Mayısta Yaşam Kooperatifi mülteci ve göçmenlere yardım ediyor

Türkiye’de son dönemde göçmen ve mültecilere yönelik artan ırkçı saldırılar karşısında 5 üniversite öğrencisinin kurduğu Mayısta Yaşam Kooperatifi, göçmen ve mültecilere yardım ediyor.

Türkiye, son yıllarda artan göçmen karşıtlığını ve bu karşıtlığının belli bir taraftar tutmasını tartışıyor. Suriye ve Afganistan’dan savaştan kaçan göçmenler, başka ülkelerden ekonomik sebeplerle gelen göçmenler, son birkaç yıldır giderek artan oranda saldırılara maruz kalıyor. Göçmenler Geri Gönderme Merkezleri üzerinden sınır dışı ediliyor.

Göçmenlerin kendilerini güvende hissetmediği ve giderek evlerinden çıkamaz hale geldikleri bu dönemde, Boğaziçi Üniversitesi mezunu 5 gencin 2002 yılında kurduğu Mayısta Yaşam Eğitim ve Dayanışma Kooperatifi, göçmenlerin sorunlarına yönelip onlarla çalışmalara başladı.

Mayısta Yaşam Kooperatifi kurucularından Tunahan Dursun, Kooperatif'in çalışmalarını, göçmenlerle ilgili yaptıklarını ANF’ye değerlendirdi.

ÜNİVERSİTE SINAVLARINA DESTEK İÇİN KURULAN KOOPERATİF YAŞAMA DOKUNUYOR

2002 yılında Boğaziçi Üniversitesi mezunu 5 genç tarafından Ümraniye’de kurulan Mayısta Yaşam Kooperatifi yıllar içerisinde Tuzla, Yenibosna, Ataşehir gibi ilçelerde şubeler açarak yoksullara, işçilere, göçmenlere yaşamın birçok alanında destekler vermeye başladı. Kooperatif ilk olarak adaletsiz olan üniversite sınavlarına karşı yoksul ve işçi çocuklarını sınavlara hazırlamak için çalışmalar yürüttü.

Dursun bu süreci şöyle anlattı: “Üniversite sınavının bir eleme sistemi olduğunu belirten, bu sistemin eğitime katılmaya yeterince maddi gücü olmayan, anadili Türkçe olmayan veya aile kurumundaki rolü nedeniyle eğitime eşitsiz katılabilen kadın öğrencileri elediğini söyleyen kooperatif, 'Eğitim En Çok Emekçilerin Hakkı' şiarıyla emekçi semtlerde dezavantajlı kesimlerle buluştu ve gönüllü öğretmenler aracılığıyla dezavantajlı öğrencilere düzenli ders faaliyetlerini sürdürdü. Bugün ise Türkiye’deki en dezavantajlı kesimlerden göçmenlerle de dayanışıyor. Kooperatif tüm bunların yanı sıra bugün Taksim ve Tarlabaşı’nda birçoğu herhangi bir şekilde okula gitme hakkı olmayan göçmen çocuklara gönüllü ve düzenli bir şekilde Türkçe, matematik gibi temel eğitim dersleri veriyor. “

Göçmen ve mültecilerin gündemlerine 2011 yılında girdiğini belirten Dursun, özellikle Ankara Altındağ’da göçmenlere yönelik yaşanan katliam girişimi sonra göçmen meselesine yöneldiklerini ve göçmenlerin yaşadıklarına dair bir şeyler yapma çabası içinde olduklarını söyledi.

Dursun, göçmen çalışmalarına nasıl başladıklarını şu sözlerle aktardı: “Göçmenlerle dayanışma, Mayısta Yaşam Kooperatifi’nin gündemine 2021 yılında Altındağ’da Suriyelilerin mahallelerinin yakılması ve göçmenlere yönelik saldırıların artmasıyla girdi. 2022 yılının yaz aylarında düzenlediğimiz pikniğin de ana şiarı, göçmenlerle dayanışmayı büyütmekti. Piknik sürecinde alınan göçmenlerle dayanışma faaliyetleri başlatma kararıyla ilk soyut adım atılmış oldu. Bu süreçten sonra Tarlabaşı ve Taksim civarındaki göçmen dostlarımıza ziyaretlerimiz, gündelik yaşamsal sorunlarına karşı dayanışmamız, ihtiyaç sahiplerine erzak ve gıda desteklerimiz arttı. Gerçek anlamda somut bir adım ise, 2023 Nisan ayında Taksim’de Kıvılcım Kültür Merkezi’nde cumartesi günleri göçmen çocuklara düzenli dersler vermemizle başladı. Hafta içi bir gün Tarlabaşı’ndaki bir Afrikalı arkadaşın evinde ve cumartesi günleri de Kıvılcım Kültür Merkezi’nde devam eden ders faaliyetleri, Temmuz ayında hükümetin büyük bir göçmen operasyonu ilanıyla tamamen Tarlabaşı’na çekildi ve bir süredir burada devam etmekte.”

GÖÇMENLERİN YAŞADIKLARI HAKSIZLIKLARA KARŞI YANLARINDA OLUYORLAR

Göçmenlerin günlük hayatta çok fazla sorunla karşılaştığını, polis baskısı, çevre baskısı ile birlikte yaşamaya çalıştıklarını, bunun da yaşamlarını çok olumsuz etkilediğini dile getiren Dursun, “Göçmenlerin günlük hayatta yaşadığı sorunlar saymakla bitmez. Buralı emekçilerin yaşadığı sorunların hepsini dahil ederek bir kenara bırakırsak, özellikle kayıtsız göçmenlerin yaşadığı en büyük sorun, devlet şiddeti. Her gün polise yakalanıp geri gönderme merkezlerinde işkencelere maruz bırakılmak, aylarca oraya kapatılmak ve zorlu sebeplerle terk ettiği yere geri gönderilmek korkusuyla yaşıyorlar. Bu korkuyla işe gidiyor, eve geliyor ve mümkün olduğunca sosyal hayata karışamıyorlar. Bu durum insan psikolojisinden çocukların gelişimine kadar her şeyi olumsuz etkiliyor. Kimsenin yapmadığı en zor işleri asgari ücretin altında, sigortasız ve en düşük maaşlarla yapıyorlar. Kayıtsız olmaları, onları patronların tehditlerine ve çetelere karşı savunmasız hale getiriyor. Bu ağır işler altında hastalandıkları zaman ise herhangi bir güvenceleri yok. Özel hastane tarifesine maruz kalmak ve her halükarda 'Müşteri (Yabancı)' kategorisinde tedavi oldukları için en az 3 ila 5 kat fazla para ödemek zorundalar. Kayıtsız çocukları okullar hiçbir şekilde kabul etmiyor. Kimileri hiçbir sosyalleşme imkanı olmadan büyüyüp kendilerini çocuk işçi olarak atölyelerde buluyor, kimileri anne-baba gün boyu çalışan ailesini bile zar zor görebildiği için konuşmayı, yemek yemeyi, tuvaletini yapmayı öğrenemeden büyüyor. Gündelik hayatta sürekli karşılaşılan ırkçılık ise tüm bunların üzerine bir acı sos ekliyor” diye konuştu.

Mayısta Yaşam Kooperatifi'nin çalışmalarını yükseltmek istediklerini, farklı bölgelere, farklı kesimlere ulaşmak için çabaladıklarını, sınıf dayanışmasının önemli olduğunu sözlerine ekleyen Dursun, çalışmaları için bazı desteklere ihtiyaçları olduğunu belirterek şunları ekledi: “En başta bu faaliyeti büyütmeyi, farklı varoşlara da yaymayı, daha geniş kesimlerle buluşmayı hedefliyoruz. Bunu yaparken işçi sınıfının bir parçası olan göçmenlere karşı düşmanlığın, sınıfı ve sınıf dayanışmasını bölme çabalarının karşısında duracağız. Faaliyetin bazı ihtiyaçları oluyor; maddi destek, erzak-gıda ve kıyafet-oyuncak desteği, gönüllü öğretmen ihtiyacı, çeşitli varoşlarda faaliyet için kullanılabilecek yer ihtiyacı ve medya desteği gibi. Dolayısıyla faaliyeti daha iyi duyurmaya çalışarak gelen desteği artırmayı ve bu sırada bu faaliyete dahil olmak isteyen diğer kurumlarla ortaklaşmayı, süreci beraber yürütmeyi hedefliyoruz.”