Dernek yaptığı yazılı açıklamada “Hem Türkiye'de hem de Güney Kurdistan'da basın özgürlüğü ve düşünce ifade özgürlüğünün ihlaline yönelik son gelişmeleri şiddetle kınıyoruz” dedi.

Açıklamada devamla şu ifadeler yer aldı:

“Türkiye'deki gazeteciler Fırat Can Arslan, Delal Akyüz ve Sibel Yükler'in evlerine düzenlenen baskınlar sonucunda gözaltına alınmaları, Türkiye’nin gazeteciler için bir cezaevine dönüştüğünün somut bir örneğidir. Evlerinde yapılan aramaların usulsüzlüklerle gerçekleştirilmesi ve bu gazetecilerin gözaltı gerekçelerinin dahi açıklanmaması, basın özgürlüğünün yanı sıra hukukun üstünlüğüne de aykırıdır.

Bunun yanı sıra, Güney Kurdistan'da tutuklu gazeteci Sherwan Sherwani'ya dört yıl ek ceza verilmesi, bölgedeki basın özgürlüğünün durumunu daha da kötüleştirmektedir. Sherwani'nın, bir arkadaşının izniyle bir dilekçeye imza atması nedeniyle cezalandırılması kabul edilemez. Gazeteci Sherwani'nın avukatı ve kardeşi tarafından ifade edildiği gibi bu kararın "haksız ve ağır" olduğuna inanıyoruz.

Ulusal ve uluslararası basın örgütleri ve kurumlar da gazetecilere yönelik bu saldırıları sert bir dille eleştirmiştir. Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Sherwani'nın derhal serbest bırakılması çağrısında bulunmuş ve yeni cezanın, 'Irak Kudistan yönetiminin gazetecilere karşı ne kadar acımasız olabileceğini dünyaya gösterme' niyeti olduğunu belirtmiştir.

Tüm bu olaylar, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi temel demokratik hakların, Türkiye ve Güney Kurdistan'da endişe verici şekilde sınırlı olduğunu göstermektedir.

Kurdistan Gazeteciler Derneği olarak, bu gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını ve basın özgürlüğünün korunmasını talep ediyoruz. Gazetecilik bir suç değildir, gazetecilik bir haktır ve bu hak her koşulda korunmalıdır.”