Rojbin Bor: Kayyum kapanması gereken parantezdir

Wan Star Kadın Derneği kurucularından Rojbin Bor, “Kayyum, bizim için kapanması gereken bir parantez, aşılması gereken bir engel ve geçmişte bırakılması gereken bir kötülük yönetiminin adıdır” dedi.

Star Kadın Derneği kurucu üyelerinden Rojbin Bor, aynı zamanda kadın düşmanı olan kayyumun inkar, yasak, yolsuzluktur, yoksulluk ve suistimal bütünlüğü olduğunu vurguladı.

Rojbin Bor, ANF’nin sorularını yanıtladı.

Wan’da 2016’dan sonra OHAL koşulları uygulandı. Sivil toplum bundan nasıl etkilendi?

Wan'da uygulanan OHAL koşulları, sivil toplumu önemli ölçüde etkiledi. Bu dönemde kapatılan dernek, vakıf ve medya/yayın kuruluşlarının sayısındaki artış, insan hakları ihlalleri ve belediyelere kayyum atanması gibi etkenler, Wan'daki sivil toplumun faaliyetlerine ciddi kısıtlamalar getirdi. OHAL uygulamaları, bölgedeki sivil toplum çalışmalarını durma noktasına getirirken, insanların kamudan ihraç edilmesi ve yargılanması da sivil toplumun etkinliğini büyük ölçüde azalttı. Bu süreçte, demokratik katılımın ve çeşitli perspektiflerin ifade edilmesinin zorlaştığı, Wan'daki sivil toplumun güçlü bir şekilde etkilendiğinden söz etmek mümkün.

Kayyum kadın mücadelesine nasıl bir etki yaptı?

Kayyumların atanması, özellikle kadın mücadelesini olumsuz etkiledi. Kayyum rejiminin kadın kazanımlarına dönük amansız saldırılarını göz önünde bulundurunca aslında kayyum rejiminin kadın düşmanı olduğunu söylemek son derece mümkün. Sadece Wan özelinde, kayyumlar 52 kadın kurumunu kapattı. Her ilçede bulunan kadın danışma merkezleri ve kadın sığınma evleri kapatıldı. Kadın politikaları daire başkanlığına erkekler atandı. Alo şiddet hattı kapatıldı. Kadın yaşam merkezleri ve bu merkezler bünyesinde kadınlara meslek edindirme atölyeleri işlevsiz hale getirildi. Dolayısıyla kadınlar şiddet gördükleri o evlerde, o alanlarda kalarak, şiddet döngüsünde çözümsüzlüğü çok daha derinden yaşamak zorunda kaldı.

Kadın örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, kayyumların gelmesiyle birlikte kadın haklarına yönelik mücadelelerini sürdürmekte zorlandı. Kayyum atamaları, demokratik katılımı kısıtladı ve kadınların toplumsal yaşam içindeki etkinliklerini sınırladı. Ayrıca, kadınların örgütlenme ve ifade özgürlükleri üzerinde baskı yaratmasıyla ve kadın çalışmalarının özelde Kurdistan’da terörize edilmesi ve kadın hak savunucuların peyderpey tutuklanıp ağır cezalarla cezalandırılması kadın mücadelesini durdurmak ve bitirmek maksadı taşımaktaydı. Bu durumlar, kadınların sesini duyurabilme ve hakları için etkili bir şekilde mücadele edebilme yeteneklerini önemli ölçüde zayıflattı. Bütün bunlara rağmen fakat kadınların özgürlük mücadelesi kayyumlarla bitirilemeyecek hatta geriletemeyecek kadar sağlamdır. Tüm bu engellemeler ve işletilen düşman hukuku, kadınları sindirmenin aksine, başka örgütlenme yöntemlerinin keşfine de vesile oldu. Bugün saldırılar ne kadar büyük olursa olsun o saldırılar karşısında direngen damarlarımızın da büyüyüp geliştiğini görüyoruz.

Burada yerel yönetimlerde yer alan kadınların görevi ne olmalı?

Kayyum rejimlerine karşı görevimiz açık; bu baskıcı düzenin kadınları daha da geriletmesine izin vermeyeceğiz. Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini daha güçlü bir şekilde yükseltmek, kadın haklarını savunmak ve yerel yönetimde kadınların etkin rol almasını sağlamak için kararlılıkla mücadele edeceğiz. Kayyumlara karşı durmak, kadın özgürlükçü bir perspektiften demokrasiye ve özgürlüklere vurgu yapmak bizim temel görevimiz olacaktır.

Wan, Serhed bölgesinin en önemli şehri. Kayyum çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsun?

Kayyum çalışmalarının Wan için tanımı nettir; işgaldir! Asla seçimle kazanamayacaklarını bildikleri bir kent olmasından kaynaklı olabildiğine talan edilen, yıkılan, satılan, harap edilen ve özellikle seçimlere yaklaştıkça enkazı derinleştirilen bir kenttir Wan. Bu kentin gerçek sahipleri var. Buradalar, burada olmaya devam ediyorlar ve mutlaka kayyumun da, kayyumun enkazının da sonunu getirecek ve Wan’ı tam da hakkettiği adil ve umutlu bir kent gerçeğine kavuşturacaktır.

