Kobanê Davası: Savcı hukuki bir belge sunmuyor

Kobanê Davası’nın duruşmasında savcının hukuki bir belge sunmadığı belirtildi, "HDP üyesi olmak, bir örgüt üyesi olmak haline getirilmeye çalışılıyor" mesajı verildi.

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) eski eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutsak 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 29’uncu duruşmasının ikinci oturumu, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan duruşma salonunda başladı.

Siyasetçi Pervin Oduncu ve Nazmi Gür’ün yanı sıra diğer tutsak siyasetçiler duruşma salonunda bulundu. Yüksekdağ ve tutsak Siyasetçi Meryem Adıbelli, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.

Tutuksuz yargılanan Prof. Dr. Beyza Üstün’ün avukatı Nuray Özdoğan, savcının mütalaasının hukuki bir belge olmadığını kaydetti.

Soruşturmanın hukuka aykırı bir şekilde başladığını ve sürdüğünü ifade eden Özdoğan, "HDP üyesi olmak, bir örgüt üyesi olmak haline getirilmeye çalışılıyor" dedi.
Av. Özdoğan, müvekkilinin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem'in Nöbetçi Yayın Yönetmenliği Kampanyası’na katılmasının da suç olarak lanse edilmeye çalışılmasına tepki gösterdi.

Mahkeme, dün avukat Mehmet Horuş tarafından dosyaya sunulan ve ölçüm malzemesi olan “Mekanik Kumpas” adlı alete dair iddia makamının talebini sordu. İddia makamı, talebin suç ile ilgisi olmadığını, aletin delil olarak dosyada yer almasının reddedilmesini istedi. Ara karar oluşturan mahkeme, talebi reddederek, bu aletin Horuş’a iade edilmesine karar verdi.

Duruşmada tutuksuz yargılanan Siyasetçi Emine Ayna söz aldı. Ayna, "Demokratik özerklik neden suç olsun" diye sordu. "Çözüm Süreci bitmeseydi nasıl bir Türkiye’de yaşıyor olurduk düşünsenize" vurgusunda bulunan Ayna, "PKK ve devlet savaşıyor. Barış olacaksa bunların arasında olur. Bu yüzden ‘Öcalan’a özgürlük’ dedim. Abdullah Öcalan ile niye görüşmeler kesildi" diye belirtti.

'POLİS ÖLDÜRDÜ'

Ayna’nın avukatı Mehmet Emin Aktar da, davanın HDP’yi kapatmak için açıldığını söyledi. Aktar, olaylarda yaşamını yitirdiği söylenen 37 kişinin kim tarafından ve ne şekilde öldürüldüğüne dair yargılama herhangi bir şeyin ortaya çıkarılmadığını anımsattı.
Aktar, 6 Ekim’de tüm kentlerde olaysız bir şekilde protestoların sürdüğünü, 7 Ekim’de ölümlerin başladığını aktararak, Mûş’ta öldürülen Hakan Buksur’un panzerden açılan kurşun ile öldürüldüğünü ifade etti ve soruşturmanın akamete uğradığını paylaştı. Mêrdîn’in Derîk ilçesinde iki kişinin de aynı gün yaşamını yitirdiğini hatırlatan Aktar, bu kişilerin HÜDA-PAR’lılar tarafından öldürüldüğü iddiasının olduğunu kaydetti. Bu iki kişiden biri olan Sinan Toprak’ın babasının daha önce verdiği beyanlara işaret eden Aktar, Toprak’ın öldürüldüğü gün kendisine bir telefon geldiği ve bir yere çağrıldığı, gittiği yerde öldürüldüğüne dair iddianın olduğunu ayrıca vurulduktan sonra bilinci açıkken kimin tarafından vurulduğunu bir arkadaşına söylediğini ancak buna rağmen bu hususların araştırılıp ortaya çıkarılmadığını söyledi.
Aynı ilçede öldürülen Bilal Gezer’in babasının verdiği beyana işaret eden Aktar, baba Gezer’in 7 Ekim’de Afyon plakalı bir aracın 6 kişiyi farklı bir adrese bıraktığına dair beyanlarının olduğunu ifade etti.

'ANF'YE ERİŞİM AÇILSIN'

Müvekkiline yönelik suçlamaların Fırat Haber Ajansı’ndan (ANF) alındığını paylaşan Aktar, “ANF’nin en iyi,  düzenli okuyucuları Cumhuriyet savcılarıdır. Biz bu suçlamaları görmek için ANF’ye girmeye çalışıyoruz ancak giremiyoruz. Bu bilgilerin doğru olup olmadığını teyit ettiremiyoruz. ANF’ye erişimi talep ediyoruz” diye kaydetti. Aynı haberlerin Anadolu Ajansı (AA) ve pek sitede de yer aldığını dile getirdi.

Mahkeme, avukatların talebi üzerine duruşmaya yarına kadar ara verdi.