Önder Apo’dan 25 Mart 2021’de yapılan telefon görüşmesinin ardından, ilk kez 23 Ekim 2024’te haber alınabildi. Aradan geçen 48 aylık sürede yapılan tüm görüşme başvuruları ya reddedildi ya da cevapsız bırakıldı. Uluslararası ölçekte başlatılan “Önder Apo’ya Özgürlük Kürt Sorununa Çözüm” hamlesi kapsamında yapılan eylem ve etkinliklerin ardından, Önder Apo üzerindeki tecrit ve bir işkence suçu olarak görülen “umut hakkı”nın elinden alınması, bizzat Türk devlet yetkilileri tarafından kabul edilmek zorunda kaldı.
Önder Apo’nun yeğeni Ömer Öcalan ile 23 Ekim 2024’te yaptığı görüşme ile DEM Partili heyetin 28 Aralık 2024’te yaptığı görüşme, Önder Apo’nun sağlığına dair kamuoyunun merakını giderse de temel bir hak olan avukat ve aile görüşleri gasp edilmeye devam ediyor.
2023’te, İmralı tecridine ilişkin temaslarda bulunmak üzere Türkiye’ye giden uluslararası heyette yer alan insan hakları aktivisti ve feminist bir örgütlenme olan IACTA avukatı Paula Martin Ponz konuya ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.
Heyet ile birlikte Türkiye’ye gittiklerinde İmralı’da görüşme yapmalarına izin verilmediğini hatırlatan Parula Martin Ponz, İmralı’da ne yaşandığının bilinmemesinin dahi hak ihlali olduğunu ve hak savunucularının dünyanın neresinde olursa olsun, hak ihlallerine karşı durmaları gerektiğini kaydetti.
‘İMRALI’DA UYGULANAN, İŞKENCEDİR’
Önder Apo’ya yönelik işkencenin tüm Kürt halkına yönelik bir tutum olduğunu ifade eden Paula Martin Ponz, “Bu işkence, aynı zamanda tüm özgürlük mücadelesi veren ve demokrasiden yana olan çevrelere dönük hak ihlalidir. İmralı’da hak ihlalini aşan bir durum var. İmralı’da işkence yaşanıyor. Bizim delegasyonumuzun amacı, oradaki tutsakların durumunu gözlemlemek ve Türkiye’ye evrensel insan hakları normlarına uyması için baskı yapmaktır” dedi.
İmralı’daki durumun, sadece Türkiye ile sınırlı olmadığının altını çizen Paula Martin Ponz, Türkiye ile ortaklık yapan diğer devletlere dönük de baskı yapılması gerektiğini belirterek, “Bu devletler, insan hakları sözleşmelerine imza atmış devletler, her türlü işkence ve kötü muameleye karşı sorumlular” diye ekledi.
‘TÜRKİYE ABDULLAH ÖCALAN İLE GÖRÜŞMEK ZORUNDA KALDI’
Önder Apo’nun yeğeni Ömer Öcalan ve DEM Parti heyeti ile yaptığı görüşmenin önemli olduğunu belirten Paula Martin Ponz, bu görüşmelerin Önder Apo’nun fikirlerinin tüm halklar için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ispatladığını söyledi. Paula Martin Ponz, “Aynı zamanda, Türkiye de hem sosyal hem politik anlamda Öcalan ile görüşmenin zorunlu olduğunun farkına vardı. Öcalan’ın sadece Kürtler ve Rojava için değil, tüm ezilen halklar için önemli bir isim olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu” dedi.
‘TÜRKİYE ABDULLAH ÖCALAN’IN GÜCÜNÜN FARKINA VARDI’
Tecridin kalktığından emin olmadığını dile getiren Paula Martin Ponz, sözlerini şöyle devam etti: “Tecridin kaldırılıp kaldırılmadığını henüz bilemeyiz. Türkiye, bunu pek çok kez tekrarladı, fakat Kürt halkı, Sayın Öcalan ve Türkiye üçgeninde yeni ilişki ve süreçlerin yaşanması için Öcalan’ın gücünün farkına varılmış oldu. Abdullah Öcalan, bir lider ve kollektif hareket ediyor. Aynı zamanda bu çözümü de tüm halklar için kollektif bir çözümdür. Bu çözümleri tarihi analiz ediyor ve geleceğe de önemli bir perspektif sunuyor. Ortadoğu’da, geçmişte yaşanan din ve mezhep savaşlarını iyi analiz etmiş ve buna göre bir çözüm sunmuştur.”
‘ABDULLAH ÖCALAN VE TÜM SİYASİ TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK’
Her tutsağın olduğu gibi, Önder Apo’nun da umut hakkından faydalanması gerektiğine işaret eden Paula Martin Ponz, son olarak şunları söyledi: “Her tutsağın ne zaman tahliye olacağını bilmeye hakkı vardır. Abdullah Öcalan’a tecrit uygulanması ve umut hakkının elinden alınması bir işkencedir. Dünyanın hiçbir yerinde işkence kabul edilemez. Abdullah Öcalan, 40 yıldır Kürtler için verdiği mücadeleyle değil, aynı zamanda ‘içindeki erkeği öldürerek’ de tüm dünyaya örnek olmuştur. Abdullah Öcalan’ın fikirleri sadece Ortadoğu’ya değil, tüm dünyaya barış getirebilir. Abdullah Öcalan’a özgürlük talep ediyorum. Tüm politik tutsaklara özgürlük talep ediyorum.”