Kayyum ile kadın cinayetleri ve şiddeti nasıl bir bağlantı var?

Kayyumların kadın kurumlarını, sığınma evlerini, Alo şiddet hatlarını kapatarak ve kadın politikalarını feshederek yarattığı boşluk, kadınların şiddet gördükleri alanlarda korunmasız ve desteksiz kalmalarına neden oldu. Bu durum, kadınların şiddet döngüsü içinde daha savunmasız hale gelmelerine yol açtı. Kayyumların kadın destek hizmetlerini ortadan kaldırması, kadınların şiddetle baş etme ve bu şiddetten kaçma imkanlarını ciddi şekilde sınırlayarak, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle bağlantılı riski arttırdı. Yani, kayyumlar ve uygulamaları doğrudan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin önünü açan önemli bir etken haline geldi.

Toplumsal muhalefet nasıl yürütülmeli? Geçtiğimiz süreçte bu doğru bir yol aldı mı?

Toplumsal muhalefet, öncelikle demokratik değerlere, insan haklarına ve toplumsal adalet ilkesine dayalı bir birleşme ve dayanışma temelinde yürütülmelidir. Geçmişteki süreçlerde toplumsal muhalefet, baskıcı politikalara ve hak ihlallerine karşı sesini yükseltmeye çalıştı, ancak bu mücadeledeki başarılar ve doğru bir yol alınıp alınmadığı konusunda kimi görüş ayrılıkları barındırmaktadır. Bugünkü siyasi ortamı göz önüne aldığımızda, toplumsal muhalefetin yürütülmesi zorlu bir süreçtir. Geçmişteki mücadelelere baktığımızda, birleşik ve etkili bir muhalefetin başarılı olabileceğini görüyoruz. Toplumsal muhalefetin başarısını belirleyen birçok faktör bulunmaktadır. Bu noktada, siyasi aktörlerin bir araya gelerek birlik ve dayanışmayı ön planda tutmaları, etkili iletişim stratejileriyle halka ulaşmaları, genç nesli ve sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanmaları önem arz etmektedir. Ayrıca, demokratik değerlere uygun hukuki mücadelelerle desteklenmeli ve uluslararası alanda da seslerini duyurmalıdırlar. Her politik süreç, kendine özgüdür ve başarı için sürekli adapte olmak, değişen dinamiklere uyum sağlamak önemlidir.

Kayyum hakkında söylediklerinizin dışında eleştirileriniz ve öngörüleriniz nedir?

Kayyumlara karşı genel olarak muhalefet etkili bir rol üstlenmedi. Rejimin argüman dünyasını aşan bir gerçek doğru anlatılamadı. Kayyum rejiminin sonuçları, etkileri ve yarattığı politik, sosyal ve kurumsal yıkım konusunda ciddi bir kamuoyu oluşturulamadı. Üniversitelerden sivil toplum örgütlerine, kadın derneklerinden barolara kadar her alanda rejim, kayyumla sağladığı avantajı, siyasi ikbali için ve kendini korumak için kullandı. Kayyum siyasetinin açılabilmesi için öncelikle bunun doğru anlaşılması ve zihinsel olarak aşılması gereklidir. Halkımız ve geleneğimiz geçmişte önüne çıkartılan bir çok engeli hem politik zekası hem de örgütlülüğüyle aşmayı başarmıştır. Geçmişte barajlar, siyasi yasaklar, vahşice şiddet ve paravan örgütlerle halkımızın önüne çıkartılan tüm engelleri birer birer aşmayı başardık. Ben bu anlamda halkımıza ve geleneğimize büyük bir güven besliyorum. Kayyum bizim için kapanması gereken bir parantez, aşılması gereken bir engel ve geçmişte bırakılması gereken bir kötülük yönetiminin adıdır. Kayyum inkardır, kayyum dilimizin ve kimliğimizin yasaklanmasıdır, kayyum yolsuzluktur yoksulluktur ve suistimaldir. Biz kayyumun siyasi tarafını halkımıza anlattık anlatmaya devam edeceğiz.

Biz halkımıza hizmet etmek istiyoruz. Eşitsiz kimlik politikalarının doğal sonucu olarak ortaya çıkan sosyal adaletsiz sistemi yerel yönetimlerde yaratacağımız etki ile aşmak ve sonuçları hızla onarmak istiyoruz. Halkımızı çok seviyoruz ve çok güveniyoruz. Halkımızın ihtiyaçlarını görüyoruz ve çözümleri biliyoruz. Hem siyaset düzeyinde hem de hizmet düzeyinde… Bu garabet sistemi aşacak kadrolarımız, projelerimiz ve yönetim anlayışımız var. Yaşam alanlarımızı güçlendirecek, başta adil ve katılımcı bir yönetim anlayışıyla gerçek demokrasiyi yerelden inşaa edecek bir anlayışa sahibiz.