sonuna kadar Şengal ve Êzidî halkının yanında olacağız ve Êzidî halkına bu acıları yaşatan katliamcılardan tarihsel hesap soracağız.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Êzidî halkına yönelik olarak DAİŞ eliyle gerçekleştirilen katliamın yıl dönümü vesilesiyle yazılı bir açıklama yayınlayarak, “Katliamda yaşamını yitirenleri bir kez daha saygıyla anıyor, Êzidî halkının acılarını derinden paylaştığımızı belirtiyoruz. Bu katliamı gerçekleştiren insanlık düşmanı faşist soykırımcı DAİŞ çetelerini ve onlarla işbirliği içerisinde olanları büyük bir nefretle kınıyoruz” dedi.

Eşbaşkanlık açıklamasında Şengal’in özerklik taleplerine de dikkat çekilerek, “Şengal halkının demokratik yönetim, kendini savunma, inancını ve kültürünü yaşama hakkı da desteklenmeli, bu yönlü kararlar da alınmalıdır. Soykırımdan çıkmış halkların böyle bir hakkı vardır ve çok meşru bir haktır. İnsan olmanın, ahlak ve vicdan sahibi olmanın gereği olarak herkesin bunu sahiplenmesi ve desteklemesi gerekir. Şengal halkı, Irak'ın birliği içerisinde demokratik iradelerinin dikkate alınarak, tanınarak yaşamak istiyor. Ancak bu meşru hakkı tanınarak Şengal halkının yanında yer alınabilir ve soykırıma karşı durulabilir” denildi.

TARİHSEL HESAP SORACAĞIZ

KCK açıklaması şöyle: “Dokuz yıl önce DAİŞ eliyle Şengal'de Êzidî halkına yönelik büyük bir katliam yapılmıştır. Êzidî halkının 73. Ferman olarak tanımladığı bu katliamda ne yazık ki binlerce Êzidî yaşamını yitirmiş, esir alınmış ve büyük acılar yaşanmıştır. Katliamda yaşamını yitirenleri bir kez daha saygıyla anıyor, Êzidî halkının acılarını derinden paylaştığımızı belirtiyoruz. Bu katliamı gerçekleştiren insanlık düşmanı faşist soykırımcı DAİŞ çetelerini ve onlarla işbirliği içerisinde olanları büyük bir nefretle kınıyoruz. Tarih önünde şunu bir kez daha belirtiyoruz ki, Kürt özgürlük hareketi olarak sonuna kadar Şengal ve Ezidî halkının yanında olacağız ve Êzidî halkına bu acıları yaşatan katliamcılardan tarihsel hesap soracağız.

DÜNYANIN AHLAK, VİCDAN, HAKKANİYET ÖLÇÜSÜ ŞENGAL'E YAKLAŞIMDAN GEÇER

Êzidî halkı inancından dolayı tarih boyunca birçok defa egemen güçlerin saldırılarına maruz kalmış ve katliamlar yaşamış bir halktır. Acılarla örülü bir yaşamı olmuştur Êzidî halkının soykırım ve katliamlarla geçen tarihini ve yaşamını anlatmak, bunu izah edecek nedenler bulmak oldukça zordur. Bırakalım anlatmayı ve buna nedenler bulmayı, bu gerçeği düşünmek bile çok zordur. Êzidî halkına yapılanlar, ancak kör karanlık bir zihniyetin ve vahşetin yaklaşımı olabilir. Êzidî halkına 73. Fermanı yaşatan faşist DAİŞ çetelerinin karanlık zihniyete sahip oluşu, bu gerçeği ortaya koymaktadır.

Tarih boyunca bu kadar ferman yaşamış, soykırımlardan geçirilmiş bir halka karşı geriye kalan tüm insanlığın tarihsel bir sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk Êzidî halkının bir daha soykırımlar yaşamayacağı, inancını ve kültürünü yaşatacağı, demokratik yönetimini ve savunmasını sağlayacağı koşulların kendilerine yaratılmasıdır. Ancak bunlar yapılırsa soykırım karşısında doğru bir tutum alınmış olur. Kesinlikle günümüz dünyasının değer, doğruluk, ahlak, vicdan ve hakkaniyet ölçüsü Şengal ve Êzidî halkına yaklaşımdan geçmektedir. Bu gerçeği görmeden ve buna göre bir yaklaşım içerisine girmeden hiçbir insani ve vicdani değerden, adalet ve demokrasiden bahsedilemez.

KDP’NİN ŞENGAL’DE EGEMENLİĞİ SOYKIRIMIN DEVAMIDIR

DAİŞ saldırısı karşısında lrak devlet güçlerinin ve KDP’nin nasıl bir tutum içerisine girdikleri, hiçbir karşı koyuş yapmadan Şengal halkını katliamla yüz yüze bırakıp Şengal’den ayrıldıkları bilinmektedir. Eğer orada bulunan gerilla olmasaydı ve daha sonra YPG ve YPJ güçleri Şengal halkının yardımına koşmasaydı çok daha büyük bir katliam yaşanacaktı. Gerilla ve Önder Apo’ya bağlı Rojavalı güçler daha büyük bir katliamı engellemişlerdir. Ne var ki o gün katliama karşı tutum almayanlar bugün Şengal’de kendilerinin hakim olmasını dayatıyor, Êzidî halkının kendi demokratik yönetimini ve savunma örgütlülüğünü ortadan kaldırmak istiyorlar. Bu Êzidî halkına büyük bir hakaret ve yanlıştır. Tarih karşısında ise büyük bir utançtır. lrak devleti adına Kazımi hükümeti ve KDP arasında yapılan ve Birleşmiş Milletler'in destek verdiği, adına 9 Ekim Antlaşması denen belge, bu hakaret ve utancın belgesidir. KDP'nin Şengal'e egemen olmasını öngören bu antlaşma, tümüyle anti demokratiktir ve bunu dayatmak Êzidî soykırımını sürdürmek anlamına gelmektedir. Ne acıdır ki Şengal halkının ve Şengal halkının demokratik kurumlarının görüşü alınmazken Şengal halkını katliamla yüz yüze bırakanlar kendi aralarında antlaşma yapıyor ve bunu Şengal'e dayatıyor. Şengal halkına bunu dayatmak, bu dayatmaya karşı tutum almamak, soykırım suçundan daha büyük bir kabahattir. Herkesin bu konuda doğru tutum alması, Şengal halkına dayatmalarda bulunmaktan vazgeçmesi gerekmektedir. Ancak ŞengaI halkının iradesini dikkate alan, Şengal halkının demokratik yönetimini ve savunmasını ön gören bir antlaşma doğru ve meşru olabilir.

IRAK DEVLETİNİN ÇIKARI KDP VE TÜRK DEVLETİNİN SİYASETİNDE DEĞİL

Şengal halkının demokratik yönetim ve savunma talepleri meşrudur, Soykırıma uğramış bir halkın inancını, kültürünü yaşamak istemesi, demokratik yönetime ve savunmaya sahip olması kadar meşru ve doğal bir şey olamaz. Bu lrak yasalarına da evrensel hukuka da uygundur ve bunun bir gereğidir. Buna karşı çıkmak, çeşitli gerekçelerle bu talepleri reddetmek ise gayrı meşrudur. Bu aynı zamanda soykırıma uğramış bir halka karşı büyük ahlaksızlıktır. lrak devletinin KDP ve Türk devletinin dayatmaları karşısında mevcut tutumunu bırakması, bu dayatmaları kabul etmemesi ve Şengal halkının iradesini gözeten, diyalog ve uzlaşmayla sorunları çözen bir yaklaşımı esas alması gerekir. lrak devletinin çıkarı KDP ve Türk devletinin siyasetinde değil, Şengal halkıyla sorunlarını diyalog ve uzlaşmayla çözmekten geçmektedir. BM başta olmak üzere devletler ve uluslararası kurumların da Şengal halkının iradesini gözetmeyen bu dayatmaya destek olmaması gerekiyor. KDP; Şengal kendi egemenliğinde olsun, Êzidîler ona hizmet etsin istiyor. Türk devleti ise Kürt düşmanı bir zihniyete sahiptir. Kürt soykırımını gerçekleştirmek istiyor. Yayılmacı ve sömürgecidir. Başûrê Kurdistan ve Şengal üzerinde etkisini artırarak lrak üzerinde hegemonya kurmak, lrak siyasetini rehin almak istiyor.

ŞENGAL HALKININ DEMOKRATİK YÖNETİM HAKKI DA DESTEKLENMELİDİR

Devletlerin, uluslararası kurumların da Şengal halkına karşı sorumlulukları vardır. Êzidî halkı otantik bir inanca sahip bir topluluktur. Bu halk tarih boyunca katliamlar yaşamış, soykırımlara uğramıştır. Bu halkın demokratik bir yönetime ve savunma güçlerine sahip olması, inancını ve kültürünü yaşaması için destek olunmalıdır. Birçok ülke parlamentosu ve hükümeti Êzidî soykırımını tanıyan kararlar aldılar. Bunlar olumlu ve değerli tutumlar olmuştur. Fakat bunun yanında Şengal halkının demokratik yönetim, kendini savunma, inancını ve kültürünü yaşama hakkı da desteklenmeli, bu yönlü kararlar da alınmalıdır. Soykırımdan çıkmış halkların böyle bir hakkı vardır ve çok meşru bir haktır. İnsan olmanın, ahlak ve vicdan sahibi olmanın gereği olarak herkesin bunu sahiplenmesi ve desteklemesi gerekir. Şengal halkı, Irak'ın birliği içerisinde demokratik iradelerinin dikkate alınarak, tanınarak yaşamak istiyor. Ancak bu meşru hakkı tanınarak Şengal halkının yanında yer alınabilir ve soykırıma karşı durulabilir